9. Bölüm

43.1K 2.7K 806
                                    

Medya: Patrick Swayze /She's like the wind

Mühürlü Gül'de daha önce; Kabus gören Gülnihan, onu uyandıran Argun'a sığınır. Ertesi gün kahvaltıyı beraber yaparlarken ev ve eşyalar üzerine sohbet ederler, o sırada kapı çalar ve Argun şirketten dosya geldi diyerek kapıyı açmaya kendi gider.

Keyifli okumalar :)

🖤*9*🖤

Tulpar, eşya için katalogla ilgili bilgi verdiği sırada özel kuryeyle gönderilmiş olan seri kitapların az sonra eve ulaşacağı bilgisini de vermişti. Kapı çaldığında kapıdaki güvenlik görevlisinin kontrolünden geçmiş olan kitaplar, küçük bir koli olarak Argun'a teslim edilmiş ve Argun koliyi doğruca çalışma odasına götürmüştü.

Kitapları kitaplığa koymak sorun değildi, ama kitaplıktan sonra Gülnihan aradığı kitapları da görürse işler değişebilirdi. Bu sabah kahvaltıya oturduklarından itibaren kendisini incelediğinin, tüm o kaçamak bakışları sayesinde farkındaydı Argun. Kitapları gördüğünde izlendiğini ve dinlendiğini anlaması çok da zor olmazdı ve bunu öğrenmesi için henüz erkendi.

Hakkında bir şeyler öğrenmeliydi önce, bugün ilk defa normale yakın  bir sohbet geçmişti aralarında. Onu tanımadan bu izleme ve dinleme olayını öğrenirse Gülnihan'ın yanlış düşüncelere kapılması işten bile değildi. Nasıl tanıştıkları ortadaydı, ona paraya karşılık iş teklifi yaparken söylediklerinin Gülnihan üzerindeki etkilerine doğrudan şahit olmuştu ki zaten amacı o tepkileri almaktı.

Bu nedenle o zaman için onda bilerek bıraktığı kötü izlenimi pekiştirecek başka hiçbir şeye izin veremezdi. Kitapları ona vermeyi ve onu mutlu etmeyi çok istiyordu ama şu an doğru an değildi.

Dosyayı almaya gittiğini söyleyen ama geri dönmeyen adamın kahvaltıya devam edip etmeyeceğini bilemediğinden Gülnihan masayı toplamamış, otele gitmeyecek olduğundan kendine keyif çayı doldurmuştu ki Argun'un sesini duydu. Kataloğun gelmiş olduğunu ve zahmet olmazsa bir fincan çay alıp salona gelmesini söylemişti.

Kataloğa şimdi mi bakacaklardı söylemediği için kendi çayını da alsa mı almasa mı diye ikilemde kaldı Gülnihan, almamaya karar verdi. Adam ufak bir yardım istemişti ama nihayetinde patronuydu. O söylemeden ya da istemeden salonda onunla çay keyfi yapacak hâli yoktu, aralarında böyle bir samimiyet olmadığından ve dahası olmasına gerek olmadığından kendi bardağını masada bırakıp adama doldurduğu fincanı alarak salona geçti.

"Buyurun çayınız, " deyip fincanı yanındaki sehpaya bırakıp geri çekilerek "Başka bir isteğiniz yoksa ben mutfağı toplayayım," dedi.

Yine uzaklaşma moduna girmişti Karaca'sı, hak veriyordu elbette Argun, aralarında iş ilişkisi dışında bir şey yoktu ve iş ilişkileri bile normal yollardan oluşmamıştı. "Kataloğa bakarız, diyordum. Öğleden sonra otele ve ardından holdinge geçmem gerek. O zamana kadar birkaç fikir versen eşya olayını biraz olsun aradan çıkarmış olurdum. Bence mutfağı toplama işini ben gittikten sonraya bırak ve kendine de bir çay alıp gel. " dedi gülümseyerek.

İşte yine yapmıştı, kurduğu cümlenin sonunu gülümseyerek ve kendince bir mantığa oturtarak tamamlıyor, karşısındakine itiraz hakkı tanımıyordu. "Peki, siz nasıl isterseniz," diyerek az önce kendine doldurduğu bardağını almak üzere mutfağa gitti Gülnihan.

Aslında eve dair değişimleri hemen uygulamaya koymayı düşünmemişti Argun, ama Gülnihan'ın dün üst üste yaşadığı stresi üzerinden atması için kafasını meşgul etmek anlamında erkene çekmişti. Başka şeylere odaklanırsa üzerindeki kötü etkiyi çok daha çabuk atabilir diye düşünmüştü. Bu noktada istemiş olduğu kataloğu göndermek için Tulpar'ın araması iyi bir fırsat olmuş, güzel denk gelmişti.

Saklı Gül (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin