Uyandığımda yanımda Yağmur yerine küçük bir not vardı ve üstünde şunlar yazıyordu: "Bu sefer sen kaybettin Bora!"
*
(Yağmur)
Bora'nın kollarında huzurla uyurken bir elin beni dürtmesiyle uyanmıştım. Ve gözlerimi açtığımda karşımda Mert Bora'nın kafasında silah tutuyordu. Bora ise hiçbir şeyden habersiz uyumaya devam ediyordu.
"Eğer ses çıkarırsan tetiğe basarım. Ama uslu bir kız olup benimle gelirsen Bora hayatta kalır. Seçim senin."
Bora'nın ölmesine izin veremezdim! Hem onu öldürse bile beni buradan götürecekti. Ona zarar gelmemesi için yataktan yavaş bir şekilde kalktım ve Mert'in yanına gittim. O da benim kalktığımı görür görmez koluma yapışmıştı zaten. Hiç ses çıkardım. Bora'nın hayatta kalmasını istiyordum. Benim yüzümden ölmesini değil.
"Benden ne istiyorsun Mert?"
"Başta seni istiyordum, hala istiyorum ama artık fikrim değişti. Seninle daha fazla eğleneceğiz. Bora'ya küçük bir oyun oynayacağız."
Kolumdan tutup beni arabasına doğru sürükledi. Hiç sesimi çıkaramıyordum, sadece ağlıyordum. Çünkü Bora'nın beni yüzümden daha fazla zarar görmesine izin veremezdim. Belki Mert beni öldürec ekti ama bu umrumda değildi. Sadece Bora için korkuyordum.
Beni arabanın arka koltuğuna oturttu ve yanıma geçti. Arabayı daha önce hiç görmediğim biri kullanıyordu.
"Otoparkta neden güvenliği vurup kaçtın?"
"Neden bahsediyorsun sen?"
"Ne demek neden bahsediyorsun!? Otoparkta bana saldırdın ve güvenliği vurdun ama beni kaçırmadın. Neden yaptın bunu!"
"Saçmalamayı kes bunları ben yapmadım."
"Yalan söylüyorsun!"
"Neden yalan söyleyeyim! Ben böyle bir şey yapsam övünürdüm. Bundan emin olabilirsin."
Büyük ihtimalle doğru söylüyordu. Böyle bir adam yaptığı şeyi inkar etmez, övünürdü. Peki kim yaptı bunu? Başka bir psikopat daha mı var yani. Ama sanırım onunla tanışma imkanım olmayacak.
"Beni öldüreceksin, değil mi?"
"Elbette. Ama önce Bora'nın önünde sana çok güzel işkenceler etmeyi planlıyorum."
"Ona zarar verme. Lütfen."
"Eğer beni sinirlendirmezse ona bir şey yapmam. Ve ağlaman sinirlerimi bozuyor."
Neredeyse iki saat sonra araba durdu. Beni Bora'nın evine getirmişti.Gerçekten onu anlamakta zorluk çekiyordum. Hem Bora'yı uğraştırmak istiyordu hem de onun evine getiriyordu. Beni kolumdan yine sert bir şekilde tutup eve doğru sürükledi.Yanında ki adamlara dönüp bir şeyler söylemeye başladı ve kolumu bıraktı.
"Kızı Bora'nın odasına götürüp yatağa bağlayın."
Adamlar onun dediğini ikiletmeden koluma yapışıp odaya beni sürüklemeye başlamıştı. Başta direnmek istesem de sonradan hiçbir işe yaramayacağını bildiğim için beni odaya sokup ellerimi bağlamalarına izin verdim.
"Biraz uyusan iyi edersin. Sevgilin gelince seni böyle görmek istemez." böyle diyip ikiside dışarı çıktı. Gerçekten kendimi çok halsiz hissediyordum. Zaten iki saat boyunca hiç durmadan ağlamıştım ve bu benim elimde değildi. Bu yüzden artık gözlerim ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?