22. Bölüm (Unutmak)

54.9K 1.2K 100
                                    

Multimedia da Yağmur’un kıyafeti var :)

Bir süre sonra odamın kapısı açıldı.

“Ne oldu Hazal?” Kafamı kaldırıp baktığım da karşımda duran Hazal değildi!

***

“Bora senin burada ne işin var!”

“Seninle konuşmamız gereken şeyler var.”

“Hayır yok! Çık git buradan. Seni görmek istemiyorum.” Bora’yı ittirmeye başladım. Hazal sesimizi duymuş olacak ki yanımıza gelip konuşmaya başladı.

“Hey sakin olun! Ne oluyor burada? Yine mi huzursuzluk çıkarmaya geldin Bora?” Bora baya bir sinirlenmişti, yüzü kıpkırmızı oldu. Beyefendiye bak! Hem beni kır, dök hem de zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalış!

“Yağmur son kez söylüyorum seninle konuşmamız lazım. Mert’le ilgili!”

“İs-te-mi-yo-rum. İstemiyorum seninle konuşmak falan. Zaten hep senin yüzünden oldu bütün bunlar. Eğer sen olmasaydın Mert’te olmazdı! Şimdi çık git buradan.”

Bana alayla gülmeye başladı. Sonra beni daha fazla üzecek olan o sözleri söyledi.

“Yeter be! Seninle mi uğraşacağım ben. Etrafımda onca güzel kız varken.”

Bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama çok şiddetli bir şekilde Bora’ya tokat attım! Bora önce o gülümsemesini sildi ve afalladı ama sonra yüzüme bile bakmadan çıkıp gitti. Arkasından deli gibi ağlamaya başladım. Anlamadığım bir şekilde canım yanıyordu. Belki de biliyordum nedenini ama kendime yediremiyordum işte! Böyle bir adama aşık olduğum için kendimden utanıyordum.

Hazal beni kendine doğru çekti ve sarıldı.

“Şştt. Her şey geçecek kardeşim. Her şey bitecek. O şerefsizi unutacaksın.”

“Buna sende inanmıyorsun Hazal…”

Hiç ses çıkarmadı. Çünkü o da biliyordu. Benim ona aşık olduğumu biliyordu. Belki hayatımıza girenlerin çoğunu unutuyoruz. Çünkü onlar gerçek AŞK değillerdi. Ama insan gerçekten aşık olduğu insanı nasıl unutur? İlk aşkını nasıl unutur? Ben cevabı biliyorum. UNUTAMAZ…

***

Sabah uyandığımda ilk işim ayna karşısına geçmek oldu. Ve hiç şaşırmayacağım bir manzarayla karşılaştım. Gözlerimin altı kırmızıydı ve çok yorgun görünüyordum. Çünkü bütün gece uyumamıştım ve ağlamıştım.

Fondöteni ve gözaltı kremimle yüzümü o çirkin kırmızılıklardan arındırdım. Çok kapanmadı ama yine de eskisinden daha iyi görünüyordum. 

Kapımı çalmaya bile tenezzül etmeden içeri dalan bir de Hazal’ımız vardı tabi.

“Kapıyı çalmayı deneseydin bi hayatım?”

“Ayy yok ya onunla vakit kaybedemeyeceğim.” Onun bu vurdumduymaz hallerine gözlerimi devirdim ve dolabıma doğru yöneldim.

“Bence çok sexy şeyler giy ve bu sayede Bora nasıl bir kızı kaybettiğini anlasın. Ayrıca çabuk ol bir saat içinde okulda olmamız gerekiyor.”

“Delii!” Dünden sonra ilk defa Hazal yüzümü güldürebilmişti. Ve dee… Haklıydı ya. Gerçekten haklıydı. Bugün çok güzel görünmem gerekiyordu. Bora’yı unutmuş havalarına girmeliyim bence. Tabi bunu nasıl yapacaksam!

Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin