Gözlerimdeki yaşları silmeye devam ederken bir anda aklıma gelen şeyle duraksadım.
Yoksa...
Hızla bir kağıt aldım, bildiklerim nelerdi?
-Erica Miller'ın ölüm tarihinin 8 Ağustos 2001, doğum tarihim 8 Ağustos 2001 olduğu.
-Doğum esnasında öldü ve kızının kimliğini söylemiyor oluşu. Luke bile kardeşinin yerini bilmemesi.
-Caleb yani Erica'nın kardeşi benim yanıma geliyor ve benimle tanışıyor.
-Erica'nın teyzesi Samantha yanıma geliyor ve anlamsız şeyler söylediği. Söylediği şeyin ise ailemin yalancı olduğuydu.
-Babam Amy ve Chrissy'nin peşimde olduğunu söylemesi.
-Gözlerimin Erica'ya benzemesi.
-Luke ile ne kadar farklı olsak bile aslında aynı oluşumuz.
Ellerim titrerken kağıdı elime aldım. Hızla üzerime rastgele bir pantalon, rastgele bir tişört giydim ve montumu aldım. Telefonumu ve kağıdı montumun cebine yerleştirdim.
Annemin ve babamın suratına bile bakmadan evden çıktım.
Yalan mı söylemişlerdi? Benim annem Erica Miller mıydı? Kağıttakilere göre böyleydi. Nina Hill benim annem değil miydi? Kandırmışlardı beni işte! 16 yılımı kocaman bir yalanla mı yaşamıştım yani?
Kalbim parçalara ayrılmıştı. Parçalar o kadar küçüktü ki batıyordu. Kalbimin parçaları yine kalbime batıyordu. Babam bunu bana nasıl yapmıştı?
Hızla Luke'un yaşadığı apartman görüş açıma girince ağzımdan bir hıçkırık kaçarken koşmaya başladım.
Benim annem ölmüştü. Hem de babam yüzünden. Acaba babam Nina'ya gidince çok üzülmüş müydü?
Ya da ağlamış mıydı?Apartmana girdim ve hızla Luke'un yaşadığı dairenin bulunduğu kata çıktım. Kapıyı çalarken bir yandan da zile basıyordum.
Luke kapıyı hızla açtı ve karşısında beni görünce şaşırdı. Ancak gözlerinde şaşkınlıktan daha fazla olan bir duygu vardı: Endişe.
"Kyra iyi misin?" dedi beni içeri götürürken. Koltuğa oturttu ve yanıma oturdu.
"İyi misin?" dediği zaman başımı hayır anlamında salladım.
Nasıl diyecektim? Ne diyecektim? 'Beni kandırdılar, aptal yerine koydular, ikizinim' mi diyecektim? Bunu söylemek çok ağırdı. Yıllarca annem diye bildiğim kadının annemin kalbini parçalara ayıran bir kadın olduğunu mu söyleyecektim? Ya da annemin katiliyle yıllarca aynı evde yaşadığımı mı?
"Luke." dedim hıçkırırken. Konuşmayacak olduğumu hissettmemle birlikte titreyen ellerimle birlikte cebimden buruşmuş kağıdı çıkardım. Ona uzattığım zaman okudu. Bana anlamazca baktığı zaman demek istediğimi anlamadığını anladım.
"Benim annem Nina değil." dememle gözleri açılırken tekrar kağıda baktı.
Hıçkırarak ağlıyordum. Hızla kollarını bana doladığı zaman vakit kaybetmeden sarılmasına karşılık verdim. Luke benim öz kardeşimdi.
Telefonumun çalmasıyla ondan ayrıldım ve telefonumu elime aldım ve arayana baktım.
Babam
Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm.
"Ne var?" dedim soğuk bir sesle.
"Kızım, iyi misin? Annen seni-" derken hızla konuştum.
"Geliyorum." dedim ve kapattım. Ağzımdan ve burnumdan akmaya başlayan kana korkuyla baktı.
"İyi misin Kyra?" dediği zaman dediklerini duymadan kapıdan çıktım merdivenlerden inerken peşimden geliyordu.
Bedenim kontrol ediyormuş gibiydi. Kontrol benim elimdeydi ama sanki başka bir ben vardı. Gücü hissediyordum. İlk kez taşıdığım o büyücü kanının gücünü bu kadar derinden hissediyordum.
Temkinli ve hızlı adımlarla eve doğru ilerliyordum.
Ağzımdan gelen kan artıyordu. Kusacak gibiydim. Bedenimde acı hissettiğim zaman. Derin bir nefes aldım. Ağzımdan ve burnumdan akan kanı sildiğim zaman acıyı da kontrol edebiliyordum.
'ölümle doğumu bir olan'
Ben oydum. O yüzden bu kadar güçlüydüm zaten. Ben doğunca annem ölmüştü.
"Kyra sakin ol!" dedi Luke koluma dokunarak. Koluma dokunduğu anda elektrik çarpmış gibi geri çekildi.
"İçindeki acıyı dışa vuruyorsun." dedi hayretle. Onu umursamadan koşarak eve doğru ilerlemeye başladım.
Evin önüne gelince ağzımdan çıkan bir sözcükle hızla kapı açıldı.
Sanki her şeyi biliyordum. Tüm büyüleri biliyordum. Yenilmez gibi hissediyordum.
"Nina!" diye bağırdım sinirle.
Salonda oturan annemin ve babamın yanına gittiğim zaman ikiside bana korkuyla bakıyordu.
Luke kolumdan tuttu ve kendine döndürdü. Gözlerime hayretle bakarken konuştu.
"Kyra gözlerin... Kırmızı, siyah, mor ve buz mavisi." dediği zaman onu umursamadan babama ve Nina'ya döndüm.
"Senin pis kaltak!" dedim Nina'nın üzerine yürürken.
"Ne dediğini sanıyorsun sen? Sınırı aşma Kyra." dedi babam sinirle.
"Sizin aştığınız bir sınırı aşmam yanlış değil." dedim ardından devam ettim. "Her şeyi biliyorum Aidan Hill. Her şeyi..." dediğim zaman sertce yutkundu.
"Bak Kyra-" derken elimi kaldırdım ve onu duvara yapıştırdım. "Katillerle konuşmuyorum Hill." dedim onu bırakıp Nina'ya yönelirken.
"Kızım?" dediği zaman el hareketimle babamın yanına fırlattım onu.
Sanki... Büyü yapmak için kelimelere ihtiyacım yoktu. Büyü, benim istediğimi biliyor gibi hareketimle yöneliyordu. Büyü kendisi geliyordu, bense onu şekillendiriyor gibiydim.
"16 yılım yalan mıydı?" dedim hayal kırıklığı ve öfke dolu bir sesle.
"Yalan mıydı!" diye bağırdım önceden mutlu bir şekilde yemek yediğimiz bu masayı onların üzerine fırlatırken.
"Pekala, bende sizi yalanların oluşturduğu yangında yakarım." dedim elimi uzattım ve parmağının ucundan çıkan büyünün tahta merdivene gidişini izledim.
Büyünün tahtayla temas etmesiyle birlikte tahta yanmaya başladı. Luke'un kolundan tutarak ön kapıya götürdüm. Kapıdan çıkınca yanan evi izledim.
Kaçacaklardı. Biliyordum. Arka kapıdan kaçacaklardı. Ama kaçan kovalanırdı, değil mi? Onlar için bir berbat durum ise daima onlardan bir adım önde olacak, her adım attıkları anda karşısına çıkacak sinirli bir genç kızın olmasıydı...
***
Nasılsınız bakalım? Yazarken bir ara ağlayacak gibi oldum be djfkckdmd
İstediğiniz bölüm geldi sanırım. Bir ara Aidan'a ve Nina'ya üzülmedim değil hani. Ama umrumda mı? No ndjckdmx
1) Bölüm nasıldı?
2) Aidan'ın ve Nina'nın kaçmasına izin verdi. Sizce Kyra'nın aklındaki plan ne?
3) Bu sahneyi nasıl hayal ediyordunuz? (İzabella'nın her şeyi öğrendiği sahneyi)
4) Bundan sonra ne olacak? İzabella ne yapacak?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın❤
Seviliyorsunuz💜
👉İnstagram hesabım:
gizli_yazar01
👉Kitabın İnstagram Hesabı:
bir_vampirden_hamileyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz | Karanlık Ruh
VampireGeceden nefret etmemin sebebi buydu belki. Kabuslar... Uykularımı işgal eden, bir zehir gibi acı çektiren kabuslardı. Gecenin siyahlığına olan aşkımı engelleyen de buydu. Gündüzün maviliğine olan aşkımı alevlendiren de buydu. Kabuslar hayatımı ele g...