Merhaba sevgili Merhametsiz severler,
Bölümün girişinde her ne kadar bir şeyler yazmayı sevmesem de sizlere biraz sitemde bulunacağım.😥
Çok üzgünüm ve çok kırgınım. 😔 Bir önceki bölüm için sizden 35 Vote istedim ve olmadığı taktirde bölümü yayımlamayacağımı bildirdim. Ki öylede yaptım. Bu kadar uzun sürmesini inanın bende istemezdim. Hatta bununla ilgili bir kaç yorum aldım ama emeğimin karşılığını ancak sizlerden görebilirim ve siz son bölümün okuma oranına göre bana 35 tane Voteyi zor verdiniz. Ben sizlerden 1000 vote istemiyorum, bana şu kadar yorum yazın demiyorum. Bir tek istediğim bana kitabı beğendiğinizi göstermeniz. İnanın sizlerin bana geri dönüşü beni Merhametsiz'i yazmam için kamçılıyor. Bir iki cümlelik yorumda bulunmak ve bölüm bittiğinde o küçücük yıldıza dokunmak hiç zor değil. Lütfen bana bunu çok görmeyin. 🙏🏼
Son olarak beni destekleyen ve bana usanmadan yorum yazıp oy veren bütün okuyucularıma da canı gönülden teşekkür ediyorum. ❤️🥰 İyi ki varsınız. Bu kitapta en büyük destekçilerimsiniz. Bu destekçilerim hatırına size otuz üç sayfalık bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz.👍🏼☺️
Keyifli okumalar.
#Wodkah - The Last Butterfly
Kelimelerim kifayetsiz, sessizliğim ise sonsuzdu.
Yüreğim geçmişi ağırlarken naralar atan anılar, toz tutmayan yaşanmışlıkları usta bir işçilikle ruhuma kazıyordu. Varlığımın sebep oldukları, pişmanlığa tadılamayacak bir biber katmış gibi ciğerimi yakıyordu. Korkaklığım telaffuzu yetersiz kelimeleriyle zihnimde gürültü kirliliği yaratıyor, bencilliğim ise suçluluğumu yağmalayarak ruhumu geçmişin elinden kurtarmaya çalışıyordu. Fakat... Fakat kalbim ve mantığım biliyordu. Tek suçlu bencilliğimdi. Benliğimin içinde barındırdığı bencilik, ruhumu çıkışı olmayan bir yakarışa sürüklemişti. Suçumu arsızca örtbas etmeye çalışıyordu. Beni yine her şeyden kaçma isteğine itiyordu.
Lanetliyim ben. Çocukluğumda yakama yapışan kayıplarım beni lanetlemişti. Onlarla gitmediğim içindi tüm bu olanlar. Annem ve kardeşimle gitmediğim için bu haldeydim. En başında ölümden kaçtığım için sebebi olduğum kayıplara ecel gibi çökmüştüm. Kaçına daha sebep olacaktım peki? Kaçını daha bencilliğim ve korkaklığım yüzünden kurban edecektim? Nasıl bir katile dönüşmüştüm böyle? Nasıl pervasızca ölüme mahal veriyordum? Bir cana daha sebep olmuş muydum?
Gözlerim akıp giden yolda, boş bakarken bu soruları sordum kendime. Nasıllar, nedenler bitmek bilmedi zihnimde. Ruhum bedenimden çekilmiş gibi cansız bir şeklide büyük koltukta, yaşarken ölüye çevirdiğim adamın yanında oturuyordum. Bedenim gibi cansız gözlerim, camın dışını bulanık kadrajıyla takip ediyordu. Göz pınarımdan taşan her bir damla bir diğerini takip ediyor, diğerini düştüğü o boşlukta yalnız bırakmıyordu.
Kalbim, bir kişinin daha ölümüne sebep olabileceğim düşüncesiyle kasıldı. Demir ölmüş müydü? Zihnimdeki bu sorunun cevabını bir tek arabayı hızla kullanan, öfkesini konduramamış adam verebilirdi. Cevap alma isteğimi dizginleyemeden irislerimi camın bana sunduğu hızla akıp giden geçmişten çekip yanımdaki adama çevirdim.
Yüzü, kuruyan ufak kandamlalarının yer yer kırmızılığıyla bezeliydi. Öfkesi tenine ikinci bir deri gibi yapışmıştı. Hiddeti pusudaki bir yırtıcı gibi dinmişti ama gözlerindeki o deli bakış, varlığını hala koruyordu. Çenesi kirli sakalının barındırdığı teni altında oynaşırken birkaç dakika önce olduğum gibi düşüncelerle yoğrulduğunu gösteren bir ifade sergiliyordu. Ona baktığımın farkında değildi. Tek yaptığı arabayı gideceğimiz yere doğru sürmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Teen FictionRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...