Biliyorsunuz normalde, belli bir noktaya kadar eski yazdıklarımı paylaşacaktım. Bu bölümün eskisini paylaşmak istemedim, yenisini tekrardan yazdım. Şimdiye kadar okduklarınız arasından yeni yazım tarzıma sahip olan bu. Umarım yenisini de beğenirsiniz. Eğer bir değişiklik olmazsa ve sonraki bölümleri de kaldırmaya karar vermezsem (ki şu an için verebilirim gibi gözüküyor) 12. bölüme kadar 2 yıl önce yazdıklarımı okuyacaksınız :) Neyse, uzattım sanırım iyi okumalar! Bu bölüm için özellikle yorumlarınızı bekliyorum :*
Not: Gösteride kullandığım müziği multimedyada bulabilirsiniz :)))
..
BİR SAAT ÖNCE
Zeynep gösterinin yapılacağı yere geldiğinde henüz saçları yapılmamış. O kadar heycanlı ki, kalbinin dışardan duyulacak kadar yüksek attığını düşünüyor. İçeriye girdiğinde yalnız olmadığını, herkesin aynı heyecanı paylaştığını farkediyor. Kimisine makyöz saç yapıyor, kimisi giysilerini giymeye çalışıyor. İlk kez böyle bir ortamda bulunuyor olmasından gerek, daha da tedirgin hissediyor kendini. Gözleri Tansal Bey'i ararken, aradığını değil ama Kerem'i görüyor. Kerem Zeynep'in ona baktığını farkedince çarpık bir gülümsemeyle sırıtıp, yeniden yanındaki Esra'ya dönüyor.
Birkaç saat sonra Zeynep hazır olduğunda, Kerem çoktan hazırlanmış. "Çok güzel olmuşsun"
"Teşekkür ederim" diye gülümsüyor Zeynep.
"Hayret bugün gülümsüyorsun?"
"Ben hergün gülümsüyorum canım, karşımda insan olması yeterli!"
"Hahahaha" diye kahakaha atıyor Kerem, sonra gözleri gülümseyerek Zeynep'e dönüyor. "Ha ben insan değilim yani?"
"Ben öyle bişey söyledim mi? YOO. Sen kendin söyledin"
"Öyle olsun" diye göz kırpıyor Kerem. Sonra merakla Zeynep'e soruyor. "Heyecanlı mısın?"
"Heyecan?" dedikten sonra gülüyor Zeynep. "Yok canım, ne heyecanlı olması. Bu heyecan falan olamaz, bu bildiğin başka bir şey. Kalbim çıkıyor sanki yerinden!"
"Bişey olmaz güzelim, merak etme"
Başımıza taş yağacak heralde diye düşünüyor Zeynep. Bu çocuk normalde benimle tek kelime bile etmezdi, şimdi gelmiş beni sakinleştirmeye çalışıyor. Hayırdır inşallah!
Sonra da düşündüklerini dile getiriyor. "Senin başına taş falan mı düştü?"
Kerem gülerek soruyor. "Yoo neden?"
"Normalde böyle konuşmazdın sen bana?"
"Ben hep böyleyim güzelim, karşımda insan olması yeterli" deyip göz kırpıyor ve yeniden hazırlıklara dönüyor. Zeynep'se düşüncelerle baş başa kalıyor. Şimdi bu benim lafımı bana mı geçirdi?
ŞİMDİ ~
Piyanonun başlamasıyla birlikte kendini Kerem'in kollarında buldu Zeynep. Etraflarını sarmış siyah giymiş diğer çiflerle birlikte kalabalığın tam ortasında bembeyaz elbiselerleydiler. Üstlerinde duran spot ışığıyla, gökyüzünde parlayan yıldızlardan farksızdılar. Kolları birbirini bulmuş, gözleri birbirinin derinliklerinde kenetlenmişti. Her hareketlerinde, bembeyaz elbisesi uçuşuyordu Zeynep'in. İnanılmaz bir harmoniyle dans ediyor, bedenleri tutkuyla ordan oraya savruluyordu. Kerem Zeynep'i son kez döndürdükten sonra, elleri birbirinden ayrıldı. Şarkı sözlere girerken iki adım öne çıktı Zeynep. Artık spot ışığı sadece onun üzerindeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Gecesi Rüyası
FanfictionHayalleri olmayan insan yoktur derler. Herkes hayaller kurar. Kimi insanın hayalleri bir günlüğün sayfaları arasına sıkışıp kalır, kimisinin hayalleri bir ağacın kovuğunda. Kimisinin hayalleri kayan bir yıldızla birlikte yok olur, kimisinin hayaller...