M-16 "Neydi bunun ismi?"

298 25 31
                                    

Yakalandıktan 2 gün sonra;
Ağustos sıcağı,
Bir pazar sabahı,
Saat 7.30 suları...

*****

Apartman kapısını kapatıp yüzümü güneşe döndüm. Harika bir hava karşılıyordu beni bugün. Bahçeye inen merdivenleri geçip taşlı yolda ilerledim. Demir kapıya ulaştığımda bahçeden gelen güzel kokuları içime çektim. Sabah yürüyüşünü akıl etmek pek bana göre değildi ama kalktığıma değdi. Yollar sessiz, şehir daha yeni yeni uyanıyor olmalı. Benim gibi birkaç kişi yürüyüşe çıkmıştı. Kapıyı kapatıp sokak yolunda yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Rahat, huzurlu ve mutlu bir güne uyanmak bende nadir görülen olaylardandı. Bunu değerlendirmem gerekiyor. Rahatlamaya aşırı ihtiyacım var. Yine birbirine düğüm olmuş kulaklığımı çözmekle ilgileniyordum. Bu güzel havayı müzik ile şereflendirmem lazım. Hala açılmamak için direnen kulaklığıma iyice yoğunlaşıp sokakta olan insanları bir saniyeliğine unuttum ve gelişi güzel kaldırımda ilerliyordum. Kaldırımdan inip sağa sola baktım. Sonrada gelen olmadığına emin olduğum zaman koşarak karşıya geçtim. Baya büyük kaldırım taşına bir ayağımı attım, hemen diğerinide atıyorum derken birisi omzuma fena şekilde çarptı. Telefondu, kulaklıktı derken dengemi korumak için boşluktaki ayağım sağlam bir yer aradı.

"Hop hop hop!" Diyerek beni yakalamaya çalışan, bana çarpan kişinin kollarında buluverdim kendimi. Neyseki yabancı değildi. Kumsal'ın sevgilisi...

"Selam Hayal!" Dedi tüm neşesiyle, sanki bana çarpmamış, ben öleyazmamışım da onun kucağında değilmişim gibi gülümsüyordu.

"Selam ıııı..." Adı neydi bunun? Bana da yuh yani! Suç ortağımın sevgilisinin adını bilmiyorum. İnşallah fazla belli etmemişimdir ismini unuttuğumu. Neydi ya?! Gergin bir sırıtma ile karşılık verebildim. En iyisi konuyu değiştirmek.

"Ee nasılsın?"

"Seni gördüm daha iyi oldum." Gülümsemesi genişledi ve gözleri kayboldu. Bu ne tatlılık efendim sabah sabah?!

"Daha daha nasılsın?" Diyebildim.

"Hayal? İyi misin?" Dedi. Kafasını hafif öne eğdi. Bugün havaya kaldırmadığı ve yandan akan saçları gözlerine denk geldi. O an fark ettim bu kadar yakın olduğumuzu. Tabi fobiler baş gösterdi ve paniklemeye başladım. Birine yakın durma fobisi var bende, genelde yüz kısmı. Burnum kaşınır ve saçmalamaya başlarım.

"Süperim. Niye olmayım ki? Sokağın ortasında..." derin bir nefes aldım. Sanki beni boğuyorlarmış gibi oluyorlar. Burnumu kaşıyıp kucağında inmeye çalıştım. Ayaklarım yere bastığında daha sakin bir haldeydim. Geriye bir adım attım.

"Tanıştığıma memnun oldum görüşürüz!" Diyip yanından olabildiğince hızlı uzaklaştım. Tanıştığıma memnun oldum nedir? Salak ben. Yine herşeyi eline yüzüne bulaştırdın kızım. Sonra seninle tek konuşan erkek psikopatın teki olan bir mafya. Çocuğa da ayıp oldu şimdi. Geri mi dönsem? Bari ismini hatırlayabilseydim. Yoksa arkasından hunharca böğürmem gerek. Arkamı döndüm. Ya şimdi ya hiç. Ama bıraktığım yerde yoktu.

"Nereye gitti şimdi bu çocuk?" Etrafıma tek tek döndüm ama hiçbir yerde yoktu. Sonra altıncı hissimin bana arkamda biri var mesajı verdi. Ters köşe yapıp sağ gösterip sol vurdum ve karşımda kalmasını sağladım.

"Komik mi?" Olabildiğince hissiz ve soğuk bir şekilde.

"Değil tabi ki." Diyip ciddiyete büründü.

"İşte böyle çekirge, aferin." Omzuna iki kere yavaşça vurdum.

"Emrinizdeyim üstadım. Daha bana gözlerden ateş çıkarmayı öğreteceksin."

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin