M-41 "İnkar!"

98 9 0
                                    

Gözlerimi açtığımda odamdaydım. Yaşadıklarımı düşününce kaşlarım çatıldı ama sonra derin bir oh çekip hepsi rüyaymış yalanına vurdum. Böyle birşey olamaz değil mi? Can'dan bir tane daha! Ah, Gülünç! İmkansız. Böyle bir ihtimal sıfır. Belki de ben babamı Can'a benzettim. Evet, mantıklı bir açıklama. O an karanlıkta, olayın heyecanıyla babamı Can'a benzettim.

Başımın altındaki yastığı çekip yüzümde kapattım ve çığlığı bastım. "Kimi kandırıyorum? Resmen gözlerimle ikinci bir Can gördüm. Dikkatli baktım, hemde çok dikkatli baktım. Sesleri bile aynıydı. Can'dan bir tane daha var." Bu son cümle beynimde durmadan dönüyordu. Açıklanması gerekenler listesinde liderliği almıştı. Buna bir açıklama bulmak lazımdı. Ama önce gitmem gereken bir yer vardı. Yastığı fırlatıp ayağa kalktım. Saçım, başım umrumda olmadan tüm pasaklılığımla odadan çıktım. Hemen yan odaya kapıyı çalma gereği bile duymadan daldım. Can uyuyordu. Ya da rol yapıyordu. Bir ara sosyal medyada okuduğum bilgiler aklıma hücum ederken hemen yanına koşup sessizce yatağının kenarına iliştim. Elimi yüzünün üstünde yukarı kaldırıp yavaşça indirmeye başladım. Eğer uyanıksa hissedecek ve gözlerini açacak ama gerçekten uyuyorsa bu onu etkilemez. O zaman birşey düşünürüz. Elimi izliyordum. Nedensiz heyecan ve gerilim yaratmıştım içimde. Yüzüne yaklaştıkça heyecanlanıyordum. Alt dudağımı dişleyip sonucu merakla beklemeye koyuldum.

Elim yüzüne değmek üzereydi, o kadar ani bir refleksle elimi tuttup gözlerini açtı ki korkuyla yerimden sırçadım. Yataktan kalkmaya çalıştım ama elimi zincire bağlamış gibi geri çekildiğim kadar hızlı ona gittim. Yerime geri oturduğumda şaşkınlıkla ciddi suratına baktım. Elimi bırakmaya niyeti yoktu herhalde. Elime baktım belki anlar da bırakır diye ama bırakmadı. Bir de ciddi olacaktın Hayal. Baskı yapacaktın, ağzını arayacaktın, hani? Gelen gazla söze girdim.

"Neden uyuyor numarası yapıyorsun?" Diye sordum amacımı hatırlayarak. Cevap gelmeyince daha iyi kendime gelip tek kalan elimi bel boşluğuma koyup hesap sorma pozisyonu aldım.

"Bu gece damda neler olduğunu bana anlatacaksın." Yabancı bakışları bu cümle ile daha da yabanlaştı.

"Dam mı? Ne saçmalıyorsun?"

"Salağa yatma sakın! Yemiyorum ben bunları. Ben odama nasıl geldim? Senden bir tane daha nasıl olur? Hepsini söyleyeceksin." Suratıma bakma işlemini uzunca bir süre daha yaptıktan sonra dudağının kenarının kıvrıldığını fark ettim. Sonra gülüşü genişledi ve koca bir kahkaha patlamasına neden oldu.

"Ne diye gülüyorsun?" Ciddiyetimi korumaya özen göstererek omzuna vurdum. Ciddi olması gerekiyordu. Bu komik bir olay değildi. Ciddi birşey konuşuyoruz burada.

Kahkahasının bitmesini bekledim. Kısa bir süre sonra sanki gözlerinden yaş akmış gibi gözlerini sildi. Sonra "Ayy!" Diye küçük bir patlama yaşadı ve ciddiyete sonunda gelebildi.

"Senin sandığımdan daha ciddi sorunların var. Üzgünüm ama biz seninle hiç dama çıkmadık. Benden bir tane daha mı? İsminin Hayal olmasına şaşmamalı. Yatağında olman da büyük ihtimalle orada uyduğun için olabilir. Rüya gördüğün besbelli."

"Hayır!" Dedim sinirle. "Hayır! Olamaz. Gördüm. Kanlı canlı karşımdaydın ya da karşımdaydı. Ben rüya falan görmedim." Bana inanmaz bakışlar atarken hiç bu kadar ezilmemiş olduğumu düşündüm. Yüzündeki ifade deli olduğumu kanıtlıyordu. Deliriyorum. Olmayan şeyler görmeye başladığımı düşünüyor ve bana acıyordu.

"Hayır!" Diye bağırıp hışımla kolumu elinden kurtardım. "Hayır! Yalan söylüyorsun. Bunlar gerçek. Ben delirmedim." Ayağa kalktım.

"Tamam, sakin ol." Hemen yattığı yerden doğrultup bana doğru geldi.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin