|23.Bölüm|

11.5K 663 208
                                    

Multi medya: İzabella.

Uzun bir aradan sonra -yaklaşık 9 gün- yeni bölüm yazabildim. Geç gelmesinin sebebi ise kitaba nasıl devam edebileceğime karar veremeyip bölümü devam ettiremememdi. Bu ufak sıkıntı yüzünden özür dilerim İyi okumalar.

*

"Evin güzelmiş." dedim bu müthiş eve hayran bir şekilde bakarken. "Öyledir." dediği zaman onun bu haline güldüm. Huzur evine yollamayı düşündüğüm bir ihtiyara göre fazla egoistti.

"Huzur evine gidecek biri için fazla ego dolu konuşuyorsun dedeciğim." dediğim zaman gözlerini kocaman açarak bana döndü ve hafifçe koluma vurdu.

"Ben de benim biricik melez torunum bana bakar diye düşünüyorum. Yok sana miras falan!" dediği zaman onun da benim gibi alay dolu cümlelerine karşılık kahkaha attım. Bakışlarım tekrar salona dönerken tekrar incelemeye başladım.

Siyah ve kırmızının hakim olduğu salon güzelden de güzeldi. Siyah köşe takımının üstündeki siyah koltuğa masumluk katan küçük kırmızı yastıklar ve yastığın üstündeki siyah dantelli detaylar,kırmızı halıdaki siyah daireler kırmızı ve siyahın odaya kattığı gerilim dolu havayı biraz oldun kırmayı başarıyordu.

Beyaz parkelerin üzerinde bu eşyaların bu kadar uyumlu duracağını düşünmesem bile bu salon ve bu parkeler gerçekten de müthiş bir uyum içerisindeydi.

Diğerlerini umursamadan siyah koltuğa oturdum. Bir yanıma George, diğer yanıma Adrian oturmuştu.

"Kyra sen odana git kızım." dediği zaman kaşlarımı çattım. Kyra mı? Bu isim artık kendimi sahte bir isim kullanıyormuş gibi hissetmeme neden oluyordu.

"İzabella de." dediğimde sırıttı.

"Kyra kulağa daha hoş geliyor." dediği zaman gözlerimi devirdim ve salondan çıktım. 'Odana git' derken hangi oda olduğunu söylememişti. Önüme gelen beyaz bir kapıyı açtım..

Odaya bakınca bu odanın salonun aksine daha açık renklerden oluştuğunu görmüştüm.

Yerdeki parkeler tıpkı salondaki gibiydi. Beyaz parkenin üzerindeki lila ve fıstık yeşili halı en az salondaki kadar mükemmeldi.

İki kişilik bir yatak kadar buyuk olan yatağın üzerindeki lila çiçeklerin olduğu yeşil nevresim takımı yatağın yeşil başlığıyla birlikte çok şirin bir hava kazanıyordu.

Dolabın ise bir kapağı yeşil bir kapağı lila rengindeydi.

Duvarlara bakınca lila olduğunu ve yine üzerinde olmazsa olmaz fıstık yeşili detayların bulunduğunu gördüm.

Aradığım oda bu şekilde değildi. Kapıya geri döndüm. Kim bir misafir odasını bu şekilde detaylı dekore ederdi ki?

Yandaki odaya girince bunun diğer odanın aksine gri, beyaz ve açık kahverengiden oluştuğunu görmemle memnun bir şekilde gülümsedim.

Bu oda tam aradığım odaydı. Diğer odanın aynısı olsa bile yalnızca renkleri farklıydı.

Kendimi yatağa attım ve gözlerimi kapattım. Uykum yoktu ama yorgundum ve bu yüzden uyumak istiyordum.

Odadaki renklerin neden olduğu bu iç açıcı hava yüzümü gülümsetirken renklerin bende yaptığı bu etkiye hayran kalmıştım. Çoğu insan kendini yalnızca paranın mutlu edeceğini düşünürken renkler bile mutlu edebilirdi aslında. Gerçek mutluluk rengin derin sularında boğulmaktı. Mavi, yeşil, pembe, mor...

Kapının tıklatılmasıyla, ne zaman kapattığımı bilmediğim gözlerimi araladım ve yattığım büyük yataktan ağır hareketlerle doğruldum.

Ölümsüz | Karanlık RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin