Günlüğü okumam her ne kadar beni üzse ve ağlamam uykumu getirse bile babamla konuşacaktım.
Günlüğü komodinimin çekmecesine yerleştirdim ve hızla odamdan çıkarak merdivenlerden aşağı doğru koştum.
Salonda oturmuş annemle televizyon izleyen babamı görünce hemen yanına gittim ve televizyonu kapatarak ikisinin karşısına geçtim. Konuşacağım sırada telefonumdan gelen mesaj sesiyle telefonumu aldım ve mesajları açıp ekrana baktım.
Bilinmeyen Numara:
Yerinde olsam bunu yapmazdım küçük kız. Seni engelleyecek ulaşabileceğin tüm bilgileri engelleyecek...
Mesajın diğer yarısını okumayı kestim ve bu saçma mesajı umursamadan konuşmaya başladım.
"Burada neler dönüyor? Erica Miller'ın ölüm tarihi ile doğum tarihim neden aynı? Neden baban bile senden nefret ediyor? Neden herkes senden nefret ediyor? Ne yaptın onlara?" dedim ardından öfkeme hakim olamayarak devam ettim. "Benimde mi senden nefret etmemi istiyorsun? Ve neden bana ilk doğduğum günleri hiç anlatmadınız?" dedim, sinirden tüm bedenimin titrediğini ve kontrolümü yavaş yavaş yitirdiğimi hissediyordum. Ağzımda ve burnumda hissettiğim sıcaklık ile günlükte bahsedilen şeyler gibi bir şey yaşayacağımı anladım. Enerji patlaması.
"Sakin ol Kyra-" derken sözünü kestim. "Sakin ol mu? Neden bana İzabella değil de Kyra diyorsunuz? Neden sürekli neden demeye ihtiyaç duyuyorum?" dediğimde sessiz kalmışlardı.
Kendimi hissedeceğim acıya hazırlamanın yanında kapıya yöneldim ve hızla evden çıktım. Ağzımın kenarından ve burnumdan süzülen kanı tişörtümün koluna sildim ve telefonumu çıkardım. Ve mesajı kaldığı yerden okumaya devam ettim.
"...Eger istersen tüm bildiklerimi sana anlatırım. Ancak babana bir şey dersen bu teklifimi unut."
Ve gelen mesaj sesiyle yeni mesajı açtım."Eğer babana bir şey dersen unut demiştim, değil mi?"
Sinirle telefonu fırlattım ve bağırmaya başladım.
"Kahretsin!" dedim. O sırada birden karşımda beliren Adrian ile korksam bile belli etmedim.
"Ne oldu?" dedi hızla yanıma yaklaşırken. Gözlerimden akan yaşlara bakılırsa pek iyi durmuyordum. Fazla yakınımda durduğunu görünce kalbimin hızlanmasına engel olamadım.
Ailemle yaşadığım o tartışma ve Bilinmeyen Numara'dan gelen mesajın devamını okumadığım için kaybedecek hiçbir şeyimin olmadığı düşüncesi ile dudaklarımı Adrian'ın dudaklarına bastırdım.
Onu öpmüyor yalnızca duruyordum.
Yaptığım şeyin farkına vardığım zaman geri çekileceğim sırada Adrian ellerini belime yerleştirdi ve beni öpmeye başladı. Boşta kalan kollarımı boynuna sararken sanki bundan cesaret almış gibi dudakları yumuşak ama hızlı bir şekilde hareket ediyordu.
Birden kolumdan çekilmemle çeken kişiye baktım. Babam sinirle bana ve Adrian'a bakıyordu.
"Neler oluyor burada?" dedi ve hızla Adrian'a saldırmaya çalıştı. Nereden geldiğini bilmediğim bir güç sayesinde babamın kolundan tuttum ve sinirle konuşmaya başladım.
"Bana karışabileceğini mi sanıyorsun sen?" dedim ve alaycıl bir şekilde güldüm. "Bana gerçekleri söylemeyen, gerçekleri söyleyemeyecek kadar korkak, yalanların üzerine kurulu bir ailede baba rolü yapan kişi mi yapacakmış bunu?" dedim ve başımı onaylamazca salladım. "Hiç sanmıyorum." dedim ve sinirle rastgele bir yöne ilerlemeye başladım. Göz yaşlarım daha fazla kendini tutamayarak yanaklarımdan süzülürken hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz | Karanlık Ruh
VampireGeceden nefret etmemin sebebi buydu belki. Kabuslar... Uykularımı işgal eden, bir zehir gibi acı çektiren kabuslardı. Gecenin siyahlığına olan aşkımı engelleyen de buydu. Gündüzün maviliğine olan aşkımı alevlendiren de buydu. Kabuslar hayatımı ele g...