5

6.2K 337 250
                                    

10 yaşındaki çocuğun sevinçten gözleri parlıyordu. Harika bir maç seyretmişti ve üstelik sevdiği takim kazanmıştı. İmali bir şekilde asla Irlanda'nın kazanamayacağını söyleyen Sirius'a baktı. Bir yandan Remus ile gülüyorlardı, bir yandan da boynundaki İrlanda atkısını düzeltiyordu.
- Bu hayatımdaki en iyi maçtı. Eeee Sirius bize ne ısmarlayacaksın?
Tabi ki de iddaya girmişlerdi. Gürcistan'ı tutan Sirius kaybetmişti.
- Bir şeyler ayarlarız. İzteksizce burun kıvırdı. 3 çocuk eve cisimlendiler.
Harry eve gelir gelmez posterler ile dolu olan odasına çıktı ve kendini yatağına attı. Bugün çok yarulmuşlardı. Önce muggle tarafina gitmişlerdi ardindan maça. Muggle tarafın da Harry bir muggle arkadaşı ile buluşmuştu. Onun ile sinemada tanışmıştı be çok iyi anlaşmıştı. Babası ile de Remus ve Sirius anlaşmıştı. Birlikte bugün takıldılar.
Aslında Harry'nin pek arkadaşı yok.
Büyücü dünyasında ünlü oldugu için onun ile sadece ünü yüzünden arkadaş oluyorlardı. Bu yuzden Harry'nin arkadaşları hep muggleydi.

Bir kaç dakika sonra kapısı vuruldu. İçeri giren Remus'tu. Yatakta uzanan çocuğa baktı ve:
- Demek çok yoruldun. Sirius ile benim Dumbledore ile buluşmamız lazım. Gelebilirsin sadece bir kaç belge göstereceğiz. İstersen evdede kalabilirsin ama.
- O tuhaf kadın bana bakmaya gelecek mi?
Bahsettiği kadın buraya pek de uzakta oturmayan kızı ile yaşayan yaşlı bir teyzeydi. Biraz kafadan çatlaktı ama Harry'e 7 yaşından beri güzelce bakıyordu. Harry memnun olmasada.
- Evet, Bayan Chıld sana bakacak. O kadına ne zaman alışacaksın acaba.
- Asla. Hem ben de sizinle gelmek istiyorum. 1. İş için mi bulunuyorsunuz 2. İş için mi?
Remus her zaman Seherbazlık için 1. , yoldaşlık için 2. İş tabirini kullanırdı.
-1. Gel tamam. Biz aşağıdayız. Üstünü değiş ve gel.

Üstünü hızlıca değişip aşağı indi. Sırtındaki çantayı gören Sirius:
- Içinde ne var. Yatıya gitmiyoruz.
Yüzünde pis bir sırıtışla baktı. Harry ve Remus gozlerini devirerek tisladilar.
- Sen espiri yapma Pati tamam mı?
- Sadece bir kaç kitap Siri amca. Orada sıkılırsam okurum degil mi?
Sirius tiksinir gibi baktı. Kitap okumaktan pek haz etmezdi.
- Afferin Aylak. Kendin gibi kitap kurdu ettin.
Harry gülümsedi ve tek el hareketi ile kapıyı açtı. Kapıya doğru yöneldi:
- Tartışmanız bittiyse ben dışardayım. Gelin ve cisimlenelim.
Kapıdan çıktı ve kapı bu sefer kapandı.
Sirius hayretle:
- İşte bu havalıydı.

Cisimlendikleri anda Harry duraksadı. Bu hisse bir türlü alışamamıştı. O mide bulantısı ve baş dönmesi... Bir kaç saniye durdu. Sonra Sirius ve Remusu takip etti. Bakanlığa gelmişlerdi. İnsanlar ile dolu koridordan geçtiler ve sonunda asansöre ulaştılar. En üst kati tusladilar. Asansörde onlar ile binen kişiler sürekli olarak Harry'i süzüyordu. Tam olarak tanışmasalarda onun kim olduğunu az çok tahmin ediyorlardı. Bu his onu hep rahatsız etmişti. O minnettarlik ve sevgi. Bilinçsiz olarak yaptığı bir şeyden dolayı neden bunları hissediyorlardı ki. Annesi ve babası... Asıl kahramanlar onlardı.
Sonunda kata gelmişlerdi. Harry resmen koşarak kaçtı. Neredeyse her hafta geldikleri koridoru geçti ve kapıyı çalarak odaya girdi. Peşinden de ailesi.
Dumbledore onları gördüğü anda koltuğundan ayaklandı. Ilk basta Harry olmak üzere onlari mavimsi koltuklara yönlendirdi. Onlara teker teker sekerleme uzattı. Sarı şekerlemeyi Harry sevmesede nezakketten aldı.

Yetişkinler bir süre boyunca konuştular. Harry tüm o zamanda kitaplarini okudu. Muggle kitaplarini seviyordu. Gerçekten iyi kurguları vardı. Geçen sefer tam 6 tane almıştı. Sirius ayaklandiginda o da ayaklandı ama Remus onu geri oturttu.
- Dumbledore senin ile konuşacak. Güçlerin ile ilgili. Ne derse yap tamam mı?
Harry bu adama bir türlü ısınamıyordu. Aslında iyi biriydi ve herkes onu severdi. Ama ne bilsin işte...
Kafasını salladı ve geri oturdu.

Dumbledore karşısına geçti ve oturdu. Gece mavisi sisli gözlerini çocuğa dikti. Koyu yeşil cübbesi ile gayet yaşlı görünen adam gülümsedi. Harry'e göre belki de 300 yaşındaydı. Ayrica Dbledore bir zihinefendardı. Bu yüzden yanında Harry onun yanındakyen zihninin pencerelerini kapatırdı. Dumledore biraz durdu ve kapı açıldı.
Içeriye uzun boylu, sivri boyunlu' siyah saçlı biri girdi. Severus Snape...
Bu adam Narry'den pek haz kapmazdı. Snape onların tarafındaydı , ama yine de babasına ve annesini yaptıklarından sonra ona da pek inanmamıştı. Zaten Sirius ve Remus ondan nefret ediyordu. Remus biraz daha az ama Sirius tüm kalbiyle.
Siyah saçlı adam geldi ve durdu. Dumbledore:
- Harry bu adam Severus Snape. Zaten birbirinizi tanırsınız.
Tanımazlar mı? Her yoldaşlık toplantısında karşılaşıyorlardı. Ama malesef Snape Harry'e pek iç açıcı davranmamıştı. Harry daha 4 yaşındaydı ama ona tam bir pislik gibi yaklaşmıştı. Sırf babsina benzediği için. Kuzguni siyah saçlar ve zümrüt yeşili gözler.
Snape tehditkarca:
- Bu gün sana biraz zihin kontrolü öğretmeye çalışacağım. Tabi başarabilirsek. Ben bir zihinfendarım.
Alayla karışık konuşmuştu. Dumbledore iyi şanslar dileyerek gitti. Snape ilk önce işin inceliklerini anlatmaya başladı. Konuştu ve konuştu. Sirasibile ne yapacaklarını anlattı. Arada bir laf sokmayı ihmal etmedi tabi.
- Şimdi Potter zihnine girecegim ve sen de bana engel olmaya çalışacaksın. Veya hiç bir şey göstermemeye. Ufak bir sırıtış ile mırıldandı.
Harry ani bir hisse kapıldı. Zihnine girmeye çalışıyordu. Harry usta bir hamle ile tüm anılarını unuttu. Zihnini öyle bir boşalttı ki Snape sadece boş bir alan görebildi. Beyaz bom boş bir alan. Snape zihninin sınırlarını zorladıkça o da kendini zorluyordu. Bazen kontrolü kaybeder gibi olsada toparlıyordu. Rn sonunda Snape nefes nefese zihninden çıktı. Bir kaç dakika dizlerine tutunarak soluklandı. Harry de yorulmuştu. Zihninin sınırlarını hiç bu kadar zorlanmıştı. Snape şaşkınlık ile:
- Sen bir zihinbendarsın.
- Evet, sanırım öyleyim. Bayan Child de öyle olduğumu söylüyor. Ama zihinbendarlar doğuştan yetenekliler, ben ise sadece çalıştım.
Snape hayret içinde:
- Bana neden söylemedim o zaman? Ben seni eğitecektim. Başka kimler biliyor bunu?
- Bayan Child dışında kimse. Zaten ondan yardım istedim. O bir zihinfendar. Hem bana biliyormusun diye sormadınız. Sorsaydiniz söylerdim.
Snape acı çeker gibi mırıldandı.
- Fazla yeteneklisin. 10 yaşında biri bu kadar iyi olamaz. Hem de zihinbendarsın. Bunu geliştirmelisin.

Harry'i övmek ona fazlası ile acı vermişti anlaşılan. Bu kadar yetenekli bir çocuk harcanmamalıydı. Voldemort haklı dedi içinden. Bu çocuk yıllar sonra inu yok edebilecek güce ulaşabilir. Harry :
- İzninizle.
Ayaklandı.
- Bana bir şey ögretmeyecekseniz ben gidiyorum.
El hareketi ile masaya yayılmış kitapları çantasına girdi. Canta kapandı. Gitmeye hazırdı.
Snape bir kez daha hayrete düştü. Bu yaşta asasız sihir. Hem de bu kadar ileri düzey. Harry evin yolunu tutarken Snape düşündü.
Acaba sevdigi kadının oğluna kötü mu davranmıştı?
James'in oğlu olsada böyle davranmamalı mıydı?
Hata mı yapmıştı?

Bir tık daha uzun bir bölüm.
Sınavlar bitmek üzere. Sadece tarih, bilgisayar, din ve temel dini bilgiler kaldı. Bazı sınavlarım rezalet bazıları iyi. Yapmaya çalışıyorum işte. Sizinkiler nasıl ?

Bir soru #
Snape mi-
Dumbledore mi-

Ben Snape derdim sanırım...

Farklı Bir Hikaye- Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin