Apartmanın kapısını arkamdan kapatıp merdivenleri mutlu bir şekilde seke seke indim. Hava açık ve güzeldi. Bir tık soğuktur ama iyidir. Bahçemizden mırıltılar eşliğinde dans ederek geçtim.
Kavga seslerini duyduğumda umursamadan bahçe kapısından da çıktım. Üzeyir ve Volkan kavga ediyorlardı. Yukarı da yaptığı kahpeliğin hesabını vermek zorunda. Tabi! Ama şu an ne istiyorum biliyor musun yazar? Bahar esintisiyle gelen o çiçek kokuları var ya herkes bahseder. Ondan istiyorum. Bu gece yıldızların altında gönlüm sarhoş olana kadar uzanmak istiyorum. Deli gibi Yalın şarkıları söylemek, umursamazca dans etmek istiyorum.
Volkan ve kavgasından uzaklaşıp sokakta dans ederek yürümeye başladım. Dilara arkamdan bağırıp "Nereye gidiyorsun?" dedi. Aslında nereye gittiğimi bilmiyorum ama ayaklarım biliyor. Can'a gidiyorum ben. Daha fazla dayanamazdım ki zaten. Sevgi herşeyi iyileştirir diyen oydu. Beni iyileştirsin istiyorum.
Yazar ben özledim. Kokusunu, saçlarının akıl almaz şeklini özledim. Sohbetini, konuşurken sözcükleri yayarak konuşmasını, devlet meselesiymiş gibi anlatışını, çarpık gülüşünü özledim. Mavi gözlerine bakmayı özledim. Benim için o bir bahar esintisi, çiçekler ise karakteri olmalı.
"Bir de pazar ve ertesi olunca ben zorlanırım gülümsemem. Yine de sen olunca ben huzur bulur, kötü düşünemem." diye mırıldanmaya devam edip dizilerden filmlerden gördüğüm kuğu gölü balemi sergiliyordum geceye. Transa geçmiş gibi. Sanki arkamdaki düğmeyi kıvırmışlar da kurulu bir oyuncak gibi yolumu biliyordum. Sonunda sokağa girdiğimde durup aptalca sırıttım. Apartmanlarını görebiliyordum.
"Dur! Burası 24'ün mü yoksa 18'in mi?" gülüşüm soldu. Düşünme vakti! Evleri hangisiydi acaba? Usulca karanlık sokakta korkmadan apartmanın önüne geldim. Hadi bir totem yapalım. Gözlerim kapalı yolun ortasında döneceğim ve karşıma apartmanı gelirse bu evde 18'li oturuyordur. Mantıksız ve kalbimle hareket ettiğim bu gece çıkarken kapının önüne beynimi bıraktığımı ayrıca belirtmeliyim.
Elimdeki şalı çıkarıp gözlerime bağlamadan önce yolun ortasına yürüdüm. Son kez eve bakıp derin bir nefes aldım.
Ben Hayal... Birçok kez hayatıma son vermeye çalıştım. Hepsinde başarısız oldum. Tanrı beni yanına almak konusunda fazla katı ya da hala doğru yerde doğru zamanda olmadığım içindir. Peki ya şimdi? Hala mı doğru yerde değilim?
Gözlerim kapalı dönmeye devam ediyordum. Ödüm kopuyordu. Yanlış yerde olmaktan bıktım artık. Bir kere doğru yerde olmak istiyorum. Onun yanında olmak istiyorum. Dönmeye devam ettim.
Durmalısın!
Durup ayaklarımı 'hazır ol' konumuna getirdim. Ellerim gözümdeki şalı açmaya korkuyordu.
"Can!" Dedim olduğum yerde durmaya devam ederken. "Sana ihtiyacım var."
Bir ayak sesi duydum. Bana doğru geliyordu. Umarım bana zarar verecek bir yabancı değildir. Belki deli olduğumu düşünüp geçip gider. Varlığını yanımda hissettiğim an kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Ellerini hissettiğimde gözümdeki şal çözülüp yumuşak dokusu yanaklarımdan aşağı kaydı. Gözlerimi açtığımda nefesim yetmez gibi olmuştu. Önce durumu anlamak için boş gözlerle ona baksam da olayı kanıksadığımda gülümsedim.
"Bir kahramana ihtiyacınız olduğunu duydum prenses." Dedi en yumuşak sesiyle. Şaşkınlığıma tebessüm vermişti.
Eleyici bir gülümseme yüzünde belirlediği anda hiç savaşmadan elendim. Erimiş bir şekilde gülümsüyorum otoban gibi kocaman bir gülüş. "Can!"
"Hayal!" Diye karşılık verdi. Hala halime gülüyordu. Karşısında yere düşmüş dondurma gibi eridiğimi anlamamışcasına...
"Selam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
× MUCİZE ×
ChickLitM U C İ Z E L E N D İ N! Psikolojik sorunlarını çözmeye çalışırken hayatına devam etmesi gereken Hayal.Yalnız değil. Ona gizlice yardım eden biri var. İyi gözüküp kötülük yapanlar var. Acımasızca geçen zaman, ayakta kalmaya çalışan Hayal'in hikayes...