#LuminaZaman sabırsızca avını tüketen bir karabasan gibiydi...
Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ise haftaları devirmişti, beklide koca bir ayı...
Geçen zaman, geceleri kâbuslarla boğuşarak, gündüzleri kara bir deliğin içindeymişim gibi hissiz, kimi zaman ise sinir krizleriyle savaşarak geçmişti. Ne Azap'ı görmüştüm bu zaman zarfında ne Gölge'yi. Bakımımı üstlenen şu yabancı hizmetçi kız olmuştu.
Bakıma muhtaç bir halde olduğumu kabul ediyordum. Çünkü yatağa bağlı, bitkisel hayattaki bir hasta gibiydim. Yemek yemek ya da ilaç içmek gibi aktiviteleri yapamayacak kadar ölüydüm.
Hissizlik bütün bedenimi sarmıştı. Ne düşündüğümü, ne istediğimi, ne yapmam gerektiğini bilmeyecek kadar kendimi kaybetmiştim.
Bir tek gece kâbuslarımda yaşadığım korkuyu ve sinir krizi geçirdiğimde çektiğim acıyı hissedebiliyordum.
Bugün yine o günlerden biriydi.
Tek bir fark vardı.
Gün ağarmaya başladığında hüzne boğulduğum bir rüyadan uyanmış, yatağımdan kalkmıştım. Kâbus görmediğime şaşıramayacak kadar üzüldüğümü hatırlıyorum. Neye bu kadar üzgün olduğumu bilmiyorum ama içimi kaplayan bu üzüntü beni uyuşturmuştu. O uyuşuklukla camın önündeki berjer koltuğa oturmuştum. Günün nasıl aydınlığa kavuştuğunu izliyordum.
Hiçbir şey düşünemiyordum ya da hiçbir şey sezinleyemiyordum. Tek yaptığım açık tüllerin ardında gördüğüm manzaraya bakmaktı ve hala o manzarayı seyretmekteydim.
Kaç saat olmuştu acaba? Ya da ne kadar zamandır bu durumdaydım?
Kapım tıklanıp açıldığında sorular aklımda buharlaştı.
"Algin hanım."dedi hizmetçi kız.
Sahi bu kızın ismi neydi? Onu bile hatırlamıyordum.
Manzarayı seyretmeye devam ettim. Konuşmayı unutmuş gibiydim.
Kız, cevap vermeyişime karşılık "Azap bey hazırlanıp bir saat içinde aşağıda olmanızı istiyor."dedi. Yanıma gelmiş, başımda dikiliyordu.
Başımı kaldırıp ona baktım. "Yıkanmanız gerekiyor. Ben banyonuzu hazırlarken siz de biraz toparlanmalısınız. Azap beyi kızdırmayı istemezsiniz değil mi?" Yüzünde gördüğüm kendini beğenmiş ifade sesine de yansımıştı. Gözlerimde onay arar gibi bakıyordu. Birkaç saniye daha bekledikten sonra benden herhangi bir tepki göremeyince oflayıp odadan çıktı.
Azap'ı görme düşüncesi iliklerime kadar donmama sebep olmuştu. Onu görmek istemiyordum. Onu görmek demek, o cansız bedeni görmek demekti. Vicdansızlığımı, acımasızlığımı ve bencilliğimi hissetmenin dışında somut olarak görmek demekti. Ne istiyordu benden? Ben böyle hiçmiş gibi yaşamayı kabul edebilirdim. Yeter ki beni rahat bıraksın.
Ben düşüncelerim arasında boğulurken hizmetçi kız tekrar odaya girdi.
"Banyonuz hazır."dedi önce, sonra zoraki bir şekilde "Size yardım etmemi ister misiniz?"diye sordu. Bıkkınlık bütün çehresini kaplamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Ficção AdolescenteRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...