M-39 "Yaşlı Moruk!"

142 13 2
                                    

"Kızlar biz çıkıyoruz!" Annemin sesini duyunca panikleyip, normal görünmeye çalışacağız diye herşeyi berbat etmiştik. Zeynep makyaj malzemelerini çalışma masasının yanındaki boşluğa ittirdi. Dilara bornozunu giyerken elime çarpmıştı ve sürdüğüm ruj eyeliner gibi kıvrılıp yanağımı mahvetmişti. Islak mendil diye diye etrafta volta atarken annem içeri girdi. Suçüstü basılmıştık.

"Siz nereye gidiyorsunuz böyle? Makyajlar yapılmış." Komidinin üstündeki ıslak mendil torbasından bir tane mendil çekip elime verdi.

"Ee biz... Kendi aramızda bir parti yapmaya karar verdik. Hazır evde boşken dedik ki üçümüz bir parti verelim."

"Evet, zaten biz burada kalacağız. Gece yarısından sonra pijamalarımızı giyer, uyuruz." Annem tatmin olmuş bakışlarını üstümüzde gezdirdi.

"Peki bu bornoz neyin nesi?"

"Iıı..." Dilara gözümüzün içine bakıyor. Help me! Diyerek bağırdığını hissettiren bakışlarla bir mucize olmasını bekliyorduk.

"Anne o bornozu ona ben verdim. Kürk olmadığı için onu kürk gibi düşünsün diye. Hayvanları çok seviyoruz. Kürk kullanmıyoruz." Annemi omuzlarından tutup dışarı çıkardım.

"Ama kızlar-" sözünü kesip çok güzel olduğunu söyledim. Beyaz ona yakışıyordu. Çok iyi seçim anne. Her zaman böyle iyi seçimler yapmıyorsun. Mesela benim yerime o yemeğe Can'ı götürmen gibi. Neyse asla kırgın değilim. Ve işte bu an kapının annemin yüzüne kapandığı an. Kapıya yaslanıp derin bir nefes aldım.

"Kaş yaparken göz çıkardık."

"İkinizde bornoz giymiş olsaydınız parti lafı hiç açılmayacaktı." Diyerek bizi azarladı.

"Sanki başka bornozumuz var da biz giymedik. Çıkar şunu ve mahvettiğin makyajımı düzelt!" Aynanın karşına geçip elimdeki ıslak mendil ile rujumu silmeye koyuldum.

Dilara elleri belimde aynadan bana bakıyordu. "Lütfen demeyi unuttun!" Havaya kaldırdığı işaretparmağına parmağımı dayayıp "Lütfeeeen!" Dedim en şirin sesimle.

"Kızlar ben birşey yaptım. Sanırım o makyaj tazeleme işi olmayacak." Tedirgin halini görünce endişeyle yanına gittim ve o kalp krizlik manzarayı gördüm. Tüm eşyalarım ojelerim dökülmüş ve yere bulaşmış, rimelim mahvolmuş, rujlarım kırılmıştı. Sinirden deliye dönmek üzereydim ama hayır, derin bir nefes alıp kendimi tuttum.

"Şimdi sana hepsini yeniden aldırsam birşey olmaz. Canın acısın istediğim için söylüyorum ki davette yemek yemen yasak! Hiçbir şey, ağzından geçmeyecek. Su bile..." son cümlemi dişlerimin arasından sinirle söylemiştim. Korku ve hayal kırıklığıyla yüzüme bakıyordu.

"Bunu bana yapma!"

"Dostum fazla abarttın! Sadece tatlı birşey yemesini yasakla yeter." Dilara elini omzuma koydu. Zeynep kafasını deli gibi sallayıp Dilara'ya hak verdiğini dile getirdi.

"Müstehak! Şunların haline bak! Biz şimdi nereden bulacağız yenilerini?" Feryat ederken kapı zili duyuldu. Kızlarla birbirimize baktık.

"Kim ki bu şimdi?"

"Lütfen babam olmasın!" Odadan çıkıp kapıya koştum. Açtığımda ise karşımda Kumsal vardı. Onu gördüğüme hiç bu kadar sevinmedim. Çığlık atıp sarılmak istiyordum. Bir de elinde çantasıyla gelmiş. Yerim ben seni!

"Keşke başka birşey dileseydin. Çikolatalı kek ya da yaş pasta gibi birşey!" Zeynep elini çenesine koymuş başka ne dilemem gerektiğini düşünmeye devam ederken Kumsal'a sarıldım.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin