“İyi geceler.” Cevap vermedi. Zaten gözlerini çoktan kapatmıştı. Bende yavaş yavaş kendimi uykunun kollarına bırakıyordum. Uykuya dalmadan önce sanki bir şey duymuştum. Bu Bora’nın sesiydi.
“SENİ SEVİYORUM.”
***
Uyandığımda Bora yanımda yoktu. Yoksa tahmin ettiğim şeyi mi yapmaya gitmişti? Mert’i öldürmeye… Hayır buna asla izin veremezdim. Bora’nın katil olmasını ben istemiyorum ki. Bunları düşünüp kendimi yiyordum ama sonradan banyodan sesler geldiğini duydum. Yani Bora gitmemişti.
Hızla banyoya girdim. Duş aldığı için çıplaktı ama umursamadım, zaten dün gece yaptığımız şey yüzüne bende çıplaktım ve Bora’ya koşarak sarıldım. Başta ne olduğunu anlamamış olacak ki bana sarılmadı ama sonra gülümsediğini hissettim ve o an ellerine belime doladı.
“Bebeğim bir şey mi oldu? Ne bu heyecan.” Kollarını biraz gevşetince kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Hala gülümsüyordu.
“Seni özledim.” Böyle deyince yüzünde ki gülümseme iyice genişledi. Önce dudaklarıma, sonra da yüzümde ki her bölgeye küçük küçük öpücükler bırakmaya başladı.
“Bugün ne yapıyoruz Bora?”
“Önce kahvaltı için aşağıya ineceğiz sonra da belki dışarı çıkıp dolaşırız. Veyaa istersen dün geceki şeye devam edebiliriz.” İkimizde gülmeye başladık. Dudaklarına küçük bir öpücük bırakıp geri çekildim.
“Bence birinci seçenek daha iyi, karnım aç benim ve burayı çok merak ediyorum.”
“Hıı. O zaman ikinci seçenek akşama kaldı.” Hala gülümsüyorduk.
“Sanırım. Hadi gel üstümüzü giyinelim artık.” Tamam anlamında kafasını salladı ve banyodan çıktık. Üstüme kot pantolonumu, beyaz tişörtümü ve spor ayakkabılarımı giymiştim. O da aynı benim gibi giyinmişti ve tişört üstünü yapışmıştı, kasları görünüyordu. Woww cidden çok uyumlu olmuştuk.
Ben daha fazla dayanamadım ve kafamda ki soruları sormanın vakti geldiğini düşündüm.
“Dün gece ben bir şey duydum sanki.”
“Ne gibi?”
“Bana bir şey söyledin ama tam ne dediğini anlamadım.”
Etrafta dönüp dolaşmaya başladı. Sanki bir suç işlemiş ve kaçmaya çalışan çocuklar gibiydi. Yüzü bile kızarmaya başlamıştı. Bu cidden Bora mı?
“Yoo yok öyle bir şey. S-sana öyle gelmiştir ya.”
“Kekelemeye başladın hayatım bir şeyin mi var?” Hahaha hadi bakalım Bora bey! Bana dün gece ki gibi seni seviyorum diyene kadar sürüneceksin böyle.
Bora’nın yüzü renkten renge girmeye başladı. Ve hala yerinde duramıyor.
“Ya sen niye bu kadar heyecanlandın. Bir yüzün kızardı sanki, elin ayağına dolandı.”
“Yok öyle bir şey Yağmur. Gelme üstüme ya, hadi gidelim.”
“İyi ya.” Deyip önünden geçtim. Ne olduğunu anlamadı hala saf saf bakıyor arkamdan. Hayır yani söylesen ne olacak?
***
(Bora)
Birden bire ne oldu bu kıza şimdi? Daha demin gayet iyiydik. Hem duymamış dün gece söylediğimi. Zaten bence uyku sersemliğiyle saçmaladım, ben onu sevmiyorum ki. Aşık da değilim. Her şey çocukken o gittikten sonra bitti. Çünkü o beni bırakıp gitti. Aslında ailesi yüzünden oldu ama o kalabilirdi onları ikna ederdi gerçekten bana aşık olsaydı. Hem hala tanıyamadı beni.
Bu düşüncelerimi bir kenara bırakıp onun yanına gittim ve elini tuttum. Ama elini çekti.
“Ne oluyor? Niye elini çektin?”
“Bilmem.” Onu kolundan tutup odaya geri sürükledim. Evet gerçekten sürükledim. Canını acıtmak istemezdim ama inadı tuttu yine gelmemek için direniyordu. Odaya girer girmez çemkirmeye başladı.
“Ne yapıyorsun ya hayvan!”
“Asıl sen ne yapıyorsun? Neden bana böyle davranmaya başladın!”
“Ben her zaman ki gibi davranıyorum.”
“İyi be. Yürü kahvaltıya. Senin saçmalıklarına uğraşamam.” Kolunu bıraktığım gibi odadan çıktım. O da arkamdan geliyordu. Sert davrandım ama ben Bora Ilgaz’ım. Bu davranışlarım gayet doğal.
***
(Yağmur)
Öküz , dana, salak, odun, kütük! Sana aşık olmasam bir dakika yanında kalmam. Kim böyle bir odunla birlikte kalabilir ki?
Kahvaltımızı hiç konuşmadan bitirdik. Daha sonra Bora ayağa kalktı ve bende onu takip ediyordum. Beni göle getirmişti. Burası gerçekten çok güzeldi.
Hiç beklemediğim bir anda elimden tuttu ve yere oturmama yardımcı oldu. O da yanıma oturunca beni kendine çekti ve sarıldı. Saçlarımı kokladığını hissedebiliyordum. Bu gerçekten hoşuma gitmişti. Bunu ilk defa yapıyordu.
Bazen gerçekten sarılmak iyi geliyor. Karşımda ki ne hissediyor bilmiyorum ama ben iyi hissediyorum, mutluyum.
“Böyle davranma. Evet dün gece bir şeyler dedim hatırlıyorum ama hepsi uyku sersemliğiyle olmuştu. Ben seni sevmiyorum.”
Birden geri çekildim. Gözlerim dolmuştu. Hatta ağlamaya başladım. Onun karşısında!
“Ne diyorsun ya. Hem benimle yatıyorsun hem de seni sevmiyorum diyorsun!”
Beni tekrar kendine çekti. Ama bu daha çok ağlamama sebep oldu. Durduramıyordum kendimi. Onunda beni sevmesini istiyordum.
“Bak her gece başka biri oldu benim için biliyorsun ama sen farklısın. Bana zaman ver. Seni sevmem için.”
Cevap vermeden öylece duruyordum. Kırılmıştım. Bu yaşadıklarım çok ağırdı. Ben Bora’ya güvenmiştim. Belki de hala güveniyordum…
***
Saatlerce orda öyle oturdular. İkisi de konuşmadı. Yağmur kendine göre haklıydı ama Bora ona onu sevmediğini daha öncede söylemişti değil mi? Bu Yağmur’un umurunda değildi çünkü o aşıktı.
Bazıları verdiğin değeri anlamaz hepsi bu.
Kaybetmek en çok onların hakkı işte…
Peki bu oyunda kim kaybedecek yada kazanacak? Belki aşk kazanır. Belki de hiçbiri...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?