M-14 "Kızdığında çok tatlı oluyorsun."

356 27 20
                                    

"Senin burada ne işin var?" Panikle onu saklamaya çalıştım. Pencerem direk bize bakıyordu ve bunu görürlerse açıklama yapmak daha da zorlaşacak.

"Bilmiyorum. Geçerken uğrayım dedim."

"Burası senin geçerken uğrayabileceğin bir yer değil. Git buradan."

"Ne olur bende seninle geleyim..."

"Off... yine mi? Erkek ol biraz." Omzuna yumruk attım. "Nasıl geldiysen öyle git. İşim var." Yürümeye başladım.

"Vayyyyy... hiç beni kurtarırken işim var demiyordun."

"Gerizekalı! Zaten herşey senin yüzünden oldu. Keşke seni kurtarmasaydım."

"Neden? Öyle deme işine yararım belki."

"Belki!" Dedim aramızdaki mesafe açıldıkça konuştuklarını duymuyordum. En sonunda sesler kesilince arkamı döndüm. Yere bakarak yürüyen ve durduğumu fark etmeyen Selim'le çarpıştık.

"Ne işin var senin arkamda?" Dedim öfkeyle.

"Lütfen bende geleyim. Korkuyorum." Sakin kalabilmek için derin bir nefes aldım. Bir adım daha atıp kalan mesafeyi kapattım ve gayet ciddi bir şekilde konuştum.

"Bana bak sülük! Eğer şimdi gitmezsen seni kendi ellerimle geri götürürüm 'ona'." Cümlemi bitirdiğimde gözleri pof diye açıldı ve korkuyla geri gitti. Nasıl erkeksin sen? Cümlesini tanıştığımız o lanet geceden beri sıkça kullanıyordum.

"Lütfen Hayal abla! Yalvarırım beni geri götürme ona." Ayaklarıma sarıldı. Sokağın ortasında böyle bir pozisyonda olmak hoşuma gitmiyordu.

"Kalk ayağa ve yaşına uygun davran. Nerden senin ablan oluyorum? Gören de 8 yaşında sanar. Küçülde cebime gir."

"Orası güvenliyse girerim." Benle temas etmesini istemediğim için onu ittirdim. Çünkü eminim ki girer.

"Yürü git hadi." Diyip ayağımın altında uzanan yolu işaret ettim. Korkuyla koşarak uzaklaştı. Bende yoluma devam ettim.

"Hayır, bende korkuyorum ama belli etmiyorum. Amaç o zaten. Tüm olay orada bitiyor. Belli etmek ya da etmemek işte bütün mesele bu." Keyifle gece yürüyüşüme devam ettim. Biraz sonra taksiye binip barın önüne gelmiştim. Barı kapatmış olması ona olan güvenimi arttıyordu. Nasıl olurda hayatıma bir anda giren iki insandan birine güvenmez iken diğerine bağlılık gösteriyordum?! Kapıdaki nöbetçileri geçip üst kata çıktım. Büyük salondan içeri girdiğimde kapanan kapının sesi kocaman bir gürültü kopardı.

"Üzo!" Diye seslendim masa başında birşeylerle uğraşan başını kaldırdı ve yanıma koşarca geldi.

"Ufaklık!" Diyip koca kollarını boynuma doladı. "Hastaneye gelecektim ama... neyse iyisin değil mi? Kamera kayıtlarını izleyince gördüm ki..." karşımda dikilip gözlerimin içine baktı. "Sen baya özgüvenli birisin. Bu kadar korkuyla yüzleşen birine göre iyi idare etmişsin." Gururumu okşayan bu kelimeleri kalbime yazdım ve bu beni mutlu etmişti.

"İyi idare etmek mi? Şaka mı yapıyorsun? Çuvalladım ve şuan benim peşimde."

"Seni sağ bırakması bile bir mucize!"

"Ahh o mucize şeyi... hep başıma bela." Dalga geçtiğimi anladığında gülmeye başladım. Terapi uzmanı olmalıydı. Sinirlerime iyi geliyor.

"Şimdi orada olanları anlatmanı istiyorum." Kalktığı yerine geri oturdu ve benim oturmamı bekledi. Karşısında duran sandalyeye oturup ellerimi masada birleştirdim.

"Şimdi ben, sen gittikten sonra Kumsal'ı bekliyordum. Sevgilisi onu kucağına alıp sahneye çıkardı." Üzo sözümü kesip bir kahkaha attı.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin