14. Bölüm (Onun kollarında)

59.4K 1.4K 65
                                    

Vote ve yorumlarınız için teşekkür ederim sizi çook seviyorum :) Biliyosunuz sınavlarım olduğu için haftada sadece 1 bölüm yayınlayabiliyorum. Sınavlarım biter bitmez hafta da en az 3 kez yayınlamaya çalışacağım :) 

“Ben sana aşığım Yağmur!” Tam cevap verecektim ama Mert dudaklarıma yapıştı!

Hemen kendimi geri çektim. B-Bunu nasıl yapardı bana! Arkadaş olarak yaklaşmamış mıydı o?

“Ne yaptığını sanıyorsun sen!”

“Ö-özür dilerim Yağmur. Ben tutamadım kendimi sana çok aşığım.”

“Git buradan.” Diyerek arabadan indim ve eve girdim. Allah kahretsin! Yoksa Bora haklı mıydı? Bu pislik bana bu yüzden mi yaklaştı yani. Ama bu Bora’nın bana yaptıklarının hiçbirini değiştirmez. Evet Bora’ya çok kızgındım ama hala deli gibi aşıktım ona. Ve ondan başka biri beni öpmüştü! Onun izleri hayatımdan gerçekten siliniyordu. Ama ben hala onu istiyordum. ‘Yüzsüzsün Yağmur!’

“İnanmıyorum yaa ne yaptınız siz öyle!” Arkamdan Hazal birden öyle bağırınca olduğum yerde kalakaldım. Her şeyi görmüş müydü? Al işte rezil oldum!

“O-o beni öptü. Ben bir şey yapmadım.”

“Bora haklı galiba Yağmur.”

“Ne konuda?”

“Sen sürtüksün.” Nee! Ne saçmalıyordu bu Hazal. B-ben öpmedim ki onu hatta ittirdim! Gözlerimin dolmaya başladığını hissediyorum!

“Hahaha şaka yapıyorum ağlama deli. Bora haklı çünkü seni çekici buluyordu değil mi? Baksana Mert’te o dolgun dudaklarına dayanamadı.” Bu cümlesi biraz beni gülümsetmişti ama yine Bora’nın o laflarını aklıma getirmişti. Gülümsememi silip ciddileştim. Hanımefendi biraz sürünsün. I want to play game! Ne diyorum ben be!

“Allah senin tependen bakmasın Hazal! Bilerek yapıyorsun dimi aklıma Bora’yı getirip canımı yakmak istiyorsun! Konuşmuyorum artık seninle.” Yüzümü asıp odama doğru koştum tahmin ettiğim gibi o da arkamdan geliyordu. Sen görürsün şimdi Hazal hanım!

“Ya valla ben öyle demek istemedim. Yemin ederim Yağmur ya yapma böyle.”

“Herkes ben üzüyor birde sen üstüme gel zaten!”

“Ya özür dilerim Yağmur. Tamam bak ne yapmamı istersin he? Ne yaparsam affedersin beni?” Hahaha işte bu! Yemi yuttu hemen.

“Yarın sabaha beni kahvaltıya götüreceksin, ayrıca kırmızı elbiseni bana vereceksin.”

“Tamam kabul. Hadi yatalım şimdi o zaman hayatım. İyi geceler.” Deyip yanağımdan öptü ve odasına gitti. Deli kız! :)

***

(Bora)

Aptal kız! Beni dinlemedi işte ve gitti o adamın onu öpmesine izin verdi! Aslında geri çekildi ama fark etmez Mert ona dokundu! O sabah Yağmur’a onları dedim ama hiçbiri benim kalbimden geçen kelimeler değildi ki. Mert beni aramıştı ve sinir etmişti. Bende acısını Yağmur’dan çıkarmıştım. Yoksa Yağmur benim için çok değerli. O gece benim için en özel geceydi. Yağmur tamamen benim olmuştu. O benim kadınımdı. Benden başka kimse dokunamaz ona! Mert’e bunu ödeteceğim.

Eğer Mert beni o sabah arayıp Yağmur benim olacak gibi şeyler saçmalamasaydı şuan Yağmur benim yanımda olurdu ve ben onu hiç kırmamış olurdum. Ona o Mert şerefsizi yüzünden yine git demiştim hatta bu sefer en kötü biçimde.

Arabadan indim ve kapıyı çaldım. Mert kapıyı açar açmaz yüzüne yumruğumu geçirdim.

“Seni uyarmıştım değil mi he! Benim olana elini sürmek ne demek!” Hiç durmadan ona vuruyordum. Yere yığılında bu sefer tekme atmaya başladım.

“Sana bunu tek tek ödeteceğim bu daha başlangıç.” Dedim ve evden çıktım. Sanırım Yağmur’un yanına gitmem gerekiyordu.

*

Telefonum hiç susmadan çalıyordu. Ben ne güzel uyuyordum hangi gerizekalı gecenin bu saatinde benim uykumu bölüyordu! Kimin aradığına hiç bakmadan telefonu açtım.

“Ne var!”

“Uyuyor muydun sen?” B-bu Bora’nın sesi! İnanamıyorum beni aradı!

“E-evet.”

“Tamam artık uyandığına göre kapıyı açabilirsin. Kıçım dondu.” Cevap bile vermeden telefonu kapattım ve aynanın önüne geçtim. Ahh kahretsin iğrenç görünüyordum! Hemen elime birkaç makyaj malzememi aldım ve yüzüme sürdüm. Daha sonra saçlarımı biraz düzeltip aşağıya indim ve kapıyı açtım.

“Neredeyse gidiyordum.”

“Neden geldin?”

“Off gel benimle.” Dedi ve elimden tutup odama soktu beni.

“Konuşmamız lazım Yağmur. Ayrıca sana çok büyük bir cezam var!”

“Ne cezası ya ne diyorsun!” Böyle dememle beni yatağa doğru itti ve üstüme çıktı. Ayrıca beni öpüyordu! Onu ittiriyordum ama kımıldamıyordu hayvan! En sonunda üstümden kalktı ve yanıma yattı.

“Dengesizsin tekisin sen!”

“O herifle öpüştün!”

“B-bir dakika sen nereden…”

“Ben senin attığın her adımı bilirim Yağmur! Ayrıca ben seni uyarmıştım değil mi? Bak yine haklı çıktım.”

“Peki tamam haklı çıktın ama bana yine git dedin bunu nasıl açıklayacaksın!”

“Sabah Mert aramıştı beni. Senin hakkında abuk subuk konuştu bende sinirlendim ve sinirimi senden çıkarttım.” Her zaman sinirini benden çıkart zaten öküz! Ama yine de Bora gerçek düşüncelerini söylememiş bana. Evet gerçekten sinirlenince gözü dönüyor. O yüzden bu konuda daha fazla durmamıza gerek yok sanırım.

“Pekala hazır mısın?”

“Neye?”

“Cezanı ödemeye.”

“Yine ne yapacaksın bana?” Sırıtmaya başladı. Sonra üstünde ki gömleğini ve pantolonunu çıkartarak yatağa girdi.

“Gel yanıma.” Onun dediğini ikiletmeden hemen yatağın içine girdim. O kaslı kollarıyla beni iyice kendine çekti. Başım göğsünün üstündeydi. O da saçlarıma öpücükler konduruyordu.

“Cezan başladı. Bütün gece benim kokumla çıldıracaksın.”

“Hahah. Ben bu cezayı çok çok çook sevdim.” Benim gülmemle o da gülmeye başladı. Mutluydum. Her ne olursa olsun şuan mutluydum ve Bora’nın kollarındaydım. Asıl önemli olan da bu değil miydi?

Aşk nasıl bir şeydi böyle ne hale getirmişti beni. Bu adamdan kaçamıyordum, gidemiyordum. Aslında o bana neler yaşattı ama ben sürekli ona güvenip affediyordum. Dayanamıyordum onsuzluğa.

O gece Bora’nın kollarında huzurla uyumuştum. Onun kollarında. İşte hiç bitmesini istemediğim anlardan biri de bu olmuştu.

Sen BenimsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin