× MUCİZE ×

M-18 "Unutma, parçaları topla."

*****Kumsal'dan...*****

Son ses çalan alarmın beynime işlemesi canımı yakıyor buna rağmen uyumak için yastığın altına girdim. Dayanabilecek gibi değil. Bugün de sen kazandın alarm! Söylenerek yastığı yere attım. Sırtüstü dönüp iyice esnedikden sonra etrafa boş bakışlar attım. Büyük yataktan kalkıp banyoya doğru miskin miskin yol aldım. Aynadaki halim zombiye benziyor, yüzüm gözüm şişmiş ve dünden kalan abartılı makyajımla yattığım için her yanım renk cümbüşüydü. Rujumun dudaklarım hariç her yerimde olması, maskaramın akması ve dünden kalan yoğun içki kokusu muhtemelen geçemeyecek kıyafetlerim. Harika bir görüntüydü. Ucuz bir zombi film figüranı olabilirim. Kumral saçlarımın bir tutamını burnuma götürüp kokladım. İğrenç derecede tere ve sigaraya maruz kalmıştı. Canım saçlarım sanki hiç benim değiller. Bir anda baş gösteren kusma hissiyle kendimi tutamayıp klozete eğildim. İstifra ettikten sonra suyu açıp ellerimi, yüzümü iyice yıkadım. Geçmeyeceğini anlamam biraz zaman almıştı ama yine de duşa girmeyi akıl ettim. Güzel ılık bir duştan sonra kapının yanında asılı bornozu giydim. Saç havlusunu başıma sardıktan sonra banyodan çıktım. Kapının önünde -büyük ihtimalle beni bekliyordu- yere cenin pozisyonuyla çökmüş Dilara'yı gördüm. Boş boş duvara bakıyordu. Bu hali beni korkuttuğu için ayağımla hafifçe dürttüm.

"Diloş?" Hala bana bakmıyordu. Umrumda değilsin ben kankalık görevimi yaptım. Tatmin olmuş bir yürüyüşle yatağa geri döndüm. En köşesinde kafası boşta, ayakları ile yatağa tutunan Zeynep'e gülümsedim. Bize dün gece ne oldu böyle? Gerçi bu Zeynep'in her zaman ki hali. Azıcık değsem takla atarak yataktan düşebilir. Uyandırmaya üşenip iki dakika sonraya alarm kurdum. Saati de kafasının değdi değecek yerle arasına koydum. Kıyafetlerimi alıp banyoya geri döndüğümde Dilara inatla aynı pozisyonda durmaya devam ediyordu. Üstümü giyinip kendime gelebilmek için yüzüme soğuk su çarptım. Yüzümden aşağı damla damla süzülen sulara aldanmadan dün geceyi düşündüm.

"Sadece bara ineceğiz. Dans edeceğiz ve kesinlikle asla birşey içmek yok. Biri ısmarlamak isterse su için." Diye sıkı sıkı birbirimizi tembihlediğimiz başlangıçta Zeynep'in gazabına uğrayıp gelişme bölümünde barmene sulanan Merve... Kesik kesik lanet kareler gözümde canlandı. Zeynep'in "bu ne?" Diye sorup cevabını almadan fondip yaptığı turuncu şey yüzünden bu haldeydik. Sonra birşey içmeyecektik diye Zeynep'e kızmam. Neyden içtiğini Merve'ye soruyorum. Merve "bak böyle içti" diyip diğer bardağı fondip yapması. Sanki fotoğraflarını çekmişim gibi gözümün önündeler.

İnatla giydiğim mini etek etrafıma hayranları çektikçe sinirleniyorum. Aklım başıma olduğu zamanlar hayranlarla başa çıkmak zor olmuyor ama daha sonra milletin coşup şampanya patlatması... havaya fırlayan kapaktan sonra yağan yağmur gibi herkesin ıslanması... Barmen şerefsizinin sinirlisin iç bir tane demesiyle benimde içmem. Dilara'ın üçümüzün zoruyla iki tane içmesi. Bu kadarla kalmayıp bana sulanan herifin birinin kafasında şişe patlatması sonra Zeynep'in hoşuna gitmesi ve tekrar yapması. Hepsi film şeridi gibi gözümün önünden geçerken kapı çalındı. Zeynep söve söve içeri daldı.

"Kim beynime alarm kurdu?"

"Ben."

"Senin yüzünden düştüm. Boynum acıyor ve popomu sivri bir yere vurdum. Müsade edersen ağlamak istiyorum."

"Tamam, tamam." Vakit kaybetmeden banyodan çıkıp Dilara'nın yanına çöktüm. Yaşadıklarımızı kafamda toplamaya çalışıyor ne yaptığımızı denkleştiriyordum. Aklımda olanlar bilimcimin kapanmasından sonra hep kesik kesik ve saçma şeylerdi. Ellerimi saçlarımın arasında alıp iyice düşünmeye başladım. Hatırlamam lazımdı çünkü kötü şeyler yapmış olabilirdim. En kötüsünü düşününce adam öldürmeye kadar gidiyor.