Not: oylar düştüğü için sınır getirmeye karar verdim. Her ne kadar bunu istemesem de okunmalarla oylar arasında çok fark var. O nedenle üzgünüm.
Sonraki bölümün gelmesi için sınırın geçilmesi gerkiyor.
Sınır:
80 vote - 100 yorum.
Yapabilirsiniz bence.
Sizi seviyorum iyi okumalar❤
Telefonumu belime yerkeştirdikten sonra ilerlemeye devam ettim. Aidan'ın telefona ihtiyacı yoktu.
Merdivenlere gelince durakladım.
Merdiven gri renkteydi, eski ve kalın taşlardan oluşmuş dönerek yukarı çıkıyordu.
Elimdeki silahı daha sıkı kavradım. Daha önce pek silah kullanmamıştım. Belki birkaç kez kullanmıştım. O nedenle alışık değildim. Belimde duran bıçak bana daha tanıdıktı.
Merdivene doğru bir adım attım. Hiçbir şey olmamıştı. Çıkmaya devam ettim.
"Beni yakalayabileceğini mi sandın genç çocuk?" diye bir ses duyunca merdivenden çıkmayı kestim.
Bu kadın bunu Aidan'a mı demişti?
"Gel buraya!" diyen Aidan'ın öfkeli sesi duyuldu.
Arkamı döndüm ve koşarak merdivenlerden inmeye başladım.
Dönen merdivenlerden inmek başımın dönmesini ve midemin bulanmasını sağlamıştı. Her ne kadar durup soluklanmak istesem bile kavga sesleri duyuluyordu. Buna vaktim yoktu.
Öbür merdivenden yukarı çıkınca beni kocaman bir oda karşıladı.
Uzun bir koridor, koridorun kenarlarında odalar vardı. Ama tam karşımda koridorun sonundaki kapı sonun kadar açıktı.
Oraya doğru koştum.
Kapıların üzerinde kırmızı boyalarla ya da kanla yazılmış semboller vardı
Bu kapının üzerinde hiçbir sembol yoktu. Kapı kırmızıydı.
Kavga sesleri kesilmiş derin bir sessizlik hakimdi.
Ayağım halıya takıldığında tökezledim. Tanrı'ya şükür düşüp zaman kaybetmemiştim.
Odaya girdiğimde gördüğüm görüntüyle gözlerimi kocaman açtım. Yaşlı bir tane kadın yerde hareketsizce yatıyordu. Kalbinde ise bıçak vardı. Aidan'ın eli bıçağın üzerindeydi. Bıçağı bıraktı ve bana döndü.
Kahverengi saçları dağılmış soluk alışverişleri hızlanmıştı. Tişörtünden kollarının açık kalan yerlerinde derin çizikler vardı.
Onun için endişelenmeme engel olamamıştım.
Ona nasıl olduğunu soracakken kendimi durdurdum. Doğru değildi. Hem de hiç.
"Hadi gidelim."
Başıyla onayladı beni. Cadıya son bir bakış attıktan sonra odadan çıktık ve koridorda ilerlemeye başladık.
Koridorun ortasına gelince Aidan durdu ve yavaşça eğildi.
"Sırtıma çık."
Ona kaşlarımı çatarak baktım. Ne demek sırtıma bin?
"Ne?" dedim ve düşüncelerimi dile getiren bir soru sordum.
"Kurt sesleri geliyor. Hemen buradan ayrılmalıyız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz | Karanlık Ruh
VampireGeceden nefret etmemin sebebi buydu belki. Kabuslar... Uykularımı işgal eden, bir zehir gibi acı çektiren kabuslardı. Gecenin siyahlığına olan aşkımı engelleyen de buydu. Gündüzün maviliğine olan aşkımı alevlendiren de buydu. Kabuslar hayatımı ele g...