M-17 "Ruh Halim: Aşure."

312 24 36
                                    

"Aradığınız kişiye şuan ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz." Tükenmiş ümidimle telefonu kulağımdan indirdim. Yakanlandıktan sonra karakola gitmiştik ve kızların aileleri bana aşırı derecede sinirliydi. Hepsi benim yüzümden oldu, dediğim için bana azrailmişim gibi davranıyorlardı. Kızlarını benden korumak için hepsi tatil bahanesiyle şehir dışına gitmişti. Ondan sonra ne Zeynep'ten ne Dilara'dan ne Merve'den ne de Kumsal'dan haber alamıyordum. Aramalarım karşılıksız kalıyor ya da meşgule düşüyordu. O kadar çok aramıştım ki telesekreter bana acıyıp daha uzun süre konuşuyordu. Bana birşey demelerine izin vermeyen annem ve babama savurmuşlardı tehditlerini. Ben böyle olsun istemezdim diyemedim. O günü hatırlamak bile istemiyorum. Deli gibi durmadan sabaha kadar ağladım. Bugün o yüzden sakinim, çünkü akıtacak yaş kalmamıştı. En kötüsünü söyleyim ben size; Ailelerine hak veren bu gözlerdi en kötüsü. Kötü bir arkadaştım. Belki de benimle hiç konuşmayacaklar. Her zamankinden daha yalnız hissediyorum kendimi. İçimde dile getiremediğim kocaman bir boşluk var. Neler hissettiğimi kelimelerle anlatamam. Arkadaşlarımın bile bana kötü bakışları vardı aklımda.

"Hayal! Yemek hazır." Salondan bana bağıran anneme aç değilim dedik isterdim ama onun yerine "Geliyorum." Diyebildim. Madem arayan kimse yok, telefona da gerek yok. Düşüncemi hayata geçirip telefonumu kapattım. Oturduğum yerden kaplumbağa yavaşlığında kalkıp salona gittim. Baş köşede oturmuş yemekleri izleyen babamın yanına oturdum. Suratımın asık olduğunu gören babam saçlarımı okşadı.

"Merak etme kızım. Hepsi geçecek."

"Okulumu değiştirirsin olmadı biz taşınırız olur değil mi baba?" Bu ilk defa olmuyordu. Ne zaman bir arkadaş ortamım olsa benim salaklığım yüzünden onları kendimden uzaklaştırıyorum. Babam yalnız kalmayayım diye çevremi değiştiriyor. Yeni döneme girer gibi okul değiştiriyordum. "Bir kere de kalıp yüzleşmemi istemedin benden. Sorunlardan kaçtıkça daha da büyümez mi?" Elini saçlarımdan uzaklaştırıp yemeğini yemeğe devam etti.

"Hayal yemekte sesi yükseltme. Neye bulaştığından bile haberimiz yok. Baban senin için endişeleniyor."

"Başka bir yere gittiğimizde de sorunlar bizimle birlikte gelir anne. Olanları çözüme ulaştırmadan hiçbir yere gitmiyorum."

"Seni tehdit edenler kim?" Dedi babam bir anda. Çatalını elinden bırakıp bana baktı. Aynısını annemde yaparken o arada kendimi toplamaya çalıştım.

"Kimsenin beni tehdit ettiği yok. Bunu nereden çıkardın baba?" İkna edici profesyonel oyunculuğumu kullandım.

"Telefonundaki mesajlar öyle demiyor ama?!"

"Telefonumu mu karıştırdınız? Bu kaçıncı seviye? Bana güvenmiyor musunuz artık?" Diye bağırdım.

"Sana güvenmemekle alakası yok. Sadece... sadece..." cümleyi tamamlayamadığı için babama döndü.

"Durun tahmin edeyim çevreye güvenmiyorsunuz. Ne yazık ki çevrem de beni terk etti."

"Bağırma Hayal."

"Neden? Sadece telefonumu karıştırman bile bunun için yeterli bir sebep." Masaya elimi hızla vurup ayağa kalktım.

"Bizimle bu şekilde konuşamazsın küçük hanım. Biz senin iyiliğini istiyoruz sadece."

"İyiliğimi istiyorsanız yapmanız gereken tek şey bana karışmamanız. Bırakın da sorunlarımı tek başıma halledeyim. Yapmanız gereken bana başka bir yol açmak değil, sadece gittiğim yolda arkamda olmanızı istiyorum." Salondan çıkarken ekledim. "Ve uyuşturucu kullanmıyorum anne." Aklına gelen bin bir türlü şeyin en kötüsü bu olduğu için içini rahatlatmam gerekirdi. Odama gidip yatağa attım kendimi.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin