|37.Bölüm|2.Kısım|

8.3K 647 206
                                    

Sınır:

85 vote- 130 yorum

İyi okumalar♡

*

"Nasıl hissediyorsun?"

Aidan, Nina ve Amy çoktan gitmişti.

Biz Josh'la evde kalmıştık. Onlar gittiğinden beri ise tek kelime etmiyorduk.

İkili koltukta aynı şekilde oturuyorduk.

"Fena sayılmaz." diye mırıldandım. Kesikleri sarmıştık. İyileşme süresi normal bir insanınki gibiydi. Vampirlere bu konuda çok özeniyordum. Yaralandıklarında endişelenmelerine gerek yoktu.

Televizyonda çıkan İspanyol dizisini takip etsem bile aklım hala İzabella'daydı.

Ona bir şey olsaydı hissederdim, değil mi? Bu ona kötü bir şey olmadığını gösteriyordu sanırım.

İştahım olmasa da karnımın acıktığını hissedince ayağa kalktım. Bir şeyler atıştırdıktan sonra İzabella'yı aramaya devam edebilirdik.

"Nereye?" dedi Josh benimle birlikte ayağa kalkarken.

Ayağa kalkınca çok yakın durmuştuk boy farkı dışında.

"Mutfağa. Bir şeyler atıştıracağım."

Bunu dedikten sonra sırıttı ve beni elimden tutarak mutfağa çekiştirdi. Bir yandan da konuşuyordu.

"Demek benim gibi müthiş bir aşçı buradayken sen kendin yemek yapmaya kalkarsın. Bunu şahsıma yapılmış bir hakaret olarak mı saymam gerekiyor Bayan Miller?" dediğinde gülmeden edemedim.

Burun kıvırarak konuştum.

"Sen mi müthiş bir aşçısın?"

Mutfağa gelmiştik. Elimi bırakıp malzemeleri çıkarmaya koyuldu.

" 'Yemek müthiş olmuş Josh' derken bu dediklerini hatırlatırım ama." dedi ve tencereyi çıkarırken bana dönüp göz kırptı.

Sandalyeye oturdum.

Gözleri yeşildi. Bir orman misali yemyeşildi. Saçları düz ve kahverengiydi. Dudakları normal büyüklükteydi. Gözleri biraz çekikti.

Boyu Aidan'dan 1 veya 2 santimetre uzundu. 20'li yaşların henüz başında gibiydi.

Siyah baskılı bir tişört giymişti. Altında ise siyah dar paça pantolon vardı.

Teni açık renkti. Bu vampir olmasından kaynaklanıyor da olabilirdi. Beklemediğim bir anda bana dönünce göz göze geldik.

Yeşil gözleri gözlerime değince heyecanlanmama engel olamamıştım. Yakalanmıştım.

Dudağının kenarı kıvrılırken gözlerimi kaçırmıştım.

O da önüne dönüp uzun makarnaları kırmaya devam etmişti. Spaghetti mi yapacaktı yani?

Dirseğimi masaya dayadıktan sonra çenemi avuç içime yasladım ve konuştum.

"Spaghetti mi? Müthiş yemek bu mu?" dedim alaycıl bir sesle.

Hala Izabella için endşilenmeme engel olamıyordum.

Tencereyi ocağa yerleştirdi. Sos için malzemeleri hazırlamak amacıyla buz dolabına yönelirken bana dönmeden konuştu.

"350 yıllık bir tarif Miller. Bunu yerken söyle bir de."

Güldüm. 350 yaşında mıydı yani? Ben bu kısa hayatımda bu kadar şey yaşamışsam o neler yaşamıştı kim bilir.

Kıymalı bir sos yaptıktan sonra pişen makarnayı süzdü ve tabaklara koydu. Üzerine sosu döktükten sonra birini önüne birini karşımdaki sandalyeye koydu. Bir çatal kendine bir çatal da bana almıştı.

Ölümsüz | Karanlık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin