Herkese merhaba, iyi bayramlar :) Yepyeni bir bölümle karşınızdayım, dediğim gibi bundan sonra hafta sonları yayınlayabiliyorum bölümleri. Okul ve dershane bütün zamanımı yiyor. Neyse anladığım kadarıyla bölüm başlarında yazdığım şeylerin kısa olmasını istiyorsunuz :) O zaman hepinize iyi okumalar ballarım :* :)
****
Arabayı barın kapısının önünde durdurarak valeye teslim ettim. Sonra hepimiz birlikte bara girdik. Biraz ileriye gittikten sonra Hazal'la gördüklerimize şok olduk! Doruk ve Bora yanında ki kızlarla oturuyordu. Özelikle Bora'nın yanında oturan (neredeyse kucağında oturan) kız ona iyice yaklaştı, öpecekti! Hazal'ı da kolundan çekerek onların yanına götürdüm. Sonunda Doruk ve Bora bizi gördü ve gülüşleri söndü.
"Kolay gelsin. Ne kadar güzel bir toplantı bu!"
***
Bora ve Doruk bizi görür görmez kızları yan tarafa doğru itip ayağa kalktılar. İkisinin de yüzü bembeyaz olmuştu ve sürekli birbirlerine bakıyorlardı. En sonunda Doruk dayanamadı ve konuşmaya başladı.
"Siz nereden çıktınız?" Benim konuşmama izin vermeden Hazal Doruk'un sorusuna cevap verdi.
"Ne demek nereden çıktınız ya! Ne yapıyorsunuz burada?"
"T-toplantı."
"Hala yalan söylüyor ya!" Hazal sinirden gülmeye başladı. Tabi bu çok uzun sürmedi, tekrar kaşlarını çattı ve Doruk'a bağırmaya başladı.
"Sakın eve gelme!" Arkasını dönüp barın çıkışına doğru gitti, tabii Doruk'ta arkasından gitti.
Bora hiçbir şey demiyordu, hiçbir şey yapmıyordu. Sadece endişeli bir şekilde bana bakıyordu. Bu yüzden ilk konuşan ben olmuştum.
"Sanırım kendini savunma sırası sende."
"Ben sadece tek bir şey diyeceğim."
"Öyle mi? Peki dinliyorum." İçerde çok fazla ses olduğu için Bora beni kolumdan tutup dışarı çıkarttı. Arabasının önüne gelince durdu ve yüzüme bakmaya başladı.
"Ben seni aldatmadım, seni seviyorum."
"Bu mu?"
"Evet. Yetmez mi?"
"Ya Bora sen benimle dalga mı geçiyorsun? Hani dürüsttün sen! Kızla neredeyse öpüşüyordun, gözlerimle gördüm!" Hiçbir tepki vermedi. İfadesizce suratıma bakıyordu. Daha fazla dayanamadım ve arkamı dönüp yürümeye başladım. En sonunda konuşmaya başladı.
"Yani beni terk ediyorsun!" Tekrar yüzümü ona dönüp gülmeye başladım ve kafamı olumsuz anlamda iki yana salladım.
"Evet!" Yine arkamı döndüm ve yürümeye başladım ama peşimden gelmiyordu, bir şey söylemiyordu. Hatta arkama dönüp baktığımda arabasına binip gittiğini gördüm. Öküz! Hem beni aldatıyor hem de bir şey olmamış gibi, hatta ben suçluymuşum gibi davranıyor. En sonunda sinirden olsa gerek gözyaşlarımı serbest bıraktım. Bir türlü mutlu olamıyordum. Bora buna izin vermiyordu...
****
(Hazal)
Aptal ya! Toplantıdaymış. Bu toplantıda herhalde orada ki kızların bacak boyunu tartışıyorlardı. Öküz!
"Ben sana arkamdan gelme demedim mi!"
"Ya Hazal valla bak yanlış anladın!"
"Harika! Bir de Hazal olduk şimdi!"
"Ya güzelim ama karıcım, aşkım gibi kelimeler kullandım daha demin ona da kızdın..."
"Hala konuşuyor ya! Defol git başımdan!" Evin kapısına geldiğimde anahtarla kapıyı açıp eve girdim ve kapıyı kapatmaya çalıştım ama Doruk'ta içeri girmeye çalışıyordu. En sonunda pes edip içeri girmesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomantikAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?