¿ 2

123K 7.6K 3.9K
                                    

Sınıf grubu kuruldu. 11-B

Eklendiniz.

+905××××××××Yazıyor...

+905: Arkadaşlar yeni sınıflar belli olduğu için hemen sınıf grubu kurdum. Memnun olmayan çıksın.

+9054: Niye çıkalım? Çok iyi yapmışsın.

Gruptan ayrıldınız.

Telefonumu cebime koyup karşı caddeye geçtim. Hızlı adımlarla durağa geldiğimde yüzümden düşen bir parçaydı. Kim sabahın köründe kalkıp okula gitmeyi severdi ki? Özellikle tüm yaz öğleden sonra kalkmış birisi için bu daha da katlanılmaz oluyordu. Yan tarafımda bir hareketlilik olduğunda nefes nefes birisi durağa gelmişti.

"Abi bir bilet versene."

"EyvAllah."

Yanıma gelip ayakta dikilmeye başladığında göz ucuyla baktım. Dün gece pencereden baktığım çocuktu.

"İnsanları dikizlememen gerekiyor." Umursamayıp kaşlarım çatık ileri doğru bakmaya devam ettim. Üzerimde bakışlarını hissediyordum ama  sabah sabah kavga ederek enerjimi harcamak hiç istemiyordum. Daha Allah bilir okulda beni ne aklı kıt organizmalar bekliyordu.

Beklemekten sıkıldığım bir süre sonrasında otobüs nihayet geldi. Hızla öne atıldım ama yanımda duran çocuk beni ittirip önüme geçti. Otobüse bindiğinde peşinden gözlerimi devirerek ben bindim. Ayakta dikiliyordu. Malum pazartesi günün kalabalığını yaşıyorduk. Oturmaya yer bulsak bile anında yaşlı biri geliyordu ve kalkmak zorunda kalıyorduk zaten. Mecbur yanında dikilmeye başladım. Kahverengi saçlı, beyaz tenliydi.

Uzun boyluydu.

Sporcuya benziyordu.

Fiziği güzeldi.

Otobüsün tavanında olan düğmeye basmak için hareketlenğimde bir el daha uzandı. Göz göze geldiğimizde elimi çektim. Otobüs durduğunda önce ben sonra o indi. Okul binasına yürürken o da yürüyordu. Arkamı döndüm. Elleri ceplerinde bana gülümsedi.

"Beni mi takip ediyorsun sen?!" diye cırladığımda kafasını sola yatırıp ukala bir şekilde sırıttı. "Nerden anladın?" dedi alayla. Gözlerimi devirdim. "Nordon onlodon? Yüzündeki salak sırıtıştan anladım." Gülmeye devam ettiğinde dik dik suratına bakıyordum.
Kendi kendime okulu hatırlatıp enerjime ihtiyaç duyacağımı tekrarlayıp arkamı dönüp okula yürümeye devam ettim.

*

Yeni ders programına göre dersimiz beden eğitimiydi. Yağmur'la aşağıya doğru inerken omzumdan iterek "Beni engelledin." dedi. Kızgın değildi. Alışmıştı bu halime. Onu genel de engeller. Sonra kaldırırdım. Engelleme huyum vardı.  Sonunda yine kaldırıyorsam niye bu kadar takılsın ki değil mi? "Sende çok uzatıyorsun ne yapayım?" bana ters ters bakışlar atmayı kesip spor salonunun kapısına baktı.

"Neyse. Basketbol antrenörünü gördün mü? Kısa süreli takımı o çalıştıracakmış. Maaşlı değil. Sadece yardımcı olmak için gelen biriymiş. Duyduğuma göre basketbolcu. " omuz silktim. "Desene başımıza yeni bir dert."

"Hiç belli olmaz. Hem bizim kızlar çok yakışıklı olduğunu söylüyorlar. Bence iyi biri."Birisi omzuma çarptığında geriledim.
"Yuh anasının gözü." diye söylendim. Kafamı kaldırırdım. Penceredeki, aynı zamanda otobüsteki, aptal dediğim dangalaktı.

"Önüne baksana aptal." diye çıkıştım.

Sinirli görünüyordu. Üzerinde beden eşofmanları vardı. Geçip gittikten sonra Yağmur beni dürttü.
" Sen o kim biliyor musun?" dedi gözlerini kocaman açarak.

"Cumhur başkanının oğlu mu?" dedim. Gözlerini devirdi.

"Basketbol antrenörü."



***

Oy vermeyi unutmayın lütfen.

Yazıyor... (Depresif Kız) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin