Adımı babam koymuştu. Neden bunu koyduğunu sorunca rüyasında gördüğünü söylüyordu her defa. Rüyasında bir tane bebek beşikte yatarken etrafta 'İzabella' diye sesler yankılanıyormuş. Bana anlattığı böyleydi. Bunu anneme sorunca ise o da 'Kyra' olmasını istemiş. Adıma bu şekilde karar vermişler.
İzabella Kyra Hill.
İki adımı seviyordum. Ancak Kyra kulağa daha hoş geldiği için bunu kullanıyordum.
İsmimi başkasının ağzından duymaksa biraz garip oluyordu...
"İzabella!"
Göz kapaklarımda hissettiğim o yorgunluk dolu ağrı göz kapaklarımı açmamı zorlaştırıyordu. Elimden gelse bu şekilde yüzyıllar boyu uyurdum. Çünkü yüzyıllardır var gücümle koşmuş gibi yorgun hissediyordum kendimi.
"Kyra? Hey, hangisini kullanıyorsan işte. İyi misin?" dediğinde göz kapaklarımı açmaya zorladım. Göz kapaklarımdaki yorgunluk her ne kadar yoğunsa benim uyanma isteğim de o kadar yoğundu.
Birkaç denemeden sonra nihayet gözlerimi aralayabilmiştim.
Karşımda gördüğüm bir çift kahverengi göz ile etrafa bakındım. Burası bir evdi. Tanımıyordum. Bizim ev ne ara bu kadar değişmişti ki? Acaba annem ben okuldayken sürpriz mi yapmıştı? Bizim pencere bu kadar büyük müyd- Hızla çığlık atarak oturur pozisyona geldim. Ellerimi kendimi korumak istercesine önüme doğru tuttum.
Karşımdaki kahverengi gözlü çocuk ya da adam bana kaşlarını çatarak baktı.
"Sen kimsin be?" dedim sinirle.
"Yardım etmek suçtu zaten. Ne diye yolda bayılan bir kızı evime getiririm ki?" diye sinirle ayağa kalktığı zaman kaşlarımı çattım.
"Sen neden bahsediyorsun?" dediğimde kahverengi gözlerini gözlerime çevirdi. Gözlerinin gözlerimle buluşmasıyla kalbimde oluşan ritim değişikliğini hissederek kendime içimden küfür ettim. Sonradan onun bir yabancı olduğu için olduğunu düşünerek kendime ettiğim tüm küfürleri geri aldım. Tabii oluyorsa...
"Yolda bana çarptın. Ardından da bayıldın. Hatırlamıyor musun yoksa?" dediğinde hatırlamaya çalıştım. Ancak onun bana çarpmasından sonrası sanki hafızamdan silinmiş gibiydi. Yalnızca karanlıktı...
"Ne? Bayıldım mı?" dedim kaşlarımı yukarı kaldırarak. "Duyduğun şeyi neden sorma ihtiyacı duyuyorsun ki?" dedi huysuzca gözlerini devirerek.
Fazla mı soğuktu?
"Sordum işte. Abartma." dedim yavaşça doğrulurken.
"Ben eve gideceğim." dedim.
"Saatin gece yarısına yaklaştığını düşünürsek bunu yapman pek güvenli değil." dediği zaman gözlerimi kocaman açtım.
"Gece yarısı mı?" dedim telaşla.
"Bunu yapmaktan zevk mi alıyorsun?" dediğinde neyden bahsettiğini anlamıştım. Sürekli soru sormamdan bahsediyordu. Onu umursamadan ayağa kalktım.
Üstümdeki okul formalarının değiştiğini görünce ona döndüm. Sanki soracağım şeyi anlamış gibi konuştu.
"Ben değiştirmedim. Göz zevkimi bozamazdım. Kız kardeşim değiştirdi." dediğinde derin bir nefes aldım. Bana ettiği hakareti görmezden gelerek kenarda poşette duran siyah gömleğimi ve siyah eteğimi aldım. Onlara bakınca biraz kirlendiğini gördüm. Yere düşünce olmuş olmalıydı.
"Onları yıkamakla uğraşamazdım." dediğinde göz devirdim. Fazla kabaydı.
"Pekala, ben gidiyorum." dediğim sırada sinirle hamurdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz | Karanlık Ruh
VampireGeceden nefret etmemin sebebi buydu belki. Kabuslar... Uykularımı işgal eden, bir zehir gibi acı çektiren kabuslardı. Gecenin siyahlığına olan aşkımı engelleyen de buydu. Gündüzün maviliğine olan aşkımı alevlendiren de buydu. Kabuslar hayatımı ele g...