Bölüm 23

530 96 51
                                    

İçince bana şaşı bakan (ya da benim öyle gördüğüm😅) fatmayetimogullari bu bölüm tabi ki sana.💞Sen bana şaşı bakmaya devam et ben sana kitaplar yazayım..😉😘


Acımı dışarı yansıtmayı, henüz küçük bir çocukken düşüp dizlerimi kanattığım zamanlarda bile sevmezdim. Acıdan burnumun ucu dahi sızlasa yüzüme zoraki bir gülücük yerleştirir, "Acımadı ki," derdim. Acı ya da keder ne kadar derin de olsa ait olduğu yerde, kalbimin içinde kapalı kalmalıydı.Tıpkı şimdi de olduğu gibi.

Lavabodan döndüğümde grup hareketli bir şarkıya başlamıştı. Masamızdaki tabaklar toplanmış, onların yerine gecenin başında gözüme kestirdiğim ananaslı içkilerimiz gelmişti. Josh havayı değiştirmekte kararlı gözüküyordu ve bu da benim küçük, "acımadı ki," oyunuma kolaylık sağlıyordu. Gözlerimin içine bakarak, "Haydi bana kendinle ilgili bir şey itiraf et," dediğinde istemsizce sırıttım.

Sorduğu gibi aklıma ilk olarak ondan etkilenmemek için gözlerini şaşı hayal ettiğim zamanlar gelmiş olsa da ona çaktırmamaya çalışarak, "Ne gibi bir itiraftan bahsediyoruz?" diye sordum.

"Mesela, neden buradasın?"

"Benden öyle Josef'inki gibi bir hikaye beklemiyorsundur umarım. Falımda çıkıp senin peşine takıldığım falan yok, öncelikle buna bir açıklama getirmiş olalım da."

"Falında başkası bile çıkmış olsaydı sen beni görünce onun peşini bırakırdın biliyorsun, değil mi?"

"Tanrım! Nasıl bir özgüven bu? Yok mu benim için de tüyoların?"

"Doğuştan gelen bir şey bu, senin için yapabileceğimiz bir şey yok maalesef," diyerek güldükten sonra, "Sanki konuyu değiştiriyormuşsun gibi hissediyorum," diye sıkıştırdı beni.

"Pekala, karşılığında ben de senden bir itiraf duyabileceksem eğer neden olmasın," dedim ve Josh teklifimi kabul ettiğinde neden burada olduğumu açıklamaya hazırlanmak için bir derin nefes daha aldım. Hiç kimselere açmayıp sır gibi sakladığım iki saklı kutum vardı ve ben ikincisini de Josh'a açmak üzereydim.

"İngiltere'den döndüğüm zaman hayatımda erkek arkadaşım ve o dönem aynı evi paylaşıyor olduğum en iyi arkadaşım Derin dışında hiç kimse kalmamıştı. İstanbul'da yaşayan tek bir akrabam bile yoktu. Aynı şehirde değilken de görüşmek zor hatta neredeyse imkansızlaşıyordu. İstanbul, başlı başına insanı yutan bir şehir. İşler böyle olduğunda ben de tüm hayatımı o ikisi üzerine oturtmuştum. Annemle babamı kaybetmemin üzerinden iki sene geçmiş ama ben hala kendimi toparlayamamıştım ve tek desteğim o ikisiydi."

Durup çok mu detaya iniyorum acaba diye düşündüm ve konuyu çıkmaza sokmadan paldır küldür söylemeye karar verdim. "Neyse işte, sonra bir darbe de onlardan yedim," derken kelimelerin dudaklarımdan çıkış hızına ben bile şaşırmıştım. "İkisini birlikte yakaladım. Hem de benim evimde. Düşündükçe hala gözümün önünde canlanıyor kucak kucağa o görüntüleri."

Josh'ın tek kaşı kalkarken ben konuşmaya devam ettim. "Kendinden emin, bir halının üzerinde dimdik duruyorsun ve hayatta en güvendiğin insanlar gelip sen fark etmeden o halıyı hızlıca ayaklarının altından çekiyorlar. O an hissettiğim, bu duygunun birebir aynısıydı. Ve bu kez düştüğümde kalkacak gücüm de yoktu. Ben de-"

"Kaçtın," diye sözümü böldü Josh. "En iyi bildiğin şeyi yaptın yani."

"Ne yapmalıydım? Kalıp intikam mı almalıydım? Kimden? Ne için?" diye cevabını bile beklemediğim soruları ardı arkasına sıralarken Josh'ın bana bir değişik baktığını fark edince durup, "Ne var?" diye çıkıştım ona.

SON YOKUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin