Bölüm 20

643 94 63
                                    

YSMN_CNTY yeni bölüm ister de o bölüm ertesi gün gelmez mi hiç;)


Eve kadar yine Emma ve Mia'yı takip ederek gittim.Akşama kadar tüm günümü uyuyarak geçirmiş olduğum için bu gece uykuya dalamayacağımı düşünüyordum ama yarış beni çok yormuştu ve zaten şafak da sökmek üzereydi.Gündüzleri uyumam iyice alışkanlık halini alıyordu, farkındaydım ama bastırmakta olan uykuma da daha fazla direnemeyeceğimi biliyordum.

Akşam buluşmayı planlamış olduğumuz için pazar günü uyanınca da hemen kalkmayıp gönül rahatlığıyla şekerleme yaptım yatağımda.Kalktığım zaman ise hiç acele etmeden evimde avare avare takılıyordum ki, Emma'dan gelen telefonun üzerine ellerim ayaklarıma karıştı. "Hemen hazırlan, planlar değişti, saat ikide çıkıyoruz," demişti Emma telaşla.

Akşam içlerinden birinin planı çıktı herhalde diye düşünürken bir yandan da hazırlanmaya başladım.Saçlarıma maşa yaptıktan sonra kısa kot şortumu ve beyaz kolsuz badimi giyerek üzerime de havanın soğuma ihtimaline karşılık kot ceketimi aldım.Burada havalara hiç güven olmuyordu, en çok da buranın yoğun sisli havasına alışmakta zorlanmıştım.Bazen koca Golden Gate köprüsünün görüntüsünü yutacak kadar sis oluyordu.

Makyajımı yapmaya başladığımda hala akşam kimin planı çıkmış olabilir diye düşünüyordum.Muhtemelen sevgilileri olduğu için Josh ya da Anthony olabilirdi saati değiştiren.Ve eğer öyleyse ben önlerinde duran ayak bağından başka bir şey olmuyordum.Bir an sinirlenip gitmekten vazgeçecek oldum ama sonuçta orada sadece o ikisi olmayacaktı.Sevgilisiyle vakit geçirmek isteyenler de bizimle birlikte gelmek zorunda değildi.

Hazırlandığımda gelip beni almalarını beklerken kafamın içinde kurduğum tezlere sinirlenip, hop oturup hop kalkıyorken çalan korna sesini duyunca küçük sırt çantama anahtarlarımı ve telefonumu atıp koşarak çıktım.

Josh'ın beni arabasının önünde beklediğini görünce aniden durmuş olsam da kalbimin koşmaya devam ettiğini hissedebiliyordum.Anthony ve Will arkada oturuyorlardı.Arabaya binmeden önce, "Plan ne?" diye sordum. "Neden erkene aldık?"

Josh bana ön kapıyı açarken, "Yolumuz uzun biraz, ödülünü iki saate sığdırmak istemedik," dedi.Benim için mi plan değiştirilmişti yani? Arabaya binerken vicdanımın sızladığını hissedebiliyordum.Beni gezdirmeye daha fazla vakit ayırabilmek için değiştirilen plan hakkında ben neler düşünmüştüm oysa.Gitmemeyi bile geçirmiştim aklımdan.

Utancımı bir kenara atmaya çalışırken, "Nereye gidiyoruz peki, diğerleri nerede?" diye sordum.

"Şarap ülkesine," diye cevap veren Anthony'e şaşkınlıkla döndüm.Anthony benim bakışıma gülerken Will, "Napa Vadisine," diye açıkladı. "Amerika'nın en önemli şarap üretim merkezi.

Ben henüz bir tepki verememişken Josh, "Josef kızları alacağını söyledi.Orada buluşacağız onlarla," dedi. "Dün gece yeterince dinlenemediysen uyuyabilirsin, yaklaşık bir saat kadar yolumuz var."

 Güneş gözlerini almasın diye güneş gözlüklerini takmıştı.O güzelim çikolata kahvesi gözleri camekanların arkasına saklanmış olduğu için kalbim surat asıyordu resmen. Bir saat boyunca uyumak yerine onu izlemeyi tercih ederim diye düşündüğümü fark edince kendi kendime kızdım.Uyuyamayacağımı bilsem de başımı rahat koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım.İçimden, "Aşk yok Mayıs," diye sayıklıyordum, "Aşk yok."

Uyuyor taklidi yapmak isterken meğer gerçekten uyuyakalmışım. "Geldik," diye beni uyandırdıklarında gözümü yemyeşil bağlarla kaplı cennet gibi bir manzaraya açtım.Josef, Emma ve Mia hemen arkamıza park etmiş oldukları arabadan inmiş bizi bekliyorlardı.Ben bu doğa harikası manzarayı hareketsizce seyre dalmış olsam da diğer herkes bir an önce gezip dolaşıp şarap tatmaya hevesli görünüyordu.

SON YOKUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin