25. BÖLÜM 'Yangın'

6.9K 276 735
                                    

Evettt, yeni bir bölümle karşınızdayım...

Bu son günlerde ölüm haberleri ve korona virüsü yüzünden bende 'Evde kal' diyerek yirmi sayfada sonlandırdığım bölümü yayımlamak istedim. Virüsün bu kötü etkisinden sizi bir nebzede olsa uzaklaştırmak için sizi Algin'nin ve Azap'ın hayatına dahil ederek bu elem konulardan uzaklaşalım dedim. Gerçi burada da durum pek iç açıcı değil ama en azından gerçeklikten biraz uzak kalalım.

Canım okurlarım umarım bölümü beğenirsiniz. Sizleri seviyorum. 😍

#Sad Piano - Love Ballad

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#Sad Piano - Love Ballad

Bir insan nasıl ateşe maruz kalmadan böylesine yanabilirdi? Bu nasıl bir acıydı? Biri sanki canlı canlı göğsümü açıyordu. Kalbim içime sığmaz olmuş, göğüs kafesimi aşındırıyordu. Çocukluğum zihnimde, oturduğu yerde öne arkaya sallanırken kanlanmış tırnaklarıyla duyduğu her heceyi beton gibi olmuş zihnime kazımaya çalışıyordu. Öyle şuursuzdum ki o kelimelerin anlamını kabul edemediğimden anlamam için tırnaklarını daha da geçiyordu zihnime. Düşüncelerim kan revan içindeydi.

Bilinçsiz bir adım attım merdivenlere doğru. Elim istemsizce merdivenin tırabzanına sarıldı.

"İşte ben de onu söylüyorum sevgilim. İkimizde çok şeyi göze aldık. Bu yola birlikte baş koyduk. O planı yapmasaydık ne ben Arslan'dan kurtulabilirdim ne de birbirimize kavuşabilirdik. Ödediğimiz bedelleri unutmadım. Söyledim ya onu görmek beni sarstı. Lütfen artık şu öfkeni dindir. Ben seni seviyorum bir başkasını değil."

Zihnimde dönen kelimeler beni, çok uzun bir yol kat etmişim gibi ciğerlerimi yakıp soluksuz bıraktığında bedenimi öne doğru meyledip elimi göğsüme bastırdım. Gözlerimden süzülen sıcak damlalar tenimdeki soğukluğu yarıp geçti. Dudaklarımdan acı dolu bir soluk firar oldu.

Feryat dolu bir yakarış koptu zihnimde, bir ananın evladını kaybetmişcesine... Ölümün buz gibi ağı sardı ruhumu...

Şuurum şuursuzluğa daha da sürüklenirken bir kez daha kelimeleri kazındı beynimin duvarlarına.

"Bu yola birlikte baş koyduk."demişti o kadın.

Derin, acı dolu bir iç çektim. Bilinçsizce doğrulup adımlarımı yukarıya doğru taşımaya başladım.

Bu olamazdı. Doğru değildi. Başımı hızla iki yana salladım. Batuhan bana bunu yapmazdı. Yapamazdı. Kıyamazdı gümüş gözlüsüne. Onu böyle yok edemezdi.

Adımım katın son basamağında son bulduğunda Batuhan'ın sesi kulaklarıma doldu.

"Gözlerinin ona değmesinden nefret ediyorum. Onu orada öldürmek istiyorum. Anlıyor musun beni?" diye sordu sinir harbi yaşıyormuş gibi. Adımlarını odanın içinde bir kez daha adımladı fakat bu benim üzerimde en küçük bir endişe yaratmadı.

MERHAMETSİZ  (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin