M-35 "Sana şaka yapmış olabilirler mi?"

147 13 15
                                    

Zeynep ile Dilara beni bıraktığında hızla yürümeye başladım. Ön bahçeyi gören ilk pencereye hızla...

Güzel arabasına yaslanmış milleti izleyen 'yakışıklı' kişiyi gördüğümde yönümü değiştirip hızla aşağı indim. Ne yüzle? Hala burada olabilmek? Ağzının payını verdim sanıyordum. Konuşacaklarımı sıraya dizdikten sonra bahçe kapısında derin bir nefes aldım. Bağırıp çağırmam gerekebilir bu yüzden güç toplamalıyım. Ah! Şimdi bittin sen oğlum.

Hışımla büyük merdivenleri inip doğruca hedefe gittim. Yüzü tokat, kezzap ne varsa atmak isterdim. Konuşmasına fırsat vermeden bağırmaya başladım.

"Senin burada ne işin var? Ben sana gözüme gözükme demedim mi? Hala ne yüzle geliyorsun?"

"Hayal beni dinlemen lazım." Tam bir Üzeyir rahatlığıyla konuşmasını sürdürürken dikkat ettiğim sözcükleri değil hiçbir şey olmamış gibi davranan hareketleri, mimikleriydi.

"Seni dinlemeyeceğim. Hangi cehenneme gidiyorsan Anıl'ı da al, git!"

"Sana ne yaptığını anlattı. Özür dilerim. Ne kadar kötü bir duruma düştüğünün farkındayım."

"Ne kötü durumu ya? Kötü bir durum mu bu? Aklımı kaçıracağım." Sinirden gülmeye başladım. Etrafımda yavaşça dönüp kendimi dizginlemeye çalıştım ama başarılı değil. "Adam resmen gözlerimin önünde öldü ya!" Omzuna vurdum.

"Göz göre göre çekti vurdu. Ben kafayı yedim. Benim yüzümden oldu dedim. Psikolojim alt üst oldu. Sen kötü bir durum mu diyorsun? Bana sorarsan berbattı. Çünkü kendimi iğrenç hissettim." Yüzüme almaz almaz bakıyor, tek kelime edemiyordu.

"Şimdi özür dilersen geçiyor mu?" Hala susuyordu. "Birşey söyle." Omzundan tuttup sarstım kendine geldin diye.

"Anıl, birini mi öldürdü? Senin gözünün önünde mi?"

"Hadi ama bilmezlikten gelme." Suratıma bön bön bakıyordu. Gerçekten bilmiyordu. Anıl ona böyle birşey söylememiş miydi yani? Ama neden? "Sen ciddisin." Dediğimde herhalde ciddiyim bakışları attı.

"Anıl birini öldürmüş olamaz." Dediği cümle midemi alt üst etti.

"Ne?"

"Beni en başından dinleseydin, sana herşeyi anlatacaktım. Bak Anıl-"

"Senin sakladığın bu muydu? Neden söylemedin? Böyle birşeyi bizden nasıl saklarsın?" Dilara'nın ağlamaklı sesi Üzeyir'in lafını bölmüştü. Şu an bu umrumda değil. Bir an evvel Üzeyir'i dinlemek ve olanları anlamak istiyorum. Dilara yanımızdayken konuşmayacağını biliyordum. Dilara'yı umursamazlıktan gelip Üzeyir'e döndüm.

"Bekle beni burada." Sonra koşarak okul binasına girdim ve sınıfımın olduğu kata çıktım.

"Hayal?" Beni merak edip yanıma gelmeye yeltenenlere elimi kaldırıp durmalarını işaret ettim ve sınıfa girdim. Eşyalarım tabi ki burada değil. Onları kantinde bıraktım. Of! Tekrar aşağı indim, kantine girdiğimde çantam oturduğum masada öylece beni bekliyordu. Hemen kolundan tuttuğum gibi omzuma attım ve arka kapıdan bahçeye çıktım. Dilara olduğu yerde donakalmış beni izliyordu.

"Gidelim!" Üzeyir'e emir verip yolcu koltuğuna kuruldum. Dilara'nın yüzüne bile bakmadan bunu yaptığım için biraz pişman oldum. Ama ben ne dersem diyip yanında olan insanlar istiyorum artık. Yalan söylediğimi biliyordu, küsmek yerine yanında olsaydı ne olurdu? Birşey olmuş ki bu kız yalan söylüyor diyemedi. Tavır aldı. Üzgünüm Dilara ama bu gerçeği kabul edene kadar ikimizinde zamana ihtiyacı var. Camı açıp aklıma gelen önlemi almak için Dilara'ya seslendim.

× MUCİZE ×Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin