ÖNSÖZ

24.9K 475 85
                                    

Tanıtım videosu.

*

İbre yüz kırka vurmuştu. Onu atlattığım için mutluluktan uçuyordum ama kapalı farlarım görüşümü engelliyor, kar ise işimi zorlaştırıyordu. Dağ yolunda olduğum için bir kaçı patlak sokak lambalarının aydınlattığı kadar yolu görmeye çalışıyordum. Yolun kaygan olması endişemi körüklese de dikkatle kasislere düşmeden çevik manevralar yaparak ilerliyordum. Kulağımda yankı yapan ses anlık bir ürkme yaşamama sebep olsa da anında kendimi toparlayıp dikkatimi geri kazandım.

"Benden bu kadar çabuk kurtulamazsın ufaklık. Peşindeyim."

Bluetooth kulaklığımı dolduran kahkaha sesi heyecanımı harlamıştı. Adrenalin damarlarımda yoğun bir şekilde akıyordu. Hırsla kıstığım gözlerimi dikiz aynasına çevirdim. Zorla seçtiğim siyah araba gerçekten de çok yakınımdaydı.

Kısa bir an için ibreye göz attım. Hızımı yavaş yavaş arttırırken direksiyon hâkimiyetimi kaybetmemek için savaş veriyordum. Alnımda ve şakaklarımda biriken ter damlaları beni rahatsız etmeye başlamıştı. Gözlerimi bir an için yoldan ayırıp tekrar dikiz aynasına baktığımda gördüğüm görüntü, yüzüme alaycı bir gülücük peydahlamasına sebep oldu. Aramıza baya bir mesafe açmıştım.

Gözlerim dikiz aynasından çekip tekrar yola çevirdiğimde, çevirmemle yolun ortasında bir siluet görmem bir oldu. Her şey bir anda gelişti ve frene yüklenmem hiçbir işe yaramamıştı.  Sert bir şekilde çarptığım siluet hızla havaya uçtu. Bir anlık gördüğüm görüntü nefesimi keserken arabanın kontrolünü elimde tutmak için sola kırdım.  Bir süre dar yolda yan bir şekilde ilerledikten sonra araba takla atmaya başladı. Kaç takla attığımı bilmiyorum. Ehliyet kemerim beni korumuştu ama kafamı sert bir şekilde direksiyona çarpmaktan kendimi alamadığım için şuurum birbirine girdi. Hava yastığı şişip beni koltukla kendi arasına sıkıştırdığında baş aşağı asılı kalmıştım. Araba durmuştu ama beşik gibi yavaş bir şekilde sallanmaya devam ediyordu. Görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı. Başım dönüyor, nefes almakta zorluk çekiyordum.

Sol kolumu oynatmak istediğimde saplanan acıyla çığlık attım. Acı bir anlık şuurumu geri getirse de alnımdan damlayan kan bilincimi kapamaya zorluyordu. Ayık kalmaya çalışarak, hasarlarımı göz ardı etmeden boynumu temkinli bir şekilde oynatıp başımı yola çevirdim. Gözümü alan araba farları çarptığım şeyi görmemi zorlaştırıyordu. Göz kapaklarımı kısarak ışığı engellemeye çalışırken irislerime dolan görüntü vücudumdaki bütün kanın sanki alnımda birikip akmasına sebep olmuştu. Vücudum bir anda buz tuttu ve ben ölüye döndüm.

Bu olamaz! Hayır, hayır buna ben sebep olmuş olamam.

Birkaç metre ilerimde boylu boyunca yatan hamile kadın kâbus gibi orada öylece yatıyordu.  Bu görüntü bana bütün acılarımı unutturmuştu. Israrla yağmaya devam eden kar, kadının kefeni olmak ister gibi daha da hızlı yağmaya başlamış, üstünde beyaz ince bir tabaka oluşturmuştu. Bunların hepsi kâbus olmalıydı.

O an için yağan kara lanet ettim.

Yağma artık lanet olasıca, yağma! O ölmedi. Ben bir katil değilim. Yağma, lütfen yağma. Yalvarırım...

Vücudumu esir alan titreme bilincimi de kötü etkiliyordu. Görüşümü netleştirmek için gözlerimi kapatıp açtım. Gözümden akan yaş sıcak bir yol çizerek alnımdaki yaraya değdi. Tuzlu su yarayı yakıyordu ama bu umurumda değildi. Tek istediğim bu yaşadıklarımın bir kâbus olmasıydı.

Önümdeki korkunç manzarayı engelleyen siluet endişeli bir şekilde önümde diz çöktü.

"Berfu seni kurtaracağım güzelim. Korkma tamam mı? Seni oradan çıkaracağım."

Korkuyla kapımı açmaya çalışan abimin gerçek olduğuna inanmak için sağlam olan kolumu uzatarak ona dokundum. Tamamen gerçekti. Peki ya orada yatan? Allah'ım lütfen...

Soğuktan kuruyan dudaklarımı yalayarak konuşmaya çalıştım.  "Abi o gördüğüm şey bir kâbus değil mi? O ölmedi değil mi? Yalvarırım bana onun kâbus olduğunu söyle." Fısıltı gibi çıkan sesimi işiten Batuhan bana doğru eğildiğinde gerçek olduğunu söyleyen gözlerini bana dikmişti.

"Sakin ol güzelim önce seni buradan çıkaralım sonra onun icabına bakacağım. Endişelenme tamam mı? Hiçbir şey üstüne kalmayacak. Seni bu durumdan kurtaracağım. Korkma. "

Batuhan'ın söyledikleri beynimin duvarlarına ağır kütleler olarak çarptığında bütün bu olanların gerçek olduğunu algıladım.

İçime çektiğim derin oksijen genzimde düğümlenerek yakıcı bir öksürüğe sebep oldu. Kaburgalarımı acıtan sarsıntı ciğerden gelen birkaç öksürükten sonra son buldu. Batu endişeyle beni çabucak arabadan çıkarmak için hamleler yaparken itiraz etmek için bedenime değen ellerinden kurtulmaya çalıştım.

Sesimi geri kazandığımda "Beni bırak Batu. Onu kurtar. Yalvarırım. Ben iyiyim."dedim ama söylediklerimi duymamış gibi davranarak bedenimde olan ellerini yamulup sıkışmış kapıma çevirdi.

Tekrar öksürük tuttuğunda öksürüklerimin arasından zorla konuşarak "B-ben i-iyiyim Batu. Lanet olsun! Kadın ölmüş olabilir. Git ve ona bak."dedim. Nefes almak artık benim için imkânsız bir hale gelmişti.

Öksürmeye devam ederken Batu'nun homurtuları kulağıma doluyor ama ne dediğini anlayamıyordum. Bilincim beni terk etmeye başlamıştı. Sesi gittikçe uzaklaşıyordu. Bir sis bulutu bütün her şeyi yutuyordu. Korkuyla gözlerimi kadına çevirdim.

Çevresini sarmalayan toprak yavaş yavaş kadının bedenini hazmediyordu. Üstüne doğru çekiliyor, onu gömüyordu. Telaşla ona doğru uzandığımda göğsüme saplana açıyla derin bir çığlık attım.

Bir anda bulunduğum yer silikleşmeye başladı. Telaşla başımı tekrar kadına çevirdim ama artık orada değildi. Kar durmuştu. Bütün acılarım dinmiş, bilincim açılmaya başlamıştı. Sanki ressamın çizgisinden çıkan hatalı çizimdi her şey ve o çizimi hatalı olduğu için silgiyle siliyordu ta ki ben karanlıkta savrulana kadar.

Genzimi parçalayan çığlıkla gözlerimi dünyaya açtığımda her şeyin bir kâbustan ibaret olduğunu anlamam uzun sürmedi. Kalbimi dağlayan acı keşkelerimi sıraya dizmeye başlamıştı bile.

Keşke, keşke ben de her şeyi bir ressam gibi silebilseydim...

MERHAMETSİZ  (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin