Bölüm 36 | Kalbinin karanlığından kurtarmak..

12.5K 541 84
                                    

İki hafta sonra yeni bölüm. Beklettiğim için çok üzgünüm ancak sınav dönemindeyim ve pek vakit bulamıyorum. Vakit bulduğumda da gidişatla ilgili karar vermem gereken noktalar olduğundan dolayı yazamamıştım. Umarım beklediğinize değer ve bölümü seversiniiiz. 

Bölümü @ZeynepKeremZeyKer'e ithaf ediyorum. Umarım beğenirsin canım! İthaf isteyenler yorumlarda belirletebilirleer 

Unutmadan, bölüm şarkımız multimedia'da!!

Bol bol yorumlarınızı bekliyorummm, herkese İYİ OKUMALAR :)

*

Zeynep oflayarak televizyonu kapatırken arkasına yaslandı. Kahvesinden bir yudum daha alırken ne kadar sıkıldığını düşünüyordu. Annesi ve babası seyahate gitmiştiler, yardımcıları Esra da izinliydi. Yani öyle tek başına oturuyordu. Kerem'i arasa gel falan mı dese acaba? Film falan izleseler, sohbet etseler hiçte fena olmazdı aslında. 

Doğrulup kahvesini sehpaya bıraktıktan sonra telefonunu eline aldı ve kişilerde Kerem'in adını aradı. Aramak için adının üstüne dokunduktan sonra telefonu kulağına götürdü. Didaktik telefon sesi kulaklarını doldururken telefon açılmayınca telefonu koltuğun üstüne atarak, oturduğu yere iyice yayıldı. Anlaşılan bu gece yalnız olmak kaderinde vardı. 

Az önce kapattığı televizyonu çaresizce açmak üzere kumandayı eline alırken çalan kapının sesiyle bir anda yerinde zıpladı. Kocaman bir salon, televizyon izlediğinden dolayı kapalı ışıklar, karanlığın içinde çınlayan bir kapı sesi ve henüz gençliğinin baharında bir Zeynep başbaşaydı. Ve bu kulağa sadece korkunç geliyordu. Zeynep kendi kendisiyle dalga geçerken, "Drama yaratmakta üstüme yok" diyerek söylendi ve oturdu koltuktan kalktı. 

Kapının önüne geldiğinde parmaklarının üstünde hafifçe yükselip kapının deliğinden baktığından kapının ardında kimsenin olmadığını görmesiyle daha mı çok korksa rahatlasa mı bilemeyerek oturduğu koltuğa geri döndü. Daha koltukların oraya gelemeden kapı yeniden çalıyordu. Kalbi küt küt atmaya başlarken, geri döndü ve bu kez kapının ardından birinin olmasını dileyerek yeniden delikten baktı. Ve bingo. Yine birisi yoktu! Kapının hemen yanındaki sepetten en kocaman şemsiyeyi eline alırken, kendi kendine söyleniyordu. "Sıkılıyorum sıkılıyorum diyordun. Al sana aksiyon"

Eli kapının koluna giderken, bir dakika boyunca açması mı açmaması mı gerektiğini düşünmenin ardından sonunda açmamaya karar vererek yerine geri döndü ve koltuğundaki eski pozisyonuna döndü. Kapının ardında biri yoksa, kapıyı açmaya gerek de yoktu! Birkaç dakika öyle oturduktan sonra yeniden çalan kapının sesiyle aniden yerinden kalkıp az önce yere bıraktığı şemsiyeyi ani bir hareketle eline aldı ve kapıyı açtı. Kapının ardında kimseyi görmemesiyle birlikte hemen kapının yanındaki terlikleri ayağına geçirdikten sonra dışarıya doğru bir adım attı. Bir yandan da elindeki şemsiye bir silahmışçasına etrafa doğrultuyordu. Kimseyi görmeyince, "Çocuklar şaka yapıyorsanız, hiç komik değil." diye etrafa ne olur ne olmaz diye bir bağırdıktan sonra bir adım daha attı. Mahallenin yaramaz çocuklarından başka ne olabilirdi ki yani? 

"Kimse yok mu?" diye bir kez daha bağırdıktan sonra yeniden bir adım atarken, eve geri girmek üzere arkasını döndü ama arkasını dönmesiyle bir anda karşısında bulduğu kişiyle çığlıklar atarak şemsiyeyi kafasına üç kez geçirdi. Kim olduğunu ancak o zaman farkederken, "Kereem?" diye bağırdı. 

"Aaahhh" dedi Kerem acı içinde elini başına götürerek. "Sanırım beyin hücrelerimin yüzde 75'i az önce sayende öldü" 

"Oh olsun!" dedi Zeynep. "Gece gece ne yapıyorsun sen öyle ya?" 

Bir Yaz Gecesi RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin