26. BÖLÜM 'Tutarsız'

8.8K 290 1.2K
                                    

İşte geldim buradayım. Beni sabırla beklediğiniz için çok teşekkür ederim. Buna değdiğine inanıyorum çünkü bölüm bir efsanee... 🤭Daha fazla konuşmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum. Seviliyorsunuz ve iyi ki varsınız. 🎉❤

#Clann - I Hold You

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#Clann - I Hold You

Ölümün kifayetsiz bıraktığı kelimeler beni suskunluğa gömerken, ikindi vakti bardaktan boşalırcasına yağan yağmurdan Azap'ın üzerimde tuttuğu şemsiye sayesinde korunuyordum.

Donuk bakışlarım, derince kazılmış boş çukurdaydı. İçime işleyen havanın soğuğu muydu yoksa ölümün cansızlığımı bilmem ama tenim, acı çekecek şekilde üşüyordu. Ellerimin üzerinde hissettiğim ısırıklar, toprağa karışan bedenimin yok olmasına sebep olan kurtçuklar yüzündendi sanki. Sanki ben ondan önce gömülmüştüm de yattığım soğuk toprak ruhumu çekmiş, çürüyen bedenim kurtlara yem olmuştu.

İçim bomboştu. Öyle ki ayazda kalan kalbimin odaları cereyan ediyor, çarpan kapıların sesi boşlukta yankı buluyordu. Bedenimle birlikte ruhum da bu soğukluğa esir olmuştu. İyiliğe dair tek bir duygu kırıntısı yoktu içimde. Posaya dönmüş bedenim sadece nefretle doluydu. Beni ayakta tutan tek duygu buydu ve ben hiçbir zaman hissetmediğim bir şiddette hissediyordum bu duyguyu.

Bir yanımda Azap diğer yanımda ise Adile teyze vardı. Sessiz bir şekilde usul usul ağlıyordu. Gece, Azap ile hastaneden ayrıldıktan sonra onu arayarak bu acı haberi ona ben vermiş, Azap'ın yardımıyla ilk uçağa atlayarak İstanbul'a gelmişti. Uçak iniş yapar yapmaz Azap onu aldırıp oğlunun yanına götürtmüş sonra ise eve getirtmişti.

Bütün gece yana yakıla ağıtlar yakarak ağladı. Şimdi böyle sükûta gömülmesinin sebebi oydu. Onunla birlikte ben de içimde kalan son duygu kırıntılarını da atmış, iyice katılaşmıştım.

"Ah oğlum."dedi içi sökülür gibi. "Ah nasıl kıydılar sana?"

Derin bir iç daha çekti hıçkırır gibi.

Ona yalan söyleyemeyeceğimden bu görevi Azap üstlenerek ona, Demir'in araba kazası geçirdiğini, kaburgalarının kırıldığını sonrada yoğun bakımdayken kalp krizi geçirdiğini söylemişti ve bunu öyle rahat söylemişti ki ondan bir kez daha nefret ettim. Adile teyzenin altını kurcalamaması içinse katilin yakalanıp içeri tıkıldığından bahsetti fakat ben onun bu pişkinliğini daha fazla dinleyemediğim için kalkıp yanlarından ayrılmıştım.

Şimdi ise gözümü kırpmadan mezara yerleştirilen kefenlenmiş bedene bakıyordum.

Yanımda işittiğim derin hıçkırık ve ağlama sesiyle Demir'in bedeni yağmur çamur dinlemeden o çukura yerleştirildi. Üzerini örtecek şekilde dizilen tahtalar sanki benim üzerime yerleştiriliyormuş gibi bir an nefes alamadım. Gözlerim doldu ama ona ağlamayacağım için söz verdiğimden burnumdan derin bir nefes alıp verdim. Lakin üzerine atılan ilk toprakla gözlerimi bu ana şahit olmamak için yumduğum anda yaşlar benden bağımsız süzüldü gözlerimden. Hızla elimi kaldırıp yanağımı sildim ve başım önde bir süre öylece durdum. Başımı kaldırıp gözlerimi araladığında ise neredeyse üzeri kapanmıştı.

MERHAMETSİZ  (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin