M-32 "Cehenneme git!"

178 15 5
                                    

***** Hayal'den *****

"Hayal!" Bir ses kulağıma durmadan adımı söylüyordu. Korkudan gözlerimi açmak istemiyor, kırları düşünüyordum. Burada olmadığımı yemyeşil çimlerin üstüne kar gibi dökülen sakura yapraklarını düşündüm. Ama asla gözümü karanlığa açmadım.

"Hayal sıkılmaya başlıyorum aç artık gözlerini." Anıl'ın kulağa melodik gelen sesini duyduğumda panikleyip yutkundum ve herşey bozuldu. Uyanık olduğumu anlamaları için daha ne yapabilirdim ki? Bunun farkına varan Anıl'ın ensemdeki nefesini hissettim. Solukların bir yılan gibi boynumda dolaşıyordu. Sinirli ama bir o kadar da korkmuş hırıltıya benzer soluklar verdim.

"Böyle de hiç eğlenceli olmuyor. Sana olan öfkem geçti. Seni affettim. Beni polise şikayet etmeni umursamıyorum." Diye bağırdığında sesi hiçte dedikleri ile ölçüşmüyordu. Yalan söylediği çok belliydi.

"Asla!" Diye bağırdım, gözlerimi sımsıkı kapatarak kararlı yanımı ortaya koydum. Buna daha çok sinir olduğu patırtısından anlaşılıyordu. Gülümsedim, sanırım elimdeki tek silah bu.

"Sana hazırladığım sürpriz görmek istemiyor musun?"

"Ortaçağdan kalma bir darağacı mı getirdin bana?"

"Hayır." Biraz fısıltıya kaçan bir sesle. Böyle birşey diyeceğimi beklemiyor olmalıydı ki cevap vermeden önce biraz beklemişti.

"Elime silah alıp kendimi mi öldüreceğim?"

"Hayır."

"Yoksa önce bana tecavüz edip sonra birkaç yerimden bıçaklayıp öldürecek misin? Etlerimden de mangal yaparsın. Nasıl bildim mi?" Oldukça neşeli gözükmeye çalıştım. Onunla pek ala dalga geçiyordum.

"Hayır, tabiki de." Abarttın der gibi söylemişti. "Ben psikopat değilim. Sadece insan sevmiyorum."

"Şuna biz Hayal sevmiyorum diyelim."

"Hayatım senden ibaret değil tamam mı? Benim daha önemli işlerim var."

"Ne mesela? Kaçakçılık? Sübyancılık? Uyuşturucu? Tacizcilik?"

"Yuh! Kızım sende bizi baya gömdün! Bizde öyle şeyler olmaz."

"Hadi ya. Şimdi racon dersi de vermeye başlarsın sen bana. Tesbihin yanında mı? Çünkü onsuz ciddiye alamıyorum."

"Kes tamam. Mutlu olman sinirimi bozuyor. Birazdan ölecek olduğunu düşünüp bu kadar mutlu olan hiç kurbanım olmadı." Birşeyi fırlattı ve gürültüyle parçalandı.

"Ölecek miyim uzatmalı katilim?"

"Hayır!" Sonunda ciddileşmeyi başarmıştı. "Bir son dakika fikrinden sonra seni öldürmekten vazgeçtim. Sadece sana bir ders vermek istedim."

"Ne dersi o? Bilmediğim yerden sormasan bari!"

"Gözlerini açmanı istiyorum ve sonra da seninle bir yere gideceğiz." Sesi esrarengiz bir şekilde itaat etmemi sağladı. Oturduğum sandalyemde gözlerimi yavaşça açtım ve etrafa baktım. Yine aynı tarza giyinmiş bir Anıl ve arkamda duran iki korumaya baktım. Bu oda da siyahtı, siyahı severim tamam ama bu biraz bokunu çıkarmak olmuyor mu? Ellerimi yüzüme kapatıp biraz bekledim. Düşünmeye ihtiyacım var. Onun bana ne sürprizi olabilir? Nereye gideceğiz? Galiba bu sorularıma yanıt almak için onunla gitmem gerekecek. Ah! Bundan nefret ediyorum. Kazanmasını sağlamış olduğumu bilmek öfkelenmemi sağladı. Sorsam söylemeyeceğini tahmin edebilecek kadar tanıdım onu. Eh! Başa gelen çekilir. Madem buraya delil toplamaya geldik. Öleceksem de meraktan ölmeyeyim.

"Tamam." Ellerimi yüzümden çekip ayağa kalktım. "Seninle geleceğim." Bu kararıma sevinmiş olacak ki otuziki diş karşımda sırıtıyordu. Gülümseyince gözleri kayboluyordu. Ne kadar şirin! Ama kötü olması tüm güzelliklerinin önüne geçmişti bir kere. Ellerini karasinek gibi ovuşturup sonra da ağırçekim elini uzattı.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin