|24.Bölüm|

10.4K 634 43
                                    

Bazen isteyebileceğimiz tek şey huzur veya mutluluk olurdu. Elinde olanların, yokluğunu bilmediği o müthiş duyguyu isterdim.

Bu oyunlardan uzak, sıradan bir insanmış gibi normal bir hayat süreceğim hayat isterdim. Bu yaşta yalnızca derslerim ve benim için en büyük problem olan erkek arkadaş sorununun hayatıma dahil olmasını isterdim.

Ama hayat bana şu acımasız gerçeği öğretmişti: Her şey istediğimiz gibi olmazdı. Masum hayallerimiz, yaşamamız için içmek zorunda olduğumuz kan sayesinde kirlenirdi. Katile dönüşünce masum hayallerimiz bize veda ederdi. Çünkü artık hayallerimiz masumluktan uzaklaşırdı.

Benim de istediğim şey çok değildi. Annemi ve ikizimi istiyordum. Yalanlardan oluşan bu ailede tek gerçek insan onlardı çünkü.

"Luke'u göremeyecek miyim?" dedim titreyen sesimle. George ufak bir şekilde gülümsedi ve konuştu.

"Göreceksin. Ama şu morukları mezara tıkman lazım." dediği zaman kahkaha attım. Aklıma gelen şeyle gülüşüm solarken konuşmak için dudaklarım aralanmıştı.

"Madison? Onun burada kalmasını sağlayabilirim değil mi?" dediğim zaman sıkıntıyla, aldığı nefesini geri verdi. Bakışları, gözlerim hariç heryerde dolaşırken konuştu.

"O konuya gelecek olursak..." dedi ve bakışlarını zorla yüzüme çevirerek devam etti. "Madison'ın hayatta kalması tamamen senin gücünü kontrol edebilmene bağlı." dediği zaman beklediğim bu cevaba şaşırmadım.

Gücümün farkındaydım. Bulmam gereken günlüklerin, bunun ne kadar önemli olduğunun farkındaydım. Annemi geri getirmenin bir yolu olduğunu biliyordum. Ve bu da günlükleri bulmam gerektiğiydi. Orada yazan kara büyüleri yapabilecek güce sahiptim. Bu kara büyülerden birinin de bununla ilgili olduğunu biliyordum.

"Anlıyorum." dediğim zaman başını salladı.

"Bu çok saçma! İzabella'nın amacı onlara zarar vermek bile değil. 'Gel beni öldür' mü demeye çalışıyorlar? Piçler." dediği zaman ona gülümsemeden edemedim.

Annemin en iyi arkadaşıydı ve bana her ne kadar çok sıcak davranmasa bile hissediyordum. Onun bana karşı nasıl bir anne şefkatiyle yaklaştığını, benimle ablam gibi ilgilendiğini hissediyordum. Amy'nin yapısı buydu. Kısa süre içinde tanısam bile o soğuktu. Ama o, değer verdiğini hissettiriyordu. Onu ablam, teyzem gibi görüyordum.

"Birkaç ahmak işte. İzabella'nın gücünün farkındayız hepimiz. Onlar İzabella'nın özel biri olduğunu biliyor. Ama detayları bilmiyor. Senin sonun hiçbiri gibi olmayacak İzabella. Çünkü sen Ölümsüz'sün. Karanlık Ruh'un gireceği sonsuz bedensin."

Kendimle ilgili öğrendiğim bu gerçek gözlerimin hayretle açılarak ağzımın aralanmasını sağladı.

Bu beden ölünce karanlık ruhun başka bir bedene geçeceğini düşünüyordum. Beden değiştirdiğini biliyordum ama bu kadar beklemiyordum doğrusu

"Sonsuz beden mi?" dediğim zaman başını salladı. O sırada Adrian George'un arkasında belirdi ve konuştu.

"İzabella'yla özel olarak konuşacağım." dediğinde George'un ters bakışlarına maruz kalsa bile Adrian bunu takmamıştı. George ve Amy dışarı çıkınca Madison'ı merak etmeden edememiştim. Büyük ihtimalle odasında dinleniyordu.

"İzabella." dediği zaman ona baktım. Kahverengi gözleri gözlerime çok derin bakıyordu. Bir deniz gibi mavi olmasa bile bir bataklık gibi içine çekiyordu.

"Efendim Adrian?" dediğim zaman bana yaklaştı. Aramızdaki mesafe giderek azalırken gözlerim onun gözlerine çevrilmişti.

"Korkuyor musun?" dediği zaman tereddütle ona baktım. Ona gerçeği mi söylemeliydim? Yoksa duymak istediği şeyi mi? Vereceğim cevabı düşünürken ağzımı araladım ve dürüstçe konuşmaya başladım.

"Korkuyorum." dediğim zaman bir elini yanağıma götürdü ve okşamaya başladı. Hareketleri çok nazikti. Onun gibi kaba birinden beklenmeyecek bir şekilde hemde.

"Korkma. Korkacak bir şey yok. Korktuğun kişiler senden güçlü bile değil. Güçleriniz yarışamaz bile." dediği zaman dolan gözlerimi kırpıştırdım ve bir damla yaş yanağımdan süzülürken konuştum.

"Ya siz zarar görürseniz diye korkuyorsam?" dediğim zaman anlayışla gülümsedi. Onun gülümsemesini bile zor görürken bunu anlayışlı bir şekilde yapması garip ama güzeldi işte. Gülümsemesi midemin kasılmasına yol açarken dokunduğu yerler yangın var gibi yanıyordu.

"Kendimi korursan bizi de korursun İzabella ki bizi korumana ihtiyacımız yok." dediği zaman gülümsedim.

Onun bana verdiği bu huzuru, bu heyecanı seviyordum. Onun bana uzattığı bu garip ama mükemmel hisleri seviyordum.

Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Dudakları nazik ama bir o kadar istekli bir şekilde beni öperken ona elimden geldiğince karşılık vermeye çabalıyordum. Bacaklarım heyecandan garip titrerken gözlerimi kapatarak bu müthiş hissi yaşamaya devam ettim. Bu heyecan her ne kadar beni öldürecek gibi yaksa da ben onun bana yaşattırdığı bu heyecan sayesinde yanmayı seviyordum.

***

Merhaba! Kısa bir bölümdü ama bildiğiniz gibi okulların açılmasına 11 gün kaldı (yine hatırlatıyorum jdkckdkckdkd) ve ders, test derken...

1) Bölüm nasıldı?

2) Sonraki bölüm ekşınlı olacak mı acaba?

Bu bölüm biraz geçiş bölümü gibiydi. Olaysız bir bölümdü.

Neyse çok konuşmayayım kdkdkdkcjd

Seviliyorsunuz💕


👉İnstagram hesabım:

gizli_yazar01

👉Kitabın İnstagram Hesabı:

bir_vampirden_hamileyim

Ölümsüz | Karanlık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin