“Yağmur… Buraya geldi. Sen Bora’nın yanındayken o buraya geldi.”
“Kim?..”
Hazal hala cevap vermiyordu. Sadece üzüntüyle yüzüme bakıyordu.
“Ya kızım cevap versene çatlatma insanı. Kim geldi?”
“Annen..”
“Annem mi? O nasıl oldu da bir kızı olduğunu hatırladı.” Yine sessizlik. Aslında içimden hiç neden geldi diye sormak gelmiyordu. Ama sevgili (!) annem Hazal’ı baya bir üzmüş gibi görünüyor.
“Neden gelmiş?”
“Artık onunla yaşamanı istiyor.”
“Nee! O da nerden çıktı şimdi?”
“Şirketin başına senin geçmeni istiyormuş. İşi öğrenmen için artık onunla kalacakmışsın.”
“Annem.. Benim işkolik annem işleri bana devredecek? Neden böyle bir şey yapıyormuş peki?”
“Bilmiyorum canım artık onu annene soracaksın.”
“Ben niye geçiyorum ki babam var şirketin başında!”
“Onu yarın detaylı bir biçimde konuşursunuz. Ama sen şimdi gideceksin bu evden ben en çok ona üzülüyorum.”
“Hayır saçmalama gitmem. Seni bırakıp hiçbir yere gitmem.”
“Onlar senin ailen Yağ…” onun konuşmasını engellemek için sarıldım ona.
“Hayır benim ailem sensin. Onlar hiçbir zaman benim yanımda olmadı. Onların tek derdi şirket. Neyse hadi yatalım.” Tamam anlamında başını salladı. İkimizde odalarımıza girdik. Ama benim aklımda annem ve Bora vardı. İkisinin de ne yapmaya çalıştığını anlamıyordum!
***
Sabah kalktığımızda Hazal’ın her zaman ki halinden eser yoktu. O neşeli kız gitmiş yerine somurtkan bir şey gelmiş. Onu güldürmek için bir sürü şebeklikler yaptım ama pek işe yaramışa benzemiyordu. Benim evden ayrılacağımın düşüncesi bile onu bu kadar üzüyorsa ayrılırsam kim bilir ne hale gelir!
Annemle okuldan sonra buluşacaktık. Önce Bora’yla işimi halledeciğim sanırım! Ama okula geldiğimiz de onu bir türlü bulamadım. Aynı sınıftaydık, şansa (!) bak. Sonra o havalı yürüyüşü ve sırıtışıyla sınıfa girdi. Bir de yanında Hazal’ın hoşlandığı çocuk vardı ama Hazal’ı onu görmek bile neşelendiremedi.
Daha fazla dayanamadım ve Bora’nın yanına gittim.
“Biraz gelir misin Bora?” Ben böyle deyince kızlar ‘Seni öldürürüm sürtük çekil onun yanından’ bakışları atmaya başladılar. Allah’tan Bora tamam deyip hemen ayağa kalktı yoksa kızlar üstüme atlamak üzereydiler! Hayır ne buluyorlar ki bu çocukta. Bora’yı takip etmeye başladım. Ben yine daldım sanırım çünkü Bora beni okulun deposuna getirmişti!
“Bora depoda ne işimiz var?”
“Baş başa konuşmamız gerekiyor.” Gerçekten çok soğuk davranıyordu. Korkmaya başlamıştım.
“N-Ne konuşacağız?” Al işte aferin Yağmur! Kekelemeye devam et de senin korkak olduğunu iyice anlasın!
“Bir daha bana yaklaşmayacaksın Yağmur! Hatta beni gördüğünde yolunu değiştir. Anladın mı!”
“Neden? Sanırım istediğini aldın ve sıkıldın benden!” Arada böyle cesaret geliyor ya bana heh işte o nasıl oluyor bilmiyorum. Ama bu gereksiz cesaret yakında başıma iş açacak!
“Senden sıkılmadım çünkü daha yatağıma girmedin. Zaten giremezsin çünkü istemiyorum seni!” Bunları dedi ve gitti. Neden canım acıyor ki! O aptal yüzüne neden ağlıyorum şuan? Beni istemediği için mi?
Yoksa en korktuğum şey mi oluyor? Ben Bora'ya aşık mı oluyorum?
***
(Bora)
Onun benden uzak durması gerekiyor. Yoksa zarar görecek! O kadar masum, saf ve güzel ki.. Bu halleri tıpkı anneme benziyor. O yüzden onu kendimden uzak tutmam lazım. Yoksa annem gibi onu da tamamen kaybederim.
Onu korumamın nedeni AŞK, sevgi veya hoşlanma duygusu değil. Kesinlikle olamaz. Ben kimseye böyle duygular beslemedim, besleyemem de.
Okuldan çıkıp Wild’da geçtim. Burası yine tıklım tıklımdı. Bu saatte bile insanlar uyuşturucu alıyor, içki içiyor ve çiftler orda burda sevişiyordu. Ahh bazen iğrenç olabiliyorlar. Eve kadar dayanamıyor musunuz yani?
Yanıma Mert yaklaşmaya başladı. Bu gerizekalı da nerden çıkmıştı şimdi! Oturduğum koltuğun karşısında ki koltuğa geçti.
“Yeni oyuncağın gerçekten çok güzelmiş Bora. İşin bittiğinde artık bize verirsin ve biz eğleniriz biraz.” Dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. İşte akbabalar dolanmaya başlamıştı çevremde.
“Ondan uzak duracaksın Mert yoksa sana gününü gösteririm!”
“Vaay bu kız diğerlerinden farklı diyorsun yani. Değerli senin için.”
“Evet hemde çok. Şimdi git burdan!”
“Hiç yatmadın onunla değil mi? O yüzden ona değer verdiğini zannediyorsun. Ama Yağmur’un tadına senden önce ben bakacağım Bora.” O… çocuğu ! Onu ayağa kaldırıp yüzüne öyle bir yumruk attım ki anında yere yıkıldı. Sonra ardı arkası kesilmeyen tekmelerimi atmaya başladım ama o kahkaha atıyordu. Ve bu beni daha çok sinir ediyordu.
Yorulduğum an adamlara onu buradan alıp götürmesini emrettim. Neden bu kadar sinirlendiğimi bilmiyordum ama Yağmur hakkında böyle konuşması sinirimi bozmuştu!
***
(Yağmur)
İşte bizim o büyük evimiz. Aslında annem ve babamın evi. Kapıya doğru gittim, kapıyı çalmama izin vermeden hizmetli açtı kapıyı. Annemin salonda olduğunu söyledi. Salona doğru ilerledim.
Annem ağlamıştı! Gözleri kıpkırmızıydı ve babam ortalıkta görünmüyordu.
“Anne ne oldu sana?” dememle birlikte bana sarıldı! Yıllardır yapmadığı şeyi yaptı bana SARILDI!
Ben yeni bölümleri ekliyorum ama sadece okuyup geçiyorsunuz. Bir yorum yazmak çok zor değil veya vote vermek. Tamam buna mecbur değilsiniz ama böyle olunca açıkçası üzülüyorum :( Neyse yinede herkese teşekkür ederim :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?