Geçen bölüme yine yorum gelmedi ama oy sayısı her bölüm olduğu gibiydi. Teşekkür ederim :) Biraz fazla beklettim ama biliyorsun bayram olduğu için pek giremedim bilgisayara. Herkese iyi okumalar, beğenmeniz dileğiyle :)
"Çocukluğumuza gideceğiz."
"Ne?" beni dinlemeden dudaklarıma bir öpücük daha kondurdu ve hazırlanmak için odaya doğru çekiştirmeye başladı. Ne demek istemişti? Bunu bilmiyordum ama tek bildiğim ilk defa bu kadar mutlu olduğum...
***
Bora bizi çok şirin bir cafeye kahvaltıya götürmüştü. Kahvaltı bitince Bora ve Doruk düğün için mekan bakmak için yanımızdan ayrıldılar. Bizde Hazal'la gelinlik provasına gitmiştik.
"İki haftada bunları nasıl yetiştireceğiz?"
"Ben Bora'ya güveniyorum Hazal'cım. O her işi halleder."
"Siz ne zamandır böylesiniz?"
"Nasılız?"
"Sevgili. Yani Bora aşık olduğunu açıkça söyledi, ben hala buna inanmıyorum."
"Dağ evinde oldu işte. Ben itiraf etmesi için çok yüklendim ona sonra dayanamadı ve söyledi. Neyse git diğer gelinliği dene ben bunu beğenmedim."
Tamam anlamında başını salladı ve diğer gelinliğin yanına gitti. Bir sürü gelinlik denemişti ama hala bir tane bulamamıştık. Denedikleri arasından ya o beğenmiyordu ya da ben. Evlenmek gerçekten düşündüğümden de zor. Ama Bora'yla evlenmeyi çok istiyorum. Her sabah onunla güne başlamak istiyorum.
****
Sonunda gelinlik işini hallettikten sonra Bora ve Doruk'la buluşarak mekana bakmaya gittik. Gerçekten burası müthişti. Kır düğünü konseptiydi. Tıpkı Hazal'ın hayallerinde ki gibi.
Hazal: "Ya gerçekten burası muhteşem!"
Doruk: "Senin yanında sönük kalıyor ama olsun." Hazal kıkırdayarak Doruk'a sokuldu. Doruk gerçekten romantik biriydi. Ama Bora? Bora tam bir öküzdü! Bu sabah yüzüme su dökerek uyandırmıştı. Hala unutamıyorum.
Bora kolunu omzuma atarak beni kendine doğru çekti ve konuşmaya başladı.
"Neyse siz davetiye işlerini falan halledersiniz, bizim de küçük bir işimiz var." İkisi de tamam diye cevap verdi. Nereye gidiyorduk ki?
"Ne oluyor ya? Nereye gidiyoruz?"
"Valla güzelim yarını bekleyemedim seni bugün götüreceğim."
"Nereye!?"
"Sürpriz demiştim ben galiba."
"Off tamam ya."
"Asma suratını. Gidince çok beğeneceksin." Cevap vermeden arabaya bindim. Ben zaten çok meraklı bir insandım. Gitmeden önce çatlamasam bari.
"Peki yol çok uzun mu?"
"Evet. En iyisi sen uyu." Yapacak sanki başka bir şey var da! 'Sana da yaranılmıyor! Çocuk sana ne güzel sürpriz yapmaya çalışıyor.' İç sesim bir kerede benim yanımda olsa şaşardım zaten! Ama her zaman ki gibi haklı tabi.
"Seni seviyorum Bora."
"Bende seni seviyorum." Bana kocaman gülümseyerek elimin üstüne küçük bir öpücük bıraktı. Sonunda bu saçma düşüncelerimden kurtulup uyumaya karar verdim. Nasıl olsa yolumuzda uzunmuş. Sıkıntıdan patlamak istemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?