Herkese tekrar merhaba :) 27. bölümde ki oy sayısı ve yorum sayısı fena değildi ama eskiden daha çok geliyordu. Artık beğenmiyor musunuz hikayeyi?
Bu bölümü devamlı olan okuyucum 'sweet_secret' a ithaf ediyorum. İyi okumalar :)
"Biliyor musun Sinan? Başta emin değildim ama artık eminim. Bana otoparkta saldıran sendin!"
***
Sinan ve Hazal bana şaşkın gözlerle bakmaya başladı.
"Hiç kıvırmaya çalışma Sinan! Ben her şeyin farkındayım. Ben şirketten çıkarken arkamdan geldin önce güvenliği vurdun ve sonra beni bayılttın. Uyandığımda da başımda sen vardın, beni kurtarmış gibi davrandın ama bütün bunları yapan sendin. Çünkü eskisi gibi olmak istiyordun. Benim gözümde kahraman olacaktın ve tekrar sana karşı bir şeyler hissedecektim. Gerçekten acınacak durumdasın."
"Bütün bunları nereden anladın?" Hazal birden bağırarak ve şaşkınlıkla konuşmaya başladı.
"İnkar bile etmiyorsun yani!? Ama çok saçma çünkü o olaydan sonra Yağmur ve Bora'nın dağ evine gitmesine bile bir şey demedin."
"Dur ben açıklayayım Hazal'cım. Bu sorunun cevabıda çok basit. Ses çıkarmadı çünkü ona güvenmemi istedi. Ama sonra bir şeyi fark etti. Benim gerçekten Bora'ya aşık olduğumu ve asla bundan vazgeçmeyeceğimi. Şimdi, her şey ortaya çıktığına göre evimden ve hayatımdan defol git!"
"Yağmur b-ben..." Benim konuşmama bile izin vermeden Hazal buradan çıkıp gitmesi için bağırdı. O da daha fazla direnmeden gitti.
"En yakınlarımıza bile güvenemiyoruz desene."
"Öyle."
"Valla şu saflığından biraz olsun arınıyorsun sanırım." Hazal gülmeye başladı. Bende yastığı alıp ona fırlattım.
"Of Hazal off! Ya gerçekten ben çok yorgunum, uyumak istiyorum."
"Tamam hayatım hadi git, bende yatarım birazdan. İyi geceler."
"İyi geceler canım."
****
(Bora)
Sandalyeye bağlı bir şekilde yere yapışmış Mert'e baktım. Sonra içimde insanlığıma dair bir kırıntı bulamayınca yüzüne ve karnına doğru tekrar bir tekme daha attım.
"Bütün planların suya düştü sanırım. Senin yerine orada ben olacaktım neredeyse."
"Neden beni öldürüp kurtulmuyorsun?"
"O zaman ne anlamı kalır ki? Bak ne güzel eğleniyoruz." Doruk'a doğru döndüğümde onun da yüzünde eğlenir bir ifade vardı.
"Değil mi kardeşim?"
"Aynen öyle kardeşim. Hem bence burası biraz soğudu, ısınmamız gerekiyor."
"O zaman benzini ve çakmağı almaya gideyim ben. Sende... Sende belki bu sırada bir şeyleri tekmelemek istersin."
"Ahh evet bu aralar biraz stresliyim zaten. İyi gelecek." İkimizde birbirimize gülümsedikten sonra arabadan benzini ve çakmağı almaya gittim. Depoya geri döndüğümde Doruk kendini kaptırmış bir şekilde Mert'e vuruyordu.
"Heey! Sakin ol kardeşim. Oyuncağımızı öldürmek istemeyiz."
"Haklısın aslında, baya bir eğlendiriyor." Küçük bir kahkaha patlattıktan sonra benzini Mert'in üstüne boşalttım ve kapının çıkışına doğru bir çizgi çektim. Doruk'ta beni izleyerek kapıya doğru gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Benimsin
RomanceAşk aslında o adam için sadece basit bir şeydi daha doğrusu artık aşk diye bir şey olduğuna inanmıyordu. Neden mi? Çünkü o aşk denilen şey onun canını çok yakmıştı. İlk aşkı onu bırakıp gitmişti. Peki sonra ne oldu da tekrar aşka inanmaya başladı?