|7.Bölüm|

12.3K 764 234
                                    

"Veronica her şeyi bir anda anlatamayız!" diye bağırdım. Veronica fazla inatçıydı. Ve bu huyu bazen ondan nefret etmem için büyük bir sebep haline bile gelebiliyordu.

"Ne yapacağız o zaman Caleb?" dedi sinirle. İnatçı olduğu kadar sabırsızdı. Onun bu sabırsızlığı yüzünden çok şey kaybedebilirdik. En önemlisi de yeğenimi.

Hızla konuştum.

"Her şeyi akışına bırakmalıyız. Emin ol, o bizi tanıdığı zaman kendisi yanımızda duracak." dediğimde bana dediklerimin doğruluğunu ölçmek istercesine baktı ve gözlerine dolan yaşlarla konuştu.

"Dayanamıyorum artık Caleb. Yeğenim annesi diye bildiği öz annesinin katiliyle büyüyor. Kardeşimin katiliyle!" dedi sinirle. Yanına yaklaştım. Gözleri gözlerime intikam isteğiyle bakarken güven verici bir sesle konuştum.

"Öğrenecek zaten Veronica. Her şeyi en ufak detayına kadar öğrenecek."

*Kyra'dan*

Yolda, kaldırımdaki kareleri sayarak ilerlerken birden birine toslamamla yere düşecekken son anda dengemi sağlamayı başardım.

"Yine mi sen İzabella?" dedi Adrian bıkkınca. Bunu bıkkın bir sesle söylemesi kalbimden yükselen kırılma sesine sebep olsa bile bunu belli etmeye niyetim yoktu.

"Adrian!" dedim ona çarpmamın verdiği utançla ve onu görmenin şaşkınlığıyla.

"Bu defa da 'sen çarptın' demezsin umarım." dedi her zamanki gibi kaba bir şekilde. Grace ona bu kabalığıyla nasıl katlanıyordu? Kibar biri olmasının artık imkansız olduğunu düşünüyordum.

"Üzgünüm." dediğimde bana baktı ve hızla ters yöne doğru ilerlemeye başladı. En azından 'önemli değil' diyerek onun asla kibar biri olamayacağı ile ilgili düşüncemin yok olmasını sağlayabilirdi.

Okula bir gün gitmemekten pek bir sorun olmayacağını düşündüğüm için onun peşinden ilerlemeye başladım.

"Nereye gidiyorsun?" dediğimde bana ters bir bakış attı ve bakışlarını tekrar önüne çevirdi. Kahverengi gözlerini gözlerime çevirmesi midemin kasılmasına sebep olmuştu. Bu kasıntı mide bulantısını andırsa da hoşuma gitmediğini söyleyemezdim.

"Neden sorularıma cevap ve-" derken her zaman yaptığı gibi sözümü kesti.

"Çok konuşuyorsun Bella."

Bana seslenmesini sevdiğim adımı kısaltarak söylemişti! Kabalığını görmezden gelerek konuştum.

"Nereye gidiyorsun?" dediğimde bıkmış bakışlarını gözlerime dikti. Aynı his...

"Cevaplarsam beni rahat bırakacak mısın?" dediği zaman başımı onaylarcasına salladım. Ufak bir yalandan zarar gelmezdi, değil mi?

"Deniz kenarına." dedi ve ilerlemeye başladı. Hızla yanındaki yerimi aldım ve onunla ilerlemeye başladım. Bana yeniden ters bir şekilde baksa bile hemen ardından tekrar önüne dönmüş ve ilerlemeye devam etmişti.

Deniz kenarına gelince bir kayada yerini aldı. Kayanın üstüne oturduğu zaman bende aynı şekilde yanında duran kayaya oturacakken ayağımın kaymasıyla onun olduğu tarafa doğru düşüşe geçtim.

Beni büyük bir hızla yakaladığı zaman diğer yandan da söyleniyordu. "Çok sakarsın İzabella." dediği zaman utançtan kıpkırmızı olacak seviyeye gelmiştim.

"Üzgünüm." diye fısıldadığım zaman gözlerini gözlerime çevirdi. Gözleri gözlerime garip bir şekilde bakarken midemde hissettiğim o bulantı gibi olan hissin verdiği o tatlı heyecana yenik düşerek gözlerimi kaçırdım ve dikkatlice ayağa kalkarak diğer kayaya yöneldim. Gözlerim, gözlerinden ayrılınca kendimi biraz eksik hissetmiştim.

Gözlerim denize çevrilince burnuma denizin kokusu yoğun bir şekilde gelmeye başlamıştı. Gözlerimi kapatarak bu deniz kokusunu burnuma çeksem bile o sırada birden bedenime gelen bir acı dolu sıcaklık denize düşmemi sağlamıştı.

Soğuk denizin içine düştüğüm zaman yüzme bildiğim için Tanrı'ya şükrettim. Suyun yüzeyine çıkınca hızla telaşlı gözlerle kayaların olduğu yere baktım.

Siyahlara bürünmüş, 40'lı yaşlarda duran kadın kırmızı ruj sürdüğü dudaklarına alaycıl bir gülümseme kondurarak bana bakmıştı.

Ona sinirle baktım. Gözlerimden ateş çıkararak onu yakmak istiyordum. Ancak bunun imkansız olduğunu ikimiz de biliyorduk.

O sırada Adrian etrafta hiç insan olmamasından dolayı hızla o kadına doğru koştu. Kadın elini salladığı anda Adrian savrulurken telaşla ona baktım. Kadın bana yaklaştı ve eğilerek konuştu. Ben suda olduğum için aramızda biraz mesafe olsa bile kadın, en yakınımda bulunan kayaya geldiği için bu pek dert olmuyordu.

"Selam küçüğüm." dedi suratındaki tehlikeli ve bir o kadar sinir bozucu gülümsemeyle. Başımı dikleştirdim ve sinirle ona baktım.

"Ne istiyorsun?" dediğimde bana baktı. Güldü ve konuştu.

"Senin yerin benim yanım İzabella." dediği zaman ona kaşlarımı çatarak baktım.

"Ne saçmalıyorsun sen?" dediğim zaman önüne gelen kahverengi kahküllü saçlarını hafifçe ittirdi. Kahverengi saçları, giydiği siyah tişört tişörtün üstündeki siyah deri ceket, siyah deri tayt ve siyah botlar onun tehlikeli biri olduğunu işaret ediyordu.

"Beni tanımıyorsun, değil mi?" dediği zaman yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım.

"Elbette, tanımıyorsun." dediği zaman kaşlarımı çattım. Elini bana doğru uzatınca birkaç santim geri yüzdüm ve bana uzattığı elinden uzaklaştım. Hafifçe güldü ve elini geri çekti.

"Sana zarar vermeyeceğim ufak kız." dedi ardından devam etti. "Ayrıca babana söyle Büyükanne Samantha geri döndü." dedi ve ayağa kalkıp bana göz kırparak uzaklaşmaya başladı.

Güç bela kayalara tutunarak denizden çıktığım zaman hızla yerde duran Adrian'a doğru koştum.

"Adrian!" dedim yanına otururken. Doğrulurken yüzünü buruşturdu. Bunun hissettiği acı yüzünden olduğunu düşünüyordum.

"O kimdi Kyra?" dediğinde ellerimi omzumun yanına getirerek
'bilmiyorum' gibi bir işaret yaptım.

Aynı soru benimde aklımda dolanıyordu.

Büyükanne Samantha.

Bu kadının kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ancak emin olduğum bir şey varsa o da kadının tehlikeli bir cadı olduğuydu.

Bana 'Senin yerin benim yanım İzabella.' derken neyi kastetmişti? Hem bana zarar vermeyecekse neden beni denize fırlatmıştı ki?

Peki ya babam, bu soruların cevabını biliyor muydu?

***

Merhaba! Yine ben jfkckdkxkd artık bu klasik girişimden bıkmış olabilirsiniz ama ne diye gireceğimi bilmiyorum lskdkckdkks

Okulun açılmasına çok az kaldı...
Ve bu da dersler ve sınavların başlaması demek. Büyük ihtimalle okul döneminde bölüm yazamayacağım ya da çok az yazacağım.

1) Büyükanne Samantha kim? İyi biri mi? Yoksa kötü biri mi?

2) İzabella'nın babası o kadını tanıyor mu?

3) 'Senin yerin benim yanım İzabella.' Diyerek ne demek istedi?

4) İzabella ve Adrian hakkında ne düşünüyorsunuz?

Seviliyorsunuz❤

İnstagram:

bir_vampirden_hamileyim

Ölümsüz | Karanlık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin