42 ¿

74.5K 4.9K 941
                                    





İyi okumalar.

*



"Haydi Alya!" derin bir nefes alıp karşı takıma ve kendi takımımıza baktım. Son dakikaları yaşarken ufak bir anlaşmazlık çıkmıştı.

Bugün tam anlamıyla her şey belli olacaktı. Ben birilerinin gözünde bugün ya var olacaktım ya da sadece olacaktım. Bu Türkiye 'de olan son maçtı ve şuan bir sürü ciddi insan bizi izliyordu. Yağmur zorla içeri girmiş yanımda olmakta ısrarcı olmuştu.

"Tamam millet maçı bitiriyoruz." hakem düdüğü çaldıktan sonra antrenör olan adam bana doğru geldi. "Adın ne senin ?"

"Nehir Alya Erel." kafa salladı. "Çıkışta gitme olur mu?" kafa salladım. "Peki."

Kapıdan çıkıp üstümü değiştirmek için soyunma odasına giderken Yağmur koridorda koşarak bana gelip üstüme atladı. Kollarını benden çektiğinde bize garip bakışlar atan kızlara göz ucuyla bakıp Yağmur 'a döndüm. "Nasıldı?" dediğimde "Süperdin. Senden iyisi yoktu." dedi. Birlikte soyunma odasına girdik. Buraya gelirken giydiğim gül kurusu eteği ve krem rengi boğazlı bol kazağı giydim. Ceketimi de alıp saçlarımı ördüm.

"Sen niye güzel giyindin böyle?"

Gözlerimi devirdim. "Ne demek istiyorsun sen?" dediğimde güldü. "Bugün özenmişsin işte." kendime bakıp "Ee güzel olmuş muyum?" dedim.

"Taş taş." dedi. "Burdan çıkınca Mert 'le buluşacağız. Okula gidecekmişiz. Gül hoca diğer beden eğitimi öğretmenleri ile konuşmuş kazandığımız maçları düşünürsek takımı yemeğe çıkarıyorlarmış."

"Mert ne alaka?"

"Hoca ona Alya ile gel demiş öyle dedi." omuz silkti. Çıkış kapısına gelmeden danışmada durdum. "Ne oldu?"

"Dur dediler." dedim. Beş dakika kadar sonra bana bekle diyen adam koridorda belirdi. "Gel Nehir." ayağa kalkıp peşinden gittiği odaya girdim. Girmemle bir boğaz temizleme ihtiyacı hissettim. Beş kişi falan vardı çünkü. "Merhaba," dedi birisi bozuk bir Türkçe ile. "Merhaba." dedim. "Dil kursu alıyor musun?" kafa salladım. "Alıyorum."

"Çok iyi çok."

"Hangi lise de okuyorsun?"

"Aselkent Lisesi." büyük ihtimalle okulumun adını bir kağıda yazdı. "Maçta ki performansın güzeldi. Şimdiden güzel haberi al istedik. Seneye hazırlıklara başlasan iyi olur."

"Seneye derken ben 11. Sınıfım." güldü. "Tamam işte. Seneye oradasın. Bu yıl olması gerekiyordu. Senin gibi  yeteneği her zaman bulamayız ama bu yıl ki yurt kontenjanı doldu. " kaşlarım kalktı.

"Anladım." dedim. Gülümsedi.
"Çıkabilir miyim?" dediğimde kafa salladı. "Geleceğin yıldızı." dedi. Kapıyı kapattığımda Yağmur duvara yaslanmış telefonuyla oynuyordu. "Ne oldu kankam?"

"Yok bir şey."

"Bir şey var." dedi. "Seneye için diyor bunlar. Üniversite de değil. Hem üniversite hem de bu seneki son yılımı." Yağmur durdu. Sonra bir an da bana sarıldı. "Özlerim ki."

"Sensiz ne yaparız lan biz." dediğinde sesi kırık geliyordu. "Ama iyi olacak." dedi kollarını çekip. "Hava atacağım hep." dedi gülümsemeye çalışarak. "Susma hakkımı kullanıyorum." dedim. Birlikte dışarıya açılan büyük kırmızı kapıdan çıkıp, küçük bahçe içersinde duran bisikletlerimize yöneldik. Bugün hava çokta kötü değildi. Bizde bisikletlerle gelmiştik. "Senin bisiklet ne olacak Mert  var."

"Kendi düşünsün." dedim.

Ben parka sürerken Yağmur 'da eve sürdü. Parkın girişinde durup telefonumu çıkardım. Önce annemi aradım.

Yazıyor... (Depresif Kız) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin