Öncelikle hikaye 100.000 okumayı geçmiş. Şu ana kadar okuyan, votelarını ve yorumlarını paylaşan/paylaşmayan herkese çok ama çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız!!
Şölen gibi bir bölüm olmadı malesef, zaten siz de okudukça anlayacaksınız. Lütfen bana kızmayın ama böyle olması gerekiyor. :/
Küçük bir spoiler vereyim, tahmin eden olmaz heralde ama yine de hikaye gerçek zamanla eş zamanlı ilerlemiyor. Yani hikayedeki tarihler farklı olabilir. :)) Bu da gerçek bir tüyo oldu. Ne demeye çalıştığımı tahmin etmek bu kadar zor ama ancak bu kadar :D
Bölümle ilgili yorumlarınızı acayip merak ediyorum, o yüzden eğer eksik etmezseniz çok ama çok mutlu edersiniz beni :)
Bölüm şarkısı multimediada, unutmayalım. Çok çok sevdiğim bir şarkı, dinlemenizi tavsiye ederim :)
Bölümü @sehuyo'ya ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin canım. :))
Umarım hepiniz seversiniz bu bölümü, zaten bazı kişilerin dileğiydi böyle bir bölüm olması. Bakalım ne düşünecekler.
Bu arada ithaf isteyenler bana gerek tumblrdan, gerek buradan ulaşabilirler.
Neyse aşırı uzattım, İYİ OKUMALAR :*
**
Kerem derin bir nefes aldıktan sonra yeniden "Zeynep ben.." dedi.
"Ya geveleme işte" dedi Zeynep dudaklarını büzerken. "Doğruyu söyle istemiyor musun izlemek?"
Yanımda kal tam şuramda
Mühürlenmiş korkular yaram fenaKerem derin bir nefes alırken, dolan gözlerini gizlemek istercesini bakışlarını yukarı çevirdi. Ne zaman gözleri dolsa, ama ağlamaması gerekse hep böyle yapardı. Az önce Zeynep'e seni seviyorum demek için aldığı derin nefesi bu kez "Hı-hı"demek için aldı. Zorla da olsa devamında da birkaç kelime çıkabildi ağzından devamında. "C-canım çekmiyor da pek"
Yanımda kal tam şuramda
Ağlaşıyor hatıralar koynumda"Tamam o zaman" dedi Zeynep Kerem'in boynuna sarılırken. "Sen nasıl istersen öyle olsun, sonra izleriz o zaman"
Kerem'se cevap vermedi. Susmakla yetindi, ağzından çıkan tek bir kelimeyle birlikte gözyaşları da dışarıya hücum edecekmiş gibiydi.
Zeynep'in boynunu saran kollarından kurtulurken, "Geliyorum iki dakika" dedi ve lavaboya girmesiyle gözlerinden akan bir damla yaş süzüldü yanaklarından.
Yalnızlık simsiyah bir yangın
Buymuş yasası insanın
Kalbimin içinde senden önce ne vardı?Gözlerinden akan tek damla yaşı hışımla elinin tersiyle silerken, başını ellerinin arasına aldı. Derin birkaç nefes alış verişinin ardından aynaya baktı. Ne zaman böyle bir adam olmuştu? Ne zaman bu hale gelmişti, ne zaman böylesine kaybetmişti kendini? Bildiği tek şey hep böyle olduğuydu. Ne zaman Zeynep'e söylemek istese, ne zaman "Seni seviyorum" diye aşkını ona haykırmak istese hep yarım kalıyordu sözcükler. Duyguları kalbine esir olmuştu adeta. Ne sonsuza dek yok oluyor, ne de kalbini terkediyorlardı. Hep kalbine mahkum. Sözcükler sadece kendi düşünceleri içinde açıktılar. Kendi beyninin içinde defalarca hayal ediyordu Zeynep'e söylese neler olacağını, ne tepki alacağını ama bir türlü gerçeğini yaşayamamıştı. Oysa ne çok ihtiyacı vardı bir sonuca. Sonu iyi de olsa kötü de olsa, kendini hep bu düşünceler denizinin içinde kaybetmekten, sürekli dalgalarla oradan oraya savrulmaktan yorulmuştu. Olmuyordu ama. Belki de tek yapması gereken zorlamamak ve oluruna bırakmaktı. Belki üzerine gittikçe, yeni engeller gelmesini sağlıyordu önüne. Düşüncelerden sıyrılıp suyu açtı. Bir süre öylece durduktan sonra avuçlarına doldurduğu suyu suratına çarptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Gecesi Rüyası
Fiksi PenggemarHayalleri olmayan insan yoktur derler. Herkes hayaller kurar. Kimi insanın hayalleri bir günlüğün sayfaları arasına sıkışıp kalır, kimisinin hayalleri bir ağacın kovuğunda. Kimisinin hayalleri kayan bir yıldızla birlikte yok olur, kimisinin hayaller...