44 ¿

65.1K 4.7K 904
                                    



*

"Alya hadi kalk kızım." yorgana sarıldım. "Anne kalkmayacağım."

"Sesine ne oldu senin?"

"Anne ne olursun şimdi değil." kapı sesini duyduğumda bir kez daha şükrettim. Annem kadar anlayışlı bir kadın görmemiştim. Yorganı üzerimden atıp paket peçeteyle burnumu sildim. Gözümden akıp giden yaşlar yorganımı ıslatmıştı. Dünden beri ağlıyordum. Çünküsü belli işte.

Çünküsü bitirdi.

Çünküsü yaktı işte.

Ayağa kalkıp burnumu çekerek cam kenarına geçtim. Alper evlerinin önünde ki karları temizlerken izlemeye başladım. Gülümsemem bu zamana kadar olmamıştı. Genel de hala olmuyordu. Düşünmem yetiyordu ama kalbi başkasına atıyorken biz olmazdık. Olamazdık.

Hissetmek ayrı hissettirmek ayrı bir şeydi. Ben hissettiğim gibi hissettirmemiştim. Oda şuan belki bana hissettirdiği gibi hissetmiyordu.

Bir damla daha gözümden kayarken kendimi sorguladım. Kendime bile zar zor itiraf ettiğim hislerimi, daha kendime adam gibi tanıtmamışken onun beni sevmesini beklemek aptallıktı. Beni sevmesini beklemekte öyle. Çünkü ben ona ne yapmıştım ki? Sorun çıkarmış, onu suçlamış, uzaklaştırmak için sürekli laf söylemiştim. Farkına vardığım bu an da çok geç kalmıştım.

Geç kaldığım anlar boğazımda takılırken onu izlemenin bile verdiği bu hissiyatın hangi akla sığar bir yanı olduğunu düşünmekte zorlu çektim. Bakarken bile insan böylesine hisseder miydi? Böylesine derinden ve içten. Gittiği gün bana ne olurdu? Ne olurdum ben? O başkasına bana güldüğü gibi gülerse, bana baktığı gibi bakarsa? Ben onu görmezken herkes görürse ve onu görenler benim onda tattığım bu tarifsiz hissi tadarlarsa?

Olmaz.

Öyle yaşanır mı ki?

Böylesine hissederken kaybetmek çok yakardı.

Çok fazla hemde. Gözlerimi kapatıp cama yaslandım. "Yapma ne olursun." gözümden kayan yaşı hissettim ama silmedim. "Başkasını sevme." Bir yaş daha kaydı. "Gitme. Ben sana diyemiyorum ama sen gitme."

Gözlerimi açıp camdan uzaklaştım. Yatağıma geri oturdum.

Telefonum çaldığında oflaya puflaya yatağın içinde aradım. Bulduğumda ekranda yazan Yağmur 'un ismiyle meşgule verdim. Tekrar aradığında açıp kulağıma yasladım." Ne var? "

" Size geliyorum. Kardan adam yapacağız." yatağa sırtımı bıraktım. "Evet Annem' de İtalyan." dizlerimi kedime çektim. "Alya hadi be. Kırma lan hevesimi. Yapalım işte, geliyorum vallahi. Üstünde zıplarım." gözlerimi devirdim.

"Yağmur?"

"Alyam..."

"Defol." telefonu kapatıp yatağa bıraktım. Kafamı yastığa gömüp kendimi boğma planları yaptığım o kısa sürede evin kapısı çaldı. Çok geçmeden de kapım açıldı. Yağmur bana ışıltılı gözlerle bakarken "Karga şeyini yemedi." diye homurdandım.

"Bir dakika ya." dedikten sonra yanıma gelip önümde eğildi. "Ne oldu sana?"

"Ne olmuş bana? İyiyim ben."

"Lan perişansın." saçlarımı geriye attım. "İyiyim ben iyi." işaret parmağı ile gözümün altını okşadı. "Seni böyle ağlatırsa sevmem onu." dediğinde olabilirmiş gibi gözlerim doldu. "Ağlatmadı o." dedim. "Onun bir suçu yok." yoktu.

"Gel hava almış olursun hadi kalk. Kardan adam yapalım. Malum gerçeği bulunmuyor kar olanıyla idare edeceğiz."

Ayağa kalktım. "Tamam ama kıyafet falan giydirmem." kafa salladı. Dolabımı açıp siyah kot pantolon ve gri bir kazak çıkardım. Yağmur odadan çıkınca üstümü giydim. Çoraplarımı giyip montumu alıp odadan çıktım. Botlarımı giyerken Yağmur yanıma geldi. Oda ayakkabılarını giydi. Kafamı kaldırınca annemle göz göze geldim. Elinde tuttuğu gri eldivenleri uzattı. Uzanıp yanağımı öptü. Gözlerimi kapattım. Kollarımı beline sardım.

Yazıyor... (Depresif Kız) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin