M-12 "Sana ihtiyacım var."

348 32 4
                                    

****Kumsal'dan****

"Ay o pantolonun üstüne o gömlek olmuş mu şimdi? Kesin beni!" Hiç utanmadan birde kızın gözünün içine baka baka söylüyordu. Bayılır gibi yapıp göz devirdi. "Moda'nın içine etmeyin." Kız Merve'ye sinirle bakıp oradan uzaklaştı. Bizde bir köşe daha dönüp Hayal'in odasına biraz daha yaklaştık. "Kaçarsın tabi böyle yalak!" Dilara Merve'nin kolunu sıktı.

"Bari kızın yüzüne söyleme!"

"Ben kimsenin yüzüne söylemediğimi arkasından konuşmam!" Dilara'yı da ikna eden bu düşünce ile önümüzden geçen herkesin gıybetini yapmaya başladık.

"Haspama bak sen! Her yerinden yellozluk akıyor! Sinsi..." sarı saçlı önümden geçip giden yelloza ölümcül bakışlar attım. Dilara koluma girip kulağıma eğildi.

"Kumsal bombe!"

"Ay Söyle!"

"Bizim şu Berke var ya... Melis ile çıkıyormuş. Ciddi düşünüyoruz demiş!"

"Hıh! Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Öyle bir yavşağa öyle yelloz olurdu. Artık yalak yalak çocukları olur..." Dilara yorumuma gülerken Merve bir çığlık attı. Merve'ye döndük hemen. Ne oldu demeye kalmadı Zeynep olaya açıklık getirdi.

"İstemem artık gel beni sen sar. Böyle olsun kime ne zarar?! Ey canımın sahibi yar! Seviyorum ne önemi var..." Hastanenin orta yerinde çifte kumru gibi birbirlerine sarılmış uyuyanlara baktım. Fazla mı tatlılar ne? Hayal uyurken daha uysal oluyor bunu anladık ama Can resmen canına can katar gibi yakışıklıydı. Manyak ya!

"İfşalamayan ifşalanır!" Diye bağırıp telefonuyla onlara koşmaya başladı Merve. Bizde aniden girdiğimiz bu yarışta kazanmayı amaç bilmiştik bile. Bizim sesimizden rahatsız olmalı ki Can gözlerini açıp etrafa baktı. Telefonları ışık hızında yok ettik.

"Can! Onu neden burada bıraktın? İçeri geçirelim üşür yoksa buralarda." Elimi Hayal'in koluna koydum. "Uyandıralım da içeri girsin... kaç gündür uyumuyor da şimdi..." üzgünvari tavrımla kızlara durumu anlatmsk üzere döndüm. Dilara hemen çakıp atıldı.

"Aynen aynen. Uyandırırsak geri uyumaz."

"Uykusu bölünürse sinir oluyor..." diye pekiştirdi Zeynep.

"Hay Allah! Şimdi içeri nasıl geçireceğiz ki?" Can'ın gözünün içine bakıyordum. Hadi be çocuk diyeceğin iki kelime. "Ben taşırım!" Diyeceksin olacak, bitecek.

"Can onu sen taşısana içeri!" Diyip tüm oyunu bozan Merve'ye döndüm. Bravo! Çaba sarf etse bu kadar olmaz. Almaz almaz yüzüme bakıyordu. Can hemen "Olur." Diyip aldı kızı kucağına. Kapıdan içeri geçer geçmez Merve'ye hesap sormak için döndüm.

"Milletçe alkışlıyoruz! Bana şu espiriyi yaptırdın ya gerçekten..." alkışladım.

"Ne oldu şimdi ya?" Hala almaz almaz bakmaya devam ediyordu.

"Merve!" Konuşmamı etkili kılmak için iki elimle omuzlarından tuttum. "Birincisi olayı anla, ikincisi plan kur, üçüncüsü ise... ayak uydur!" Diyip sinirle bağırdım. Çocuğa da ayıp oldu. Yerin dibine gireceğimiz anlar bunlar.

"Şu an 'acayip hayvanlara benziyorsun' şarkısı bile kifayetsiz..." Can odadan sessizce çıkıp kapıyı yavaşça örttü.

"Kızlar benim gitmem gerekiyor. Provalara geç kalıyorum."

"Bara mı?"

"Evet..."

"Bende geliyorum." Diyip düştüm peşine. Çünkü daha araştırılacak bir olay vardı. Hala Hayal'in neden orada olduğu bilinmiyor ve neden bayıldığı şaibeli... Kamera görüntülerini izlemem gerekiyor.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin