Beklenen bölüm gelip çattı, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı büyük bir merakla bekliyorum.
Bölümü @maybe-a-bit-love'a ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin canım! :)
Herkese iyi okumalar! Bu arada bölüm şarkımız multimedia'da :))
..
Zeynep geri çekildiğinde Kerem'in gözlerine baktı. Yeşil gözlerinin derinlerinde kaybolurken, içten içe nasıl böyle bir cesaret bulabildiğini sorguluyordu. Kaçmaktan yorulmuştu ama artık, kalbindeki duyguları inkar etmekten de. Bazen öyle bir ana geliyordu ki, sanki kalbi daha fazla kaldıramayıp patlayacakmış gibi hissediyordu. Kendini suçlu hissediyordu bazen. Bazen ruhu tutsak oluyordu bedeninde. Ve bazen bağırmak istiyordu içindekileri sırf ruhu bu acıtan tutsaklıktan kurtulsun diye. Sessiz çığlıklar atıyordu bazen gözleri Kerem'in gözlerine, farkına bile varmıyordu Kerem. Ama sonunda olmuştu işte, dudakları Kerem'in dudaklarında arınmıştı.
Suratına samimi bir gülüş gelip otururken, "Seni seviyorum kas hayvanı" dedi. Gözlerindeki anlam giderek büyürken, "Sana aşığım" diye de ekledi.
Kerem'se anın büyüsüne kapılmış öylece Zeynep'in gözlerine bakıyordu. Ne diyeceğini, ne söyleyeceğini bilmiyordu. Elleri vücudundan ayrı hareket ederken, Zeynep'in yüzüne düşen buklesini buldu. Parmaklarının yavaş hareketleriyle Zeynep'in saçını kulağının arkasına kıstırırken, "Ben de seni seviyorum güzelim" dedi Kerem çocuksu ses tonuyla. "Sana aşığım!"
Zeynep'in gülümsemesi yüzünde giderek büyürken, ani bir hareketle kollarını Kerem'in boynuna doladı sımsıkı. Kerem'de kollarını Zeynep'in beline dolarken kızı iyice çekti kendine doğru. Öyle yakındılar ki, Kerem neredeyse Zeynep'in bir kuş gibi çırpınan kalbinin her vuruşunu duyacaktı. Ve öyle yakındılar ki, Zeynep neredeyse Kerem'in ruhuna dokunacaktı.
Kalpleri çocuksu bir heyecanla dolup taşarken, gülümsemeleri iyice yüzlerini ele geçiriyordu.Mutluluk bu kadar yakındaydı demek. Oysa onlara öyle uzak ve ulaşılmaz gelmişti ki. Kalplerini sonsuza kadar susturmayı bile düşünmüşlerdi. Birbirlerinin vücuduna dolanan kolları çözülürken gözleri yeniden buluşmuştu.
Gülümsedi Kerem. Ne yapacağını bilemiyordu. Ne söyleyeceğini bilemiyordu. Bu yeni durum öyle garip gelmişti ki ona. Aylardır acı çekiyordu, aylardır Zeynep'e gerçek anlamda görünmeye çalışıyordu. Bakmak ve görmek arasında fark vardı ve Zeynep orada kendisi için atan bir kalp olduğunu görmüyordu. Oysa, Kerem bunca zamandır Zeynep için acı çekerken, Zeynep'te içten içe Kerem için acı çekmiş. O da benzer şekilde Kerem'e görünmeye çalışmış belki. O da ağlamış, o da cesaretini toplamaya çalışmış. İyi ki diye geçirdi içinden Kerem. İyi ki Zeynep topladı cesaretini. Yoksa belki Kerem hiç söyleyemeyecekti Kerem'e Zeynep'le ilgili neler hissettiğini. Belki o zaman, ikisi de susturmak zorunda kalacaklardı kalplerini sonsuza kadar. Belki birbirleri için atan kalplerinden habersiz öleceklerdi tek başlarına. Sahi.. ne garip değil mi? Hayatımız iki dudağımızın arasından dökülen birkaç kelimeyle şekilleniyor. Geleceğimizin hatları iki küçük kelimeyle ortaya çıkıyor. Belki de kader dedikleri aslında buydu. Hayatımızda belli yollar vardı, çizilmiş haritalar. Hepsinin sonu belli olan birkaç yol. Hepsi bir şekilde bizi planlanmış yerlere götürüyor ama hangi yoldan gideceğimizi biz seçiyoruz. Ve doğal olarak sonumuzun nerede olacağını.
Kerem düşüncelerden sıyrılırken, "Gidelim mi?" diye sordu Zeynep'e. Hala koca bir gülümseme vardı suratında. İçindeki bastırılması mümkün olmayan mutluluğunun resmi gibiydi bu gülüş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Yaz Gecesi Rüyası
FanfictionHayalleri olmayan insan yoktur derler. Herkes hayaller kurar. Kimi insanın hayalleri bir günlüğün sayfaları arasına sıkışıp kalır, kimisinin hayalleri bir ağacın kovuğunda. Kimisinin hayalleri kayan bir yıldızla birlikte yok olur, kimisinin hayaller...