Sürprizzz...🎊🎉
Ketum bir yazar olmamak için sizi, vote sınırı dolmadan sürpriz bölümle selamlıyorum benim canım okurlarım. Umarım bu durum sizi mutlu eder. Bence etmeli çünkü tamı tamına kırk dört sayfalık ve on beş bin dokuz yüz yetmiş dört kelimelik bir bölümle karşınızdayım. İnanın bölümdeki duyguyu size geçirebilmek için çok uğraştım. Baş ağrısıyla savaşıyorum ama çook mutluyum. Bölümü seveceğinize inanıyorum. Çok heyecanlı şeyler olacak gibi ama yinede bilemiyorum. Yorumları ve voteleri sizin yüce gönlünüze sunuyor ve sizi bölümle baş baş bırakıyorum.🙏
Bölüm sınırı 100. 'O kadar olmasaydı.'dediğinizi duyar gibiyim ama o kadar çok hayalet okuyucu var ki onlarında yorumlarına ve votelerine talibim. Lütfen onları benden esirgemeyin ve şunu söylemeyi istiyorum. Bir sonraki bölüm için biraz ketum olacağım çünkü bir sonraki bölüm daha heyecanlı. O yüzden bir an önce voteleri verin derim.🙄
Sizleri çook seviyorum...❤
Keyifli okumalar...
#Queen - Too Much Love Will Kill You
Hayat acımasızdı. Bir canlının bir canlıyı yok etme içgüdüsü hayatın hep bir savaş halinde yaşamasına sebep oluyordu. Atalarımız o kadar doğru söylemişti ki, büyük balık her zaman küçük balığı yerdi. Fakat hayattan acımasız olan bir canlı vardı ki o, hayattan da acımasızdı. Doğanın kanununa aykırı bir biçimde nefisle doluydu.
İnsan.
Bizi yaratılan onca canlıdan ayıran insan... Düşünebilme yeteneği olan fakat bu yeteneği hak etmeyecek kadar riyakâr olan tek canlı ve verilen bu yeteneği nefsine mal eden tek ruh...
O nefsin ellerinde öyle çirkin varlıklara dönüşmüştük ki iyiliği bir kâğıt parçası gibi buruşturup attığımız iblislere dönüşmüştük. Merhameti, nefsin ele geçirdiği beş para etmez duyguların eline bırakan insancıklar olmuştuk. Çatık kaşlı, üzgün yüzlü, nefret bakışlı bireylere dönüşmüştük. Af nedir bilmeden yok etmeye devam ediyorduk ve maalesef ki düşenin elinden tutup kaldıramayan, bir güler yüzü çok gören toplum olmuştuk.
Ne yazık ki iyi olana da saf damgası vurarak sanki hakmış gibi onları aşağılıyorduk.
Bunun bir geri dönüşü vardı ama biz düşünmeden ısrarlı ve emin adımlarla cehenneme doğru yol alıyorduk ve bundan hiç gocunmuyorduk...
Gerçek hayat buydu. Gerçek hayat insanın, insanı birbirine kırdığı bir dünyaydı. Asla bunun savunulacak bir yanı yoktu ama yaratılış buydu. İyi gibi kötü, cennet gibi cehennem de vardı ve her şey son bulduğunda yaşanılan pişmanlıkların asla geri dönüşü olmayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERHAMETSİZ (Belki yeniden birgün dönecek) 🥹
Ficção AdolescenteRuha acımasızca işlenmiş işkencenin izleriydi tüm bu olanlar... Yığınla eziyetin altında kalmış, yanarak küle dönüşmüş bir acımasızın öyküsü... Küllerinden doğan Azap'ın izleri... Acıyla beslenen, korkuyla soluksuz yaşayan, af nedir bilmeyen bir el...