M-4 "Halay!"

530 35 17
                                    

"Lan! Kim buranın patronu? Kimsin lan sen?" Ben daha demin yediğim şoku atlatamazken karşımda Kumsal'ı gördüm.

"Senin ne işin var burada?"

"Asıl senin ne işin var? Bana gitme diyip senin gelmene ne demeli?"

"Sahnemi kaçıramazdım herhalde değil mi?"

"Kumsal!" Dedim dişlerimi sıkarak.

"Kızlar! Kızlar sakin olun. Ben hepinize yeterim." Pis pis sırıtan patrona baktım. En az 22 yaşında vardı. Gençti ve dehşeti yakışıklı diyebilinecek kadardı. Şuan saçlarının sarısının dip boyası bile umrumda değildi. Hergün karşısında oturup ona salyalarımı akıtabilirdim. Ben daldığım hayalden dünyaya iniş yaparken Kumsal çocuğun üstüne yürüyordu.

"Nereden biliyorsun sen bizi ahlaksız?"

"Birde tükürseydin!" Dedi gevşek gevşek.

"Yemin ediyorum senin o ağzını duvara sürterek ateş yakar üstünde mangal yaparım. Beni zorlama!"

"En sevdiğim yapta görelim." Diyince Kumsal delirdi, çıldırdı, manyak oldu. Patron bozuntusunun üstüne atladı. Ben olayın şokuyla geri adım attım.

"Ulan! Senin gibi pislikleri hadım ederler inşallah!" Kumsal çıldırırken onun karşısında sakince oturması beni bile çıldırtmaya yetti.

"Kumsal sakin!" Diyip kolundan tuttuğum gibi uzaklaştırdım ondan.

"Bana bak patron bozması! Bir daha ismim, ismimiz bu duvarlarda asılı olursa o duvarları..."

"Tamam! Küfür de ettik. Gidelim biz artık." Ortamı yumuşatmaya çalıştım. Kavgadan nefret eden biri olarak sakinleştirme görevi hep bana düşerdi. Masanın üstündeki vazoya eliyle vurdu Kumsal. Vazo sallanıp yere düştü ve tuz buz oldu.

"Bırak! Sende birşeyler desene." Diyip topu bana attı. Elimde topumla öylece onlara bakakaldım.

"Şey... avukatlarım bu konuda sizinle görüşürecek!" Diyip havalı bir çıkış yaptım. Ya abi ben star'm. Of be! Harika birşeyim Allah nazarlardan saklasın.

"Sana bu kağıtları yediririm. 1 hafta mürekkep sıçarsın!" Diye hala koridorda bağırıyordu. Patron kapıya çıkıp yine gevşek sırıtmasıyla bize baktı. Bir an önce buradan çıkmak için hızla ilerliyordum. Kapıdaki iki iri adam yolumuzu kesince anladım.

"Gidemezsiniz."

"O niye o? Çekil şuradan." Diyip çıktı Kumsal. Ben kitap ayracı gibi arada kaldım. Geçmeye çalıştım ama adamalar izin vermedi.

"Kumsal! Canım! Bir tanecik arkadaşım o kadar kanka olduk seninle hadi çıkar beni buradan." Ses yoktu ve adamlar görüntüyüde kapatıyordu.

"Bu arada adım Üzeyir." Diyince arkamı döndüm. Bana uzanmış ele baktım.

"El sıkışmam prensip meselesi." Diyip istifimi bozmadan aradan sıvışmanın yollarını düşündüm.

"Güzel. Prensiplerin olması hoşuma gitti. Kulise götürün bunu!" Diye emir verdi.

"Hayır be-" daha durun demeden adam kolumdan tutup çekmeye başladı. "Merve!" Diye çığlık attım. Kumsal beni nasıl bırakıp gidebilir? Güvenmiyorum boşuna demedim ben. Ama şimdi yapılır mı bu ya?

"Kardeşim bırak." Kolumu kurtarmaya çalıştım ama olmadı. Zaten olacak gibi de değildi. Beni bıraktıklarında bir odadaydım.

"Ya bırakın gideyim. Hem benim sesim güzel değil!" Kapı yüzüme çarptı. Odanın içinde öylece kalakaldım. Annemi istiyorum sanırım. Kapıya vurmaya başladım.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin