Eve cisimlenen 6 kişi rahatlamıştı. Ruh emicilerin olduğu alandan uzaklaşmak iyi gelmişti. Remus çabucak mutfağa yönelmiş ve elinde bir paket çikolata ile geri gelmişti.
- Yiyin, iyi gelir.
Çocuklar olayın şokunu yeni anlatıyorlardı. Hep birlikte salona geçtiler. Salonda Dumbledore ve yanında endişe ile bekleyen ufak bir çocuk vardı. Çocuk geldiklerini gördüğü anda koşarak Sirius'a sarıldı ve ardından Remus'a. Gelen misafirleride süzdü.
- İyisiniz degil mi? Onlarda iyi , kimsenin başına bir şey gelmedi.Okadar telaşlıydı ki her an aglayabilirdi. Sirius telaşını anlıyordu elbet. Kılabilir ruyasindan nasıl şeyler ile karşılaşmıştı.
- Harry sakin ol. Herkes iyi, tamam. Şimdi siz üçünüz yukari çıkıyorsunuz ve biz konuşuyoruz.
Harry'e baktı ve merakla dinleyen çocukları işaret etti. Harry gönülsüz de olsa denileni yaptı. Kadın merakla çocuğu süzdü. Bir süre sonra Remus'un sayesinde Arthur Weasley geldi ve grup tamamlandı. Mutfaktaki büyük masanın etrafına toplandılar ve her şey anlatıldı. Yoldaşlığa katılmaları istendi. Bu teklif zordu ama düşündüler ve memnun olacaklarını söylediler. Kötü büyücüye karşı bir gruba her gün davet edilmiyorlardi. Sirius hareketlendi:
- Dumledore sizce Harry'i anlatmalı mıyız?
Karı koca merakla onlara bakıyordu. Bu Harry o çocuk olmalıydı ama kimdi ki. Sirius'un çocuğu olduğunu düşünmüştü.
- Ben Molly ve Arthur'u çok uzun zamandır tanırım. Onlara size nasıl güveniyorsam o kadar güvenirim. Yani söylemek hem senin hem de kucuk Potter'ın iyiliğine olur.
Potter lafını duyan ikili kulak kesildiler.
- Potter mı? O Harry Potter mı?
Remus kafa salladı. Onlar ber şeyi öğrenirken yukarıda konuşan çocuklara da bir bakalım.........................................................................
Üç çocuk yerdeki beyaz halının üstünde suskunca oturuyordu. İlk konuşmaya başlayan Ron oldu;
- Şey.... ben Ronald Weasley bu da kardeşim Ginny. O benden 2 yaş küçük. Ben 10 yaşındayım sen?
- Ben Harry Potter. Yaşıtız.
Zaten Potter'ı duyan ikili şaşkına dönmüştü. Ron eli ile anlına dokundu.
- Peki o....o var mı?
Harry gülümsedi ve saçları ile sakladığı yara izini ortaya çıkardı.
- Oooo bu çok havalı! Ginny şaşkın bir nida kopardı. Harry bunun gerçekte havalı olmadığını söylesede bir çok insan havalı bulurdu. Ama ona göre bu olayların hepsi hayatını karartacaktı.
- Peki aşağıdaki kişiler neyin oluyor?
- Olayları biliyorsunuz sanırım. Siyah saçlı adam vaftiz babam onun ile yaşıyorum. Diğeri çok yakın bir dostumuz. Peki kaç kardeşiniz, 2 mi?
Ron güldü. 2 kardes degillerdi elbet.
- 7. Dedi Ginny hâlâ gülerken.Harry kahkaha attı. Kendisinin hiç kardeşi yoktu . Evet bir kardesi olsun isterdi ama 7 tane..... sanırım istemezdi.
- Ben tek kızım, dedi Ginny gururla. Bu harika bir duygu olmalıydı. Evin tek kızı. Büyük ihtimal evin tüm ilgisi ondaydı.
Ve soru sorma seansi başladı. En çok sevdiğin renk, istediğin hayvan, quidditch takımın, oynamayı sever misin?????
- Peki.... hogwarts a gideceğiz. Hangi binayi istiyorsun.
-Ailem Sirius ve Remus gryffindor'du. Bende gryffindor istiyorum. Siz?
- Gryffindor tabiki. Ama diğerlerinde olur. Slytherin harici.
Hepsi kafa salladı. Şu sıralar Slytherin dakiler hep karanlık taraftaki ailelerin çocuklarıydı. Ve kimse oraya gitmek istemiyordu.
Kapı açıldı. Sirius , Molly ve Arthur girdi. Mooly anlatılanlardan dolayı Harry için üzülmüştü ki ona üzgünce bakıyordu. Bu yaşta bir çocuğa yüklenen yük çok ağırdı. Dumbledore bile çağın en karanlık büyücüsü boy ölçüşmezken bir çocuğun onu öldürecek olması...
Bir kehanet olsa bile ağırdı. Ki Harry dinlediği kadarı ile gerçekten çok güçlüydü ve beklentileri yüksekti. Birde Kim Olduğunu Bilirsin Sen'in yaşaması. Düşüncesi bile o kadar kötüydü ki. Ama oklar o yönde idi. Ve Harry'nin gördüğü rüyalar. Teker teker çocuklarına sarıldı. En son Harry ile gözgöze geldi ve ona da sarıldı.
Harry şaşırsa bile bu duygu hoşuna gitmişti. Oda sarıldı.
- Harry her şey için teşekkürler. Sen olmasaydın belkide.......
Harry Molly'nin sözünü kesti.
- Önemli değil Bayan Weasley. Gerçekten. Hiç önemli değil.
Arthur geldi ve elinin Harry'nin omuzuna koydu.
- Önemli genç adam. Hemde çok önemli. Siz olmasaydiniz belkinde .... Kötü şeyler olurdu.
Molly zümrüt gözlere baktı:
- Ne zaman ister sen, sıkılırsan , yada öylesine bize gelebilirsin. Her zaman bekliyorum.
Sirius'a döndü.
- Harry'i işin olduğu zanlar getir tamam mı. Hem bu çocuğun iyi bir bakıma ihtiyaci var. Bir deri bir kemik kalmış yavrucak. Ben onu beslerim.
Sıkıca bir daha sarıldı. Tek tek vedalaştılar ve Weasley ailesi şöminede kayboldu.Yorucu bir gündü. Ama en azından nir kayıp engellenmişti. Sirius herkes gittikten sonra Harry'nin odasına çıktı ve yatakta tek başına oturan çocuğa yaklaştı.
- Yorucuydu ha?
- Hemde ne yorucuydu.
Gülümsediler. Remus alt katta yemek hazırlarken bir sure oyle kaldılar. Malesef Sirius yemek hazırlamakta berbat olduğu için bu iş Remus'a kalırdı.
- Molly. Fazla sıcak kanli değil mi?
Harry cevapladı;
- Evet çok cana yakın. Ve bu harika. Bizi önemsiyor bir anne gibi.
- Aslında tum anneler böyledir. Sevecen, cana yakın ve bazen fazla bunaltıcı.
Sirius'un içi burkuldu. Lily.....
Eğer Harry onun ile daha fazla zaman gecirseydi büyük ihtimal Lily de böyle olacaktı. Belki de Molly o anne sevgisini Harry'e verebilirdi.
Umarım dedi içinden.
Umarım verebilir.Lily Potter'i sevgiyle anıyoruz.
O tüm anneler gibi harikaydı ve dünyadaki tüm övgülere layık.Sıcacık bir bölümdü.
Sizce bir dahaki bölümde Hogwarts'a başlamalılar mı ?
Yoksa bir kaç bölüm daha mı uzatayım????????
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Bir Hikaye- Harry Potter
FanfictionJ.K Rowling 'in harika dünyasını biraz değiştiriyoruz. Ölümle karşı karşıya gelen karakterler bu sefer daha şanslı olacak. Harry'nin yaşadıklarını bir de benden dinleyin. Sirius'un ve Remus'un elinde büyüyen Harry farklı biri olacak. Bizim tanıdı...