30

1.9K 106 40
                                    


Kız evine gelen arkadaşına baktı. Bu gün Arthur ve Harry evine gelmişti. Yanında kuzeni Helen da vardı. Helen Lily'e pek benzemiyordu. Lily'nin aksine sarışın değildi. Ama aynı parlak mavi gözleri paylaşıyorlardı. Siyah saçlarını yandan ören Helen onlardan 1 yaş küçüktü. 15'ine basacaktı. Oysa Lily 16'sına girmişti bile. Diğerleri giremese de...

Harry oturma odasında Arthur ve Helen ile oturuyordu. Lily ise içecekleri doldurmak ile meşkuldü. Helen;

-Lily nerelerde kaldı? Ben bir bakayım.

dedi ve kalkarak mutfağa, kuzeninin yanına ilerledi. Arthur hülyalı bakışlar ile giden kızı süzdü. Harry dostunun koluna sertçe vurdu.

-Oww!

Arthr sızlandı. Kolunu ovuştururken Harry'e baktı. Çocuğun yüzündeki sert ifadeye rağmen sesini olabildiğince alçaltarak sordu.

-Harry bu da neydi böyle?

Harry kaşlarını daha da çattı.

-Ney miydi? O Lilly'nin kuzeni be!

Arthur sırıttı.

-Bu onun güzel olduğunu değiştirmez Harry. Kabul et, güzel bir kız.

Harry kafasını salladı. Evet, güzel biriydi. Mavi gözleri parlıyordu, aynı Lily gibi...

Ama onun güzel olması arkadaşlarının kuzenine o gözle bakmaları anlamına gelmezdi. Harry Arthur'a olabildiğince kısık sesle;

-Ama o dostumuzun kuzeni. Ona o gözle bakma!

Harry netti. Öyle bir şeyin olmasını pek istemezdi. Özellikle de kız (Helen) böyle bir şeyi düşünmedikçe. Hisler karşılıklı olduğunda belki ama... Şu durumda hoş kaçmazdı. Arthur cevap verecekken içeri elinde 4 meyve suyu ile Lily girdi.

-Hey siz ne fısıldaşıyorsunuz öyle!

Lily masaya tepsiyi bıraktı ve dostlarına döndü. Yanında Helen vardı. İki kız da oturdu.

-Hiç, dedi Harry. Bu konuyu bir daha açmak istemiyordu.

Lily kafa sallayarak onlara döndü. Beyaz bir badi giymişti. Ve dikkat çekici bir kolyesi vardı. Su yeşili bir taşı olan, üzerinde L harfi olan bir kolye. Arthur meyve suyunu yudumladı. Helen'e ardından Harry'e baktı. Harry göz devirdi.
Lily ayağa kalktı. Ardından Harry'e döndü.

-Harry hani proje ödevi var ya... Gel bi bakalım. Ben biraz yaptım.

Harry kıza baktı. Ardından kafa sallayıp ayağa kalktı. Bu ikiliyi yanlız bırakmak hoşuna gitmese de kalktı. Kız ile birlikte koridorun sonundaki odasına gitti. Oda aydınlıktı. O tanıdık beyaz dolaplar ve pembe kilim aynı yerdeydi. Bir tek normalde köşede duran çalışma masası pencere kenarına çekilmişti.

Harry kıza baktı.

-Eee Lils. Ne söyleyeceksin?

Kız şaşırdı.

-Ne mi? Proje işte Harry.

Harry güldü.

-Bir an öyle aniden çağrınca projenin bir bahane olduğunu düşünmüştüm de.

Kız kıkırdadı.

-Bu sefer öyle değildi.

Ama kız hemen projeyi aklından çıkardı.

-Harry ne var biliyor musun....

Kız yatağa oturdu. Aklına ne gelmişti kim bilir.

-Dedikodu kokusu alıyorum Lils!

Kız kafa salladı.

-Helen!

Dedi heyecanlıca.

-Arthur dan hoşlanıyor!

Harry şaşkındı. Güldü. Çocuğu boşuna uyarmıştı.

-Lily var ya... Arthur da ondan hoşlanıyor!

Kız güldü.

-Tahmin ettim ben. Var ya ben harikayım ya!

-Tabi Lils tabi...

Lily hülyalıca düşündü.

-Ayyy bunlar evlense. Çocukları olsa. Kızıl saçlı ve mavi gözlü ufaklıklar. Ben de evlenmiş olurum. Ama sen Harry...

-Ne ben?

-Sen evde kalırsın kesin.

Harry güldü.

-Ben mi? Sen kalırsın.

-Ben. Eminmisin?

Dedi sarı saçlarını karıştırırken.

-Eminim tabi. Herles sarışın sevmez. Ben mesela!

-Harry sende tuhafsın.

Harry güldü. Ahh bir bilseydi ne kadar tuhaf olduğunu.

Kız gülerek kalktı ve proje ödevini dosyasından almaya gitti. Harry etrafa baktı. Kızın duvarları fotoğraflar ile doluydu. Harry kendini ve kızı seçti. Mezuniyetlerinde çekilmiş güzel bir fotoğraftı.

Kızın sevimli küçüklüğünü gördü sonra. Kafasındaki minik tacın hâlâ durduğunu biliyordu. Etrafına biraz daha baktı. Lily koridordaki dolaptan dosyayı alıyordu.

Harry etrafa bakıyordu ki gözüne yeni bir şey takıldı. Yatağin başlığina asılı bir kolye idi. Kuş şeklindeydi ve ortasında mavi bir mücevher vardı. O kadar tanıdıktı ki...

Ayağa kalktı ve kız gelmeden baktı. Bir kolye değildi aslında. Bir taçtı. Büyük ihtimal kaybolmasın diye zincire geçirilmiş bir taç. Tanıdık taca baktı.
Tekrar ve tekrar.

Altında bir yazı vardı. Ne anlama geldiğini biliyordu elbet.

-Sınırtanımayan bir zeka en büyük hediyedir insana!

Ama bunu Harry değil, kapıdan giren ve gayet sakin görünen kız söylemişti.

Harry bir kıza birde diademe baktı.
Hortkuluğa baktı!

Kız sakince Harry'nin yanına geldi. Harry ağazı açık şekilde sordu.

-Bunun sende ne işi var!

Sesi tahmin ettiğinden gür çıkmıştı. Kız şaşkınca baktı.

-Nasıl ne işi var? Bunu babam verdi.

Harry şakaklarını ovdu. Voldemort'u yok etmek için gerekli son parça dostunun elinde idi. Ailesinin büyü ile bağlantısının olmadığına emindi. Diademi almalı idi. Alıp yok etmeli ki Voldemort'u öldürebilsinler.

...........................

Vooov!

Nasıp buldunuz?
Diadem Lily'de neler düşünüyorsunuz?

Farklı Bir Hikaye- Harry PotterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin