M-27 "Hastane Koridorları"

215 18 14
                                    

***** Yazar'dan *****

Hastane koridorlarını dolaşırken bir sürü duyguya şahit olursunuz. Biri doğum yapmıştır, onun sevincinin paylaşan aileler görürsünüz. Diğeri alt katta babasını kaybetmiştir, bir kızın gözlerindeki hayal kırıklığını görürsünüz. Biri kurtulsun diye umutla etrafına bakarken çarpar gözünüze. Ölmesin diye yanından bir an bile ayrılmayan bir anne görürsünüz. O camın içinden ruhunu geçirirde sarar çocuğunu. O gözlerde hüznü görürsünüz. Pişmanlık, aşk, sevgi, muhtaçlık, gerçek, yalan görürsünüz.

Kimi en alt katta kızının hayatla mücadelesini elinden hiçbir şey gelmeden izler. Kimi kızı için çabalayan anne gibi annedir. Kimi arkadaş , kardeşi oradaymış gibi kahrolurken, kimi arkadaş sadece bakar. Uzaktan... öyle hiç içine girmeden. Elini sürmeden, değmeden yanından geçer gider. Kimi arkadaşta sevinir yokluğuna.

Kimi doktor elinden geleni yapsana bir işe yaramaz çünkü artık ona birşey kalmamıştır. Çünkü ne iyileştirebileceği bir hastası vardır, ne de sen hastasın diyebileceği biri. Bir köşede sadece ama sadece bekler. Bir mucize bekler. Bir güzellik... bir cesaret bekler.

Hastalar bunu bilmez zannederler. Ama öyle değildir işte işin aslı. Bilirler efendim, hastalar onlar için dua edeni, umut edeni, kötülük edeni bilirler. Belki dua edenleri özledikleri için dönerler. Bazen umut edenleri üzmemek için dönerler. Bir kere de kötülük eden için dönerler. Ama kötülük edenler için gitmişse, dönmeye cesareti olmaz. Ancak umut edenler ona cesaret verirse belki dönerler.

Bu hastane koridorları bir çok duyguyu taşır dedik ya, bir tek duyguyla kalmaz. Bu iki duvar arasının bir dili olsa da anlatsa ne mucizelerle sarsıldığını. Yaşamaz dediklerinin sapasağlam çıktığını söyleseler.

Dünyada ki binbir çeşit şarkının hepsinin bu koridorda bir kez bile olsa çaldığını bilirler mi? Bu kadar duyguyu kuru kuru mu yiyeceklerini sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz efendim, hastane koridoru diyip geçemezsiniz işte. Can'ını kaybetmiş bir Canan'ın gözyaşlarını tartacak bir alet yoktur daha bu fani dünyada.

Şimdi bu koridorda bir sürü şey olmaya devam ederken bizim sizinle paylaşacağımız bunlardan sadece bir tanesidir. O da ne güzel tanesidir bilir misiniz?

En alt katta yoğun bakımda, morga yakın gözetim odasına uzakta yaşanıyor.

Bahar doktor kızı için oradan oraya koşturup dururken, bir yandan mesleği gereği soğukkanlı olmaya çalışıyordu. Gözünden tek bir damla yaş düşmedi çünkü o içine ağlıyor. Zaten onun yerine de ağlayan bir eşi vardı. Peçete dayanmıyor yaşlarını silmeye. Hayal'e kendini yakın sayan kim varsa hepsi oradaydı işte. Hepsi bir köşede kendi çapında gözyaşları döküyordu. Herkesin sinirleri gergindi. En yakınındakine bile asabı bozuluyordu. En ufak şeye parlıyorlardı. Çünkü o yakın oldukları kız gidiyordu. Geldiklerinden beri tek bir olumlu cümle kuran doktor olmamıştı, annesi bile. Belki oradan çıkamayacaktı. Belki bir daha onu asla göremeyecekler, sesini bir daha hiç duyamayacaklar, ondan sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.

Ama eğer uyanır aralarına katılırsa hepsinin özür dilemesi gereken, düzeltmesi gereken davranışları vardı. Bir anda olmuştu. Okulda birlikte daha o gün güldüp eğlendikleri kızın o camın arkasında öylece yatmasına inanamıyorlardı. Kabullenemiyorlardı. Belki de kabul etmek istemiyorlardı. Kim böyle bir durumu kabul etmek isterdi ki?

Kavgalı bile olsalar ondan kopamayıp gelen Kumsal bile eğer duyuyorsa bir sürü özür diliyordu. Kendini suçluyor, üzülüyordü. Çünkü Kumsal biliyordu ki ne kadar bir tarafı ondan nefret etmek için bahaneler üretse de bir tarafı Hayal'den asla kopamıyordu. Arkadaşı olduğunu biliyordu. Ne yaparsa yapsın Hayal'in de ondan vazgeçemediğini hissediyordu. Her arkadaşlık balım, güzelim diye işlemezdi. Bazen böyle nefret etseler bile birbirlerinden kopamayan arkadaşlıklar olurdu.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin