Bölüm 4

1K 268 260
                                    

İlk hafta sonumu, hiç uyumadan geçirdim desem, yalan söylemiş sayılmam. Bay Rivera'nın onayıyla hiç vakit kaybetmeden parti hazırlıklarına başladık.

İlk olarak rakiplerimiz Campbell ve Rodriguez'e davet gönderdik ve her iki markadan da olumlu yanıt aldık. Davetli listesi hazırlanınca, davetiyelerimiz de gönderildikten sonra basına haber verildi ve pazar akşamı tam donanımlı olabilmek için tüm şirket, canla başla, dört koldan çalışmaya başladık. Hiç kimse, 'Bu iş benim işim değil, benimle ilgisi yok,' demiyor, herkes elinin yetiştiğine uzanıyordu.

Lobideki arabalar çıkarıldığında bar kısmını ve sahneyi kurduk. Mia, ünlü bir Dj ile anlaşma sağlamıştı. Haberi verdiğinde, ona sevinçle sarıldım. "İlk günden anlamıştım sendeki bu potansiyeli," dedim. Gözlerinin ışıl ışıl parlamasından belli oluyordu sekreterimin işini ne kadar severek yaptığı ve ben de onunla çalışmaktan son derece memnundum.

Emma da parti hazırlıklarında beni hiç yalnız bırakmamıştı. Vakit gece yarısını çoktan geçmiş olmasına rağmen ışıklandırma sisteminde bir sorun olduğundan dolayı çalışmalar devam ediyordu. Biz de Emma ile masa örtülerini yerleştiriyorduk. Emma kurdelesini bağlayamayınca kendi masamı bırakıp onun yanına geçtim. Bir yandan da, "Bu kadar yormana gerek yok kendini, yarın daha zor bir gün olacak, gidip uyumalısın," diye söyleniyordum ama cevap olarak bir kez daha o inatçı gözleriyle karşılaştım. Böyle baktığında konuşmaya bile gerek duymuyordu.

Pes edip konuyu değiştirmeye karar verdim. Bir sonraki masanın kurdelesini bağlamaya başlarken, "Toplantıda bana son itirazda bulunan kimdi?" diye sordum. "Kumral, kirli sakallı olan adam."

"Arabaları iki günde yetiştiremezsiniz diyen mi? Will o, bizim pilotun menajeri. Kendileri, toplantılara teşrif etmedikleri için Will onu temsilen katılıyor."

Menajeri de kendisi gibi herhalde diye düşündüm. Dünyanın merkezinde onlar vardı ve her şey onların isteklerine göre olmak zorundaydı. Bu kadar zorluk çıkartırken Louise neden hala onunla çalışmakta ısrar ediyor, anlamıyordum. Emin olduğum tek şey, Josh ile çalışmaya devam edeceksek, birinin ona haddini bildirmesi gerektiğiydi. Bu kişi ben de olmak isterdim tabi ama adamla karşılaşmamız bile mümkün olmuyorken, pek olası bir ihtimal değildi bu.

"Partiye gelir herhalde?" diye sordum, düşüncelerimden sıyrılarak. Emma anlamayarak bana bakınca, "Josh," dedim.

"Gelir artık herhalde, eğlenceyi kaçıracağını sanmıyorum."

Sonunda yarın ünlü, şımarık pilotumuzla tanışabilecektim. En son, lisedeyken izlediğim yarışlarından hatırlıyordum onu. Gerçekten çok yakışıklıydı ama şimdi orta yaşlarda olmalıydı herhalde. İnsanın, yaşı ilerledikçe ağırbaşlı olması gerekmez miydi? Üstelik gençliğindeki gibi peşinden koşturan, onu görebilmek için birbirini ezen hayranları da azalmış olmalıydı.

Kafamdaki sorular birbirlerini kovalarken ellerimi belime yerleştirip, "Bu gecelik yeter bu kadar," dedim Emma'ya. "Kırmızı halıyı da yerleştirdikten sonra çıkalım." Omuzlarım ve belimdeki ağrı bir yana, bacaklarımı biraz daha zorlarsam beni taşıma görevlerinden istifa edeceklermiş gibi duruyorlardı.

Bir kaç saat uykudan sonra tekrar işe döneceğimiz için Emma'yı da bende kalmaya ikna ettim ama daveti yaparken evimde misafir odasının olmadığını göz önünde bulundurmamıştım. Koltukta yatma ihtimalinin ise düşüncesi bile kötüydü. İkimizin de saatlerdir çalışmaktan beli ağrıyordu ve o an koltuk gözümüze düşman gibi görünüyordu. Bir anlaşmaya varamayınca, beraber benim yatağımda yatmaya karar verdik.

Emma'yı, Derin'e benzetmek, karşılaştırmak ya da onun yerine koymak istemiyordum ama daha önce Derin'den başka hiç bir arkadaşımla beraber yatmamıştım. Hiç kimsenin bana Derin kadar yaklaşmasına, beni onun kadar iyi tanımasına izin vermemiştim. Derin'den sonra ise hiç kimselere güvenemez olmuştum.

SON YOKUŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin