Gözlerimi hızla açtım. Gördüğüm rüya yüzünden heyecanı doruklarda yaşıyor gibiydim. Elimi kalbime götürdüm ve gözlerimi kapattım.
Kanımda vardı...
Büyücülük nasıl kanımda olabilirdi ki? Ben safkan bir vampirdim. Annem ve babamda vampirdi. Olmasa bile yalnızca birisinin özelliği bana geçebilirdi. Ben vampirdim. Ama büyü yapıyordum.
Hızla ayağa kalkım ve banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp kısa bir duş alınca dolabıma yaklaştım ve açık renk bir yırtık kot pantalon çıkardım. Üzerime beyaz, önünde yazı yazan bir tişört giydim ve uçlarını pantalonumun içine soktum. Makyaj masamın önüne gelince saçımı açtım ve hafif bir parlatıcı ile rimel sürerek çantamı alıp odadan çıktım.
Üzerime beyaz montumu da aldım ve annelere görünmeden evden çıktım. Okula doğru ilerlerken ayaklarım geri geri gitmek istiyor gibiydi.
Okula gelince kapıdan içeri girdim ve sınıfa ilerledim. Annemlerle karşılaşmak istemediğimden erken çıkmıştım.
Aklımı toparlayamıyordum. Ne zaman gözlerimi kapatsam aklıma rüyamda gördüğüm o kadın ve söyledikleri geliyordu. Büyü yapabilirmiydim? Denemeye değerdi. En azından aklımdaki soruları o cevaplayabilirdi.
Kardeşimin annesiydi o.
Nasıl kardeşim oluyordu aklım almıyordu. Eğer onun ölüm tarihi benim doğum günümle aynı ise kardeşim o gün doğmuş oluyordu. Ve bu kadın babamın eski sevgilisi sayılamıyordu. Çünkü eğer benim kardeşim varsa doğum tarihimiz aynı oluyordu, bu da demekti ki annemle babam ve o kadınla babamın birlikte olma tarihi birbirine çok yakındı. Yanılıyor muydum?
Başımı geriye attım sinirle. Aklım almıyordu. Ancak bildiğim şey ise Erica denen kadın bu olaylarla uzaktan alakası olan biri değildi, olayları uzaktan izleyen biri de değildi. O kadın, olayın tam ortasındaydı. Ve benim çözmeye çalıştığım gizem aslında oydu.
"Erkencisin." diye gelen sesle başımı kaldırdım ve gözlerimi açtım. Karşımdakinin Caleb olduğunu görünce ters bir şekilde cevap verdim.
"Evet." dediğimde gülen yüzü düştü.
"Neden bu kadar soğuksun? Anlamıyor musun Kyra? Kötü bir niyetim yok arkadaş olmaya çalışıyorum."
*
Okul bittiği zaman Caleb'a veda edip eve doğru ilerlemeye başladım. Telefonumun çalmasıyla arayana baktım.
Tracy
"Tracy?" dedim, acaba bir şeyler bulabilmiş miydi?
"Kyra! Ben bir şeyler buldum. Hatta bir şeylerden fazlasını buldum. Senin bir anda o kadar acı çekmen geçmişte yaşadığın bir olay ya da enerji patlamasında oluyor. Ve buldum Kyra. Sen O'sun. Sen-" derken bir anda çığlık attı.
"Hey, Tracy? İyi misin?" dedim karşı taraftan bir ses gelince tüylerimin ürperdiğini hissettim.
"Üzgünüm tatlım, arkadaşın şu anda konuşacak durumda değil. Sana cennetten selam yolluyor." dedi. Bu ses... Babamın babasına aitti.
"Dede?" dediğim zaman kahkaha sesi işitildi.
"Git ve o baban olacak şerefsize şunları söyle. Erica'yla iletişim kurdum. Ve Erica, kızını istiyor." dedi ve kapattı.
Tracy'yi öldürmüş olması gözüme dolan yaşlara neden olurken Erica'yla iletişim kurmuş olması kafamı karıştırıyordu. Dedem, Erica denen kadını tanıyor muydu?
"Tracy..." diye fısıldadım, kaldırıma çökerken. Dizlerimi kendime doğru çektim ve arkamdaki direğe yasladım sırtımı. Gözlerimden süzülen yaşlara engel olamıyordum.
"İzabella?" diye gelen sesle başımı o tarafa çevirdim. Adrian, durmuş hayretle bana bakıyordu.
Hızla yanıma geldi ve kollarını bana doladı. Bir yandan saçlarımı okşuyor, bir yandan saçıma küçük öpücükler konduruyordu.
"Adrian," diye fısıldadım, ağzımdan bir hıçkırık kaçarken devam ettim. "O öldü. Tracy öldü!" dediğim zaman hızla akan göz yaşlarıma hıçkırıklarım karışmıştı.
Başımı göğsüne bastırdı. Nefes alırken onun kokusu burnuma geldiği zaman beni rahatlatıyor gibi oluyordu. Kitaplardaki gibi toprak ya da vanilya kokmuyordu. O daha değişikti. Parfüm gibi ama daha doğalı. O başkaydı işte...
Ağlamam iç çekişlere döndüğü zaman her ne kadar istemesem bile ondan ayrıldım. "Benim eve gitmem lazım." dediğim zaman bana kaşlarını çattı.
"Ne?" dediği zaman hızla eve doğru ilerlemeye başladım.
Neler oluyordu? Hiçbir şey bilmiyordum. Dedem bile benden çok şey biliyordu. Lanet olsun George!
Evi gördüğüm zaman biraz daha hızlandım. Eve geldiğim zaman anahtarım olmadığı için kapıyı çalmaya başladım.
Kapıyı açan annemi görünce onu takmadan hızla salona yöneldim. Babam koltukta oturuyordu.
"Dedemle konuştum." dediğim zaman yüz ifadesi değişerek, biraz korku ve endişeli bir hal almıştı.
"Ne? Ne dedi?" dediği zaman tam karşısına geçtim ve kahverengi gözlerine bakarak konuşmaya başladım.
"Erica'yla iletişim kurmuş. Ve Erica oğlunu ve kızını istiyormuş." dedim. Ardından hızla odama çıktım. Nasıl yapacağımı bilmiyordum belki, ama Erica'yla iletişim kurmalıydım.
Hızla üzerime siyah bir tayt ile beyaz bir uzun kollu tişört giydim. Saçımı beni rahatsız etmesin diye dağınık bir topuz yapınca yüzümdeki akmış makyajı sildim ve yatağıma oturdum.
Gözlerimi kapattım. Sonrası nasıl olacaktı ki?
Bedenim yine kontrolünü kaybederek ele geçirilmiş gibi olurken Bu kez bu hissi ilk defa sevmiştim.
Zihnimdeki düşünceler yavaş yavaş kaybolurken bir anda ruhum çekiliyormuş gibi bir acı hissettim. Ardından bu acı geçince gözlerimi karşımda bana bakan bir çift buz mavisi göze çevirdim.
"İzabella?"
Başımı dikleştirdim ve kaşlarımı çatarak konuştum.
"Senin kızın ve oğlun kim Erica?"
***
Lanet olmasın ne kadar iyi bir yazarım? Bir günde iki bölüm (ikiside kısa ama olsun djddks) ve ikisi de en heyecanlı yerde kesilmiş jckckfkd
1) Erica cevap verecek mi?
2) Tracy öldü, George geri döndü. Sizce George'un amacı ne?
3) Kızı ve oğlu? Biraz şaşırtıcı sanki jdjcjdxj Oğlu kim olabilir?
4)Bölüm nasıldı?
5)Adrian ve İzabella ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Seviliyorsunuz💕
👉 İnstagram Hesabım:
gizli_yazar01
👉 Kitabın İnstagram hesabı:
bir_vampirden_hamileyim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümsüz | Karanlık Ruh
VampireGeceden nefret etmemin sebebi buydu belki. Kabuslar... Uykularımı işgal eden, bir zehir gibi acı çektiren kabuslardı. Gecenin siyahlığına olan aşkımı engelleyen de buydu. Gündüzün maviliğine olan aşkımı alevlendiren de buydu. Kabuslar hayatımı ele g...