31

1.8K 109 29
                                    

-Emin misin?

Harry salonda bir şağa bir sola yürürken bıkkındı. Bu durum onunda hoşuna gitmiyordu. Ve ona tekrar ve tekrar sorulması...

-Evet, eminim dedim ya! Nerede görsem tanırım. Hem beni ona çeken bir şey var.

Hissettiği şey tuhaftı. Diademe yaklaştıkça kendinden bir parça buluyordu sanki. Midesi kalkıyor tuhaf hissediyordu. Bunun nedenini Voldemort ile bağlantılarından olduğunu düşünüyordu. Hislerinde yanılmayacağını umuyordu.

Sirius iç çekti ve karamsarca Remus'a baktı.

-Ben Tonks'u haber vereceğim.

Remus hareketlendi. Son hortkuluk için seherbaz arkadaşlarına haber vermeli idi. Sirius ise yüzünü ekşitti.

-Eğer bu son hortkuluksa savaş yakındır Rem! Hem de çok yakın.

-Biz de bunu istemiyor muyuz zaten dostum. Onun bir an önce ölmesini, dostlarımızın öcünü almayı.

Sirius bir yandan Harry 'e bakarak kafa salladı. Ne yapacaklarını kestirmek zordu.

-O zaman ben de Dumedore' ye haber vereyim. Snape'yi göndersin. Her türlü yardıma ihtiyacımız var. Bir de Hogwarts'ı korumaya alsın tabi.

Harry işlerin bu kadar ciddiye bineceğini tahmin etmişti. Bu aralar başı sürekli ağrıyordu. Şu an olduğu gibi. Voldemort 'u hissedebiliyordu. Başını ovdu. O tanıdık uğultu hiç kesilmiyordu. Her zaman onunla olan bir parça gibiydi artık. Sanki yokluğunu yadırgayacak gibiydi.

-Harry! Ben Hogwarts 'a gidiyorum. Gelirim.

Sirius çocuğa baktı ve cisimlenmek için evden ayrıldı. Remus çocuğa baktı. Iclerindeki gerginlik hissediliyordu.

-Evlat. Ben bakanlığa gideceğim. Evden ayrılma. Evde kal. Gelince neler olacağına karar veriniz .

Çocuğa baktı. Harry sakin kalamıyordu. Diademden emindi. Ama işler bu kadar ciddiye binince korkmuştu. Ya tahmininde yanılıyorsa! Ya sadece bir taç ise. Sıradan bir taç.

Bu ihtimal onu yiyip bitiriyordu. Bir yandan dostunun bu kadar ciddi bir işe nasıl bulaştığı sorusu vardı. Diadem onun eline nasıl geçmişti. Babasının olduğu söylemişti kız. Büyük annesi bir antikacıdan alıp oğluna vermiş. Babası da kızına, Lily'e 16. yaş gününde hediye etmiş.

Harry evde kal diyen Remus'u terar anımsadı. Bu sözü söylemesi kolaydı. Harry iç çekti. Askıdan montunu aldı ve kapıdan çıktı.

................................

Dumbledore'nin Odası

-Sirius bu söylediklerinin fazla iddali sözler.

Dumbledore karşısında aceleyle konuşan adama baktı. Söylediklerinde emin gibiydi. Ama yıllardır bulunamayan bir şeyin bir anda ellerine düşmesi sıra dışı idi.

-Bunda emin. Harry emin. Ona güveniyorsunuz değil mi Dumbledore , Efendim!

-Elbette. Harry'e canımı bile emanet ederim. Ki Voldemort ile aralarındaki bağ düşünülünce... Eğer gerçekten Diadem ise hissetmiştir.

Sirius anlamıyormuş gibi kafasını salladı.

-Eğer eminseniz sizi tutan nedir. Bir ekip toplayalım ve son hortkuluğu yok edelim hadi.

-Yok edince olacaklar beni korkutuyor. Bunu hissedecek ve bir savaş açacak. Ve...

-Ve?

-Bir şey yok Sirius.

Sirius adama baktı. O puslu gözlerinin ardında sakladıkları olduğu belli idi. Onun bir bildiği vardır derdi hep Remus. Kendilerini çoğu sırrı sormaktan hep geri tutmuşlardı. Ama şimdi işler farklı idi.

-Dumbledore, bizden ne saklıyorsun?

Adam bir belirti vermeden kafasını kaldırdı ve genç adama dikti.

-Bunu öğrenmenizin zamanı mı bilemiyorum Sirius!

-Dumbledore, yeter artık. Savaş kapıda. Yarın yaşayacağımız bile belli değil. Ve Harry tehlikede. Beni anlıyor musun! O tehlikede. Ve elimden hiç bir şey gelmiyor.
Yeter artık!

-Sorun da bu zaten. Harry.

Sirius Harry'nin ismini duyduğu anda yüzünü eşitti.

-Snape onun hakkında bir şey mi öğrenmiş?

-Bu öyle bir şey değil. Bunu Voldemort bile bilmiyor. Bilseydi böyle davranmazdı. Bilseydi Harry'i öldürmek istemezdi.

-Onu korumanın bir yolu mu var yoksa?

-Bu bilgi ile Voldemort Harry'i öldürmek istemeyecek. Ama biz...

-Şöyle şunu!

-Sirius Harry bir hortkuluk!

Sirius duyduğu kelime ile şok oldu. Yanı başındaki koltuğa tek eliyle tutundu ve adama baktı.

-H...ho...hortkuluk mu? Harry mi? İmkansız!

-İmkanı var çocuğum.

- Voldemortbilmerembunu yapamaz.

-O izin olduğu gece. İstemeden ruhunun bir parçasını Harry'e aktardı. Lily'nin koruması sayesinde büyüsü geri tepti. Kendisini vurdu. Ve ruhu o anda yaşayan tek varlığa tutundu.

-Harry'e!

-Diadem son Hortkuluk değil. Son hortkuluk Harry. Bu yüzden Voldemort ile bu kadar bağlantılı. Bu yüzden duygularını hissediyor. Ve bence bu yüzden Voldemort onu yok etmek istiyor. Küçükte olsa ruhları aynı. Ikisi de birbirini çekiyor.

Siriusbir an durdu. Sonra dolan gözleri ile aniden devam etti.

-Ama bu.... bu demek ki...

-Harry zamanı gelince ölmek zorunda.

-Olmaz!

Bunu söyleyen Sirius değildi. Kapıda olanları seyreden 3 çocuk ve 1 adamdı.

-Bu acımasızca, dedu Ginny. Hermione'ye baktı. Kızın gözleri dolmuştu. Ron ise hareket edemeyecek durumdaydı.

Hemen yanlarında duran Severus Snape ise kızgınlıktan köpürüyordu. Çocuklara baktı.

-Duydunuz işte şimdi gidin! Bence fazlasını bile duydunuz.

Çocuklardan hiç biri itiraz etmedi.

Kapıda sadece Snape kalmıştı. Dumbledore'ye doğru yürüdü.

-Sen! O çocuğu zamanı gelince ölsün diyemi korudun yani. O bir değil KURBAN değil.

Sirius bu çıkışa şaşırsada hak verdi.

-Başka bir yolu olmalı !

-Yok, dedi Dumbledore.

Snape;

-Onu ölsün diye mi korudum seni yaşlı ihtiyar!

-Ne yapsaydım Severus.! Bebekliğinde o bir hortkuluk diye hemen oldursemiydim. En azından yaşadı . Bir yol aradım yıllarca. Ama yok!

-Yaşadı. Yaşadı ama keşke yasamasaydı. Onu bir anda öldüremeyiz. Ben yıllarca onu korudum. Şimdi bu asla yapmam.

Sirius bariz bir biçimde ağlıyordu. Cümlelerin tükendiği bir nokta idi.

O anda içeri bir geyik girdi. Çatal boynuzlu mabi bir geyik. Sirius bir an nefesini tuttu. Snape kalakaldı. Geyik odayı turladı ve en sonunda orta da durdu.

-Hemen gelin!

Dedi sadece.

Sirius gözlerini sildi ve silikçe fısıldadı;

-Harry.

..............................

Uzunluk yine aynı gibi!
Aslında baya uzundu ve Harry'e neler olduğunu da görüyorduk ama bölüm uzasın diye bir dahaki bölüme aldım.

Sizce Harry'e ne oldu?

Farklı Bir Hikaye- Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin